Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ A ] / Artışta

Artışta перевод на португальский

28 параллельный перевод
Matematiksel olarak, Mitchell'ın gücü geometrik olarak artışta.
Se quer a matemática disto, a habilidade do Mitchell está a crescer geometricamente.
Çim ve Bahçe bölümü, öngörülen ilk ayki artışta diğer bölümlere fark attı.
A secção excedeu as expectativas, mais do que qualquer outra.
Ön kapıya yaklaştıkça,... Olive, servis elemanlarına karşı işlenen aşırı suç oranlarını ve bunların nasıl artışta olduklarını düşünüyordu.
À medida que se aproximava da porta, a Olive pensava no vasto número de crimes contra os entregadores e como este número estava a aumentar.
Suç oranı artışta.
vai aumentar o crime.
- Genç hamilelikler artışta.
- A gravidez de adolescentes está em alta.
Burada fazla değil ama dünyanın diğer bölgelerinde artışta.
Aqui nem por isso, mas noutras partes do mundo a propagação está a aumentar.
Son zamanlarda kenar mahâllelerde suç oranı artışta..
O crime na favela é terrível, especialmente recentemente.
Bu hastalıklar her yerde artışta ve şimdilerde tüberküloz ölümlerinin sıtma ölümlerini beş yıl içinde geçmesi olası.
Estas doenças estão a aumentar em todo o lado e é possível que as mortes por tuberculose superem as da malária em cinco anos.
Sorun şu ki, uyuşturucu suçlarından tutuklamalar yıllardır artışta,... ve ceza yönetmelikleri kesinlikle hatalı.
A questão é, as prisões por tráfico de drogas acontecem há vários anos, e as orientações das sentenças estão completamente erradas.
Artık son tura girdik ve yarışta hala kopma yok.
Estamos na última volta, qualquer um pode ganhar.
Dişlerinin arasında yemek artıkları kalmışta çıkarmak için buna ihtiyacım var..
Ela está com comida metida nos dentes e eu preciso de lha tirar.
Hepimizden beş kat daha güzel ve iyi yaratılışta olduğun için servetimizi artırma görevi korkarım sana düşecek.
Já que és cinco vezes mais bonita do que nós e és a mais amorosa, recai sobre ti a responsabilidade de termos um futuro melhor.
Çok geç, artık satışta değilim.
É demasiado tarde, já não estou em circulação.
Ne olduğunu önceden bilmiyordum. Artık biliyorum. O yüzden artık problem olmayacak.
- Pre nisam znao šta se dešava, sada znam i neæe biti problem.
O yarışta da herkes onun resmini çekiyordu. Her şeyin sebebi onu meşhur eden o tek fotoğraf. Artık dayanamıyordum.
Toda a gente dizia que eu era mais bonita que a Candace e melhor nadadora, e aqui estava outro encontro e toda a gente estava a tirar fotos dela, tudo por causa de uma fotografia que a fez famosa.
Kimse bize artık borç vermez, tüm köy zaten bağışta bulundu.
Já ninguém nos empresta, a aldeia inteira já doou.
Turistler bu yaratığın kaşlarını kaldırmasının uyarı niteliği taşıdığını nereden bilebilirler ki? Fazla ileri giden maymunların denetim altında tutulması gerekebiliyor. Turizmin doğaya olan etkisi her zaman olumlu olmuyor yine de ilk bakışta doğal ortamı seven insan sayısındaki artış gelecek için umut vaat ediyor.
Como os turistas vão saber que este sobrancear de olhos significa problemas? Alguns destes macacos mais agressivos, têm que ser policiados de acordo. O impacto na vida selvagem com o turismo em massa não é inteiramente benéfico.
Kitabın... Combat Kicking, artık satışta.
O seu livro... "combat Kicking" saiu.
Kuşlar artık her dalışta ölümle zar atıyorlar.
A cada mergulho, as aves enfrentam a morte.
Sağ ol. Gelecek nükleer kışta çıplak kıçın bizi ısıtır artık.
Obrigado, a memória do teu cú despido trará grande conforto e calor no próximo inverno nuclear.
Sızılma yüzdesi artışta.
Penetração a aumentar.
Honnold, serbest solo tırmanışta el artırmaya devam ederken...
Com Honnold continuamente a subir a fasquia da escalada livre,
- Espheni kaçışta artık.
Os Espheni estão atentos agora.
Castro artık yarışta değil, o halde neden hâlâ sen yarıştasın?
O Castro já não está na corrida, então, porque é que ainda estás?
Uydu kayıtları son zamanlarda kodlu akışta bir artış olduğunu gösteriyor.
O satélite mostra um aumento de tráfego codificado.
Dinle, Walt. Satışta bir işim var artık.
Tenho um trabalho no concessionário, agora.
Üzgünüm beyler artık satışta değil.
- Já não está à venda.
Güç artırılsın, kalkışta dahili hazırlık için uçuş iletişimi tamam.
Transferir energia. Comunicação de voo, desacoplar.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]