Arden перевод на португальский
258 параллельный перевод
- Bu Bruce Arden.
- Aquele é o Bruce Arden.
Bruce Arden, yıldızların valeti. Nasılsın?
Bruce Arden, assistente das estrelas.
Sıra sizde, Bay Arden.
É o próximo, Sr. Arden.
Sen Arden'i bilmezsin, ben de Amerika'yı.
Tu não conheces as Ardenes e eu não conheço a América.
Çok ünlü bir tiyatro sanatçısı olan annesi Linda Arden'in çok büyük bir hayranı ve yakın bir dostuydum.
Era uma amiga e admiradora de sua mãe a grande atriz americana Linda Arden.
eşsiz bir şevk, benzersiz bir coşku, şıklık, ince jestler, nüans sanatı ile tıpkı büyük tiyatro sanatçısı Harriet Belinda gibi ya da Linda Arden.
com a incomparável desenvoltura, o verbo os delicados gestos, as sugestivas expressões da melhor atriz trágica americana, Harriet BeIinda a senhorita Linda Arden.
Linda Arden tüm kariyeri boyunca Bayan Hubbard kadar zor bir rolü hiç üstlenmemişti. Bu olağanüstü intikamın beyni ve organizatörü.
Linda Arden nunca representou algo difícil como a sra. Hubbard a organizadora desta extraordinária vingança.
Hepimiz, Linda Arden'i hayatının sonuna kadar yatağa mahkum eden tedavi edilemez hastalığının iyileşmiş olmasına sevinmeliyiz.
Me atrevo a deduzir que a grande Linda Arden se curou de seu incurável mal e não está "prostrada na cama"?
Dale Arden, Majesteleri.
Dale Arden, Alteza.
Dale Arden, Ajan Zarkov'un kontrolünde.
Dale Arden está sobre a orientação do Agente Zarkov.
Babamın, Dale Arden'la işi bitene kadar onu burada sakla.
Guarda-o para mim até que o meu pai tenha conseguido ter a Dale Arden.
Sen, Acımasız Ming, evrenin mutlak hakimi bu dünyalıyı, Dale Arden'ı, İmparatoriçeliğe kabul ediyor musun?
Tu, Ming, o Misericordioso, senhor do universo aceitas, neste momento, esta terráquea, Dale Arden como tua Imperatriz?
Ön kapımı kırmızıya boyatıp, adımı Elizabeth Arden olarak değiştireceğim.
Vou pintar a minha porta de vermelho e mudar o meu nome para Elizabeth Arden.
Eldona, hey, dinle... neden birlikte New York'a gitmiyoruz? Seni Elizabeth Arden'e götürürüm.
Eldona, eu levo-te a Nova York para passear de autocarro.
Arden üzerinde devriye uçuşu yapıyordum.
Não? Lá ia eu a voar sobre as Ardennes em patrulha... quando ele aparece vindo do sol, a disparar.
Phoenix Arizona'daki Elizabeth Arden'ın termal kaplıcalarına gitmeyi tercih ettiler.
Eles decidiram se transferir para o Spa Main Chance de Elizabeth Arden em Phoenix, Arizona.
Konuklarımız neden ayrılıp Elizabeth Arden'a gidiyor?
Então, por que as clientes estão indo para Elizabeth Arden's?
Bay Arden.
Sr. Arden.
- Hal Arden.
- Hal Arden.
Hal Arden'dan bahsediyorsunuz, Michelle Charters'a saldırdığı iddia edilen kişi.
E está-se a referir a Hal Arden, o homem acusado de atacar a Michelle Charters.
Bay Arden nefes alamıyor!
O Sr. Arden está a sufocar.
Hal Arden, 8 yıl önce buraya geldiğinden beri, benim hastamdı.
O Hal Arden tem sido meu paciente desde que veio para cá há oito anos.
- Arden.
- Arden.
Adı, Arden.
O nome dele era Arden.
Hal Arden'ın otopsisi, elinize geçti mi?
O Post Mortem do Hal Arden. Já o conseguiu?
Bunun, Bay Arden ve Bay Phillips'le ilgisi olduğunu söylemiştim.
E eu disse-lhe que tinha a ver com o Sr. Arden e o Sr. Phillips.
Hal Arden'ın kanında da ibotenik asit var.
O Hal Arden tinha ácido iboténico no sangue.
Sanırım bu mantarlar zehirli,... Hal Arden da bu nedenden ölmüş olsa gerek.
Bem, acho que estes cogumelos são venenosos para o sistema e que foi isso que matou o Hal Arden.
Steven Arden, Harvard Antropoloji bölümünde, karışık-kültürler uzmanı.
Steven Arden, Harvard. epartamento de Antropologia. Perito em comportamento intra-cultural.
- Ben içki içmem, Arden.
- Faz favor!
Sil ile Arden'in birlikte olduğunu hissediyorum.
Tenho um pressentimento terrível...
- Sil, Arden'in odasında.
A Sil está no quarto ao lado com o Arden, Press.
- Arden'i gördün mü?
- Viste o Arden?
Şu anda Elizabeth Arden'de günlük bakımdayım.
Mas estou a meio da minha Sessão de Beleza no Elizabeth Arden.
Senyora Lopez, Bayan Lieberman'ın, günlük cilt bakımı için Elizabeth Arden salonunda olduğunu söyledi.
A Señora López diz que a Sra. Lieberman está no Elizabeth Arden numa sessão de beleza.
Elaine Lieberman saat 3 : 30'a kadar, Elizabeth Arden'de olacakmış.
A Elaine Lieberman só está no Elizabeth Arden até às 3 : 30.
Lieberman. ... Lieberman saat 3 : 30'a kadar Elizabeth Arden'de olacakmış.
Lieberman estará no Elizabeth Arden até às 3.30.
Elizabeth Arden'deki işin ne zaman biter?
Quando é que acabas aí no Elizabeth Arden? Sammy!
Diyorum ki, Dorsia'dan sonra Patery Bar'a gidelim. Aslında kendimi biraz yorgun hissediyorum ama olsun. - Yine de eğlenebilirim.
Um tratamento facial na Elizabeth Arden, que foi bem relaxante... e depois fui ao Pottery Barn... onde comprei este prato de bolos prateado.
Bana Flash Gordon da Dale Arden'in ne giydiğini söyle.
- Sim? Diz-me o que usa a Dale Arden no Flash Gordon.
191. 30 Nisan Pazartesi, yapım başladıktan bir hafta sonra Marilyn ilk kez işe geldi.
Aqui, Nick Arden descobre que a primeira mulher, Ellen... não esteve só, perdida na ilha.
Burada Nick Arden ilk karısı Ellen'ın adada yalnız olmadığını öğreniyordu.
Simplesmente, deixava-se levar. Era muito calma e muito senhora. CABELEIREIRA
- Ellen Wagstaff Arden davası! - Buradayım.
Recorrendo a roteiros da época e a notas dos arquivos do estúdio... iniciou-se um minucioso processo de montagem.
Bu Arden davası karmaşık. Ama Sayın Hakim, Arden davası... Biliyorum.
Agora, pela primeira vez, eis a reconstrução editada... de Something's Got to Give.
- Davam vardı. Değişikliğe ihtiyacı vardı. Çocukların diş çıkarması yormuştu.
Estão prontas as partes no caso Ellen Wagstaff Arden?
Bunu geçin. Siz avukatsınız.
- O caso Ellen Wagstaff Arden!
Dörtte olduğumu biliyorum!
Este caso Arden parece complicado.
Bir bakalım...
Mas, Sr. Dr. Juiz o caso Arden...
Ben, Arden'de doğmuşum.
Eu nasci nas Ardenas.
Adım Steven Arden. Harvard'da antropoloji dersi veriyorum.
Não pude deixar de me perguntar o que estão duas mulheres bonitas e inteligentes a fazer sem acompanhantes.
Ellen Wagstaff Arden davasında taraflar hazır mı?
Com a mais moderna tecnologia digital foram restauradas 9 horas de película... no seu original esplendor em cinemascope. Corta.