Ayakta перевод на португальский
5,204 параллельный перевод
Bu acımasız dünyada uzun süre ayakta kalamazsınız.
Não vai sobreviver muito, neste velho mundo cruel.
- Bunun için millet ayakta duracaktır.
- Queríamos o horário nobre.
Sen tabure kullanıyorsun ve yediğin ilk çelmede zar zor ayakta kaldın. Ama o sıkıştı kaldı.
Certo, estás a usar um banquinho e mal te aguentas no primeiro degrau, mas ele está preso no meio.
Ayakta mastürbasyon yapmayı sevmem.
Eu não gosto de me masturbar de pé.
Bana küçükken dediğin onca saçmalığa rağmen hâlâ ayakta kalabilmeme şaşırıyor.
Diz que é um milagre do caralho eu ainda estar são depois de tudo o que me disseste, quando era miúdo.
Bana küçükken dediğin onca saçmalığa rağmen hâlâ ayakta kalabilmeme şaşırıyor.
É um milagre do caralho eu ainda estar são...
Nefret, birini ayakta tutmak için çok iyi bir şeydir.
O ódio é uma coisa boa como qualquer outra para manter o andamento.
Size söz veriyorum, gün doğduğunda Kara Kale ayakta kalacak.
E quando o sol se erguer, prometo-vos, Castelo Negro estará de pé!
Gece Nöbeti ayakta kalacak!
A Patrulha da Noite estará de pé!
Bu kale binlerce yıldır ayakta.
Este castelo aguentou-se por centenas de anos.
Huzurunuzda ayakta duramayacak kadar bitkin olduğumu ne zaman göreceksiniz?
Quando eu estiver demasiado exausta para comparecer perante vós?
Ayakta.
De pé...
Hiçbir şey sigara içme ve ayakta takılma anımızı bozamaz.
Nada bate fumar e estar de pé.
ilk olarak onun yatak odası, itiraf edeyim orada uyumadım, fakat söylemek gerekirse... ayakta kalmama değdi doğrusu.
Primeiro, o quarto dela, onde, confesso, não dormi, porém, declaro, mais valeu ficar desperto.
Hala ayakta mısın?
Ainda acordado?
Oort'un mantığı, kuyrukluyıldızlar ve Güneş Sistemimiz hakkında onyıllardır yaptığımız tüm keşiflerin ardından bugün hala ayakta durmakta.
A lógica de Oort ainda se mantém, mesmo depois de todas as descobertas que fizemos sobre cometas e sobre o sistema solar em muitas décadas desde então.
Ve şimdi? Hâlâ ayakta kalan iki dövüşçü var.
Ainda há dois combatentes de pé.
Führer'in emri özellikle Paris'te hiçbir şeyin ayakta bırakılmamasıydı.
Especialmente, Paris. Devia ficar feita em escombros. Vontade do Führer.
Kowel'de 20 dakika süren Paris'te daha uzun sürecektir ama sonrasında tek bir taş bile ayakta kalmayacak.
O que levou 40 minutos em Kovel vai levar muito mais em Paris Mas não restará mais do que ruínas
Avukatlığını çok iyi yapıyorsunuz fakat geri dönersem ve başkentiniz hâlâ ayakta kalırsa tek başıma yolculuk ederim.
É um bom advogado, Sr.Nordling, mas... se um dia regressar e a sua capital ainda estiver de pé, terei feito a viagem sózinho
Onları ayakta tutmalıyız, Mike.
temos de o manter lá em cima.
Şimdi, eşcinsel topluluğunun eski bir geleneği vardır ve bu gelenek bizi ayakta tutmayı başarmıştır.
Há uma antiga e honrosa tradição entre nós, gays, que nos tem servido e bem há já muito tempo.
Ve biz yeterince güçlü değiliz, henüz değil. Kendimizi zor ayakta tutuyoruz.
E não temos força suficiente, já mal nos aguentamos.
Dur, annemler hala ayakta.
Espera, os meus pais ainda estão acordados.
Ayakta hayaller görmediğine gerçekten emin misin?
Tens certeza que não estás apenas a ter sonhos intensos?
Çünkü, şu an çok sarhoşsun ve ayakta zor duruyorsun.
Porque estás tão bêbado que nem consegues estar em pé. Eu não estive a beber.
Cadıların sana yaptığı şeye karşı ayakta durabileceksin.
Vais superar aquilo que as bruxas te fizeram.
Bu evin bir taşı bile, bir taşı bile ayakta kalmayacak.
Nem uma só pedra deste lugar. Nem uma só pedra ficará de pé.
Tüm gece ayakta kalmak için modafinil içmiş olabilir. Ve biraz da heyecanlı. Ama bir çocuk ölüyor.
Ela pode ter usado modafinil para investigar e está um bocado empolgada, mas, uma criança está a morrer.
Beni ayakta tutan tek şey Küp.
O "Cubo" é aquilo que me mantém sã.
Kızımız ayakta düşünüyor.
- Graças a Deus. Mulheres a pensar...
Yeterince ayakta kaldın zaten.
Não. Já estás acordado há muito tempo.
Teşekkürler efendim ama ayakta durmam gerek.
Obrigado, senhor, mas devo ficar de pé.
Bu toplantının amacı Starling Şehri'nin ayakta duracağını, korku içinde yaşamanın yaşamak olmadığını tek bir ağızdan söylemek.
Esta manifestação tem a ver com a revolta de Starling City e dizerem a uma só voz que viver com medo não é viver.
Uyuşturucu bağımlılığından dolayı ayakta tedavi programındaydı.
Ele estava num programa ambulatório de tratamento
Onlar ayakta kalmak için mücadele edildi.
Estavam muito mal.
Onu ve cezaevi arasında Küçük Dip Ben tek şey ayakta ediyorum anlıyor. Esasen,
Little Dip entende que a única coisa entre ele e a cadeia sou eu.
Zar zor ayakta duruyor.
- Não muito.
Joe Carroll'un ölümünün üzerinden bir yıl geçmişken New York şehrinde onun mirasıyla ayakta durmaya çalışan insanlar için durum gözle görülür şekilde daha acı bir hal aldı.
Apesar do Joe Carroll estar morto há mais de um ano, tornou-se penosamente claro, para o povo de Nova Iorque que o seu legado continua.
Onu öldürürsek tahtaların geri kalanı ayakta duracak mı?
Se o matar, achas que o resto das tábuas vão ruir?
Hiç ayak basmamış olsam da bunca olan şeyden sonra ayakta kalan güzel bir şeyin olması hoş olurdu.
Mesmo que eu nunca lá colocasse os pés dentro, teria sido simpático se houvesse algo bonito de pé, após tudo isto.
Beyaz Şimşek. Az miktar erzakla ayakta kalmanın en kolay yolu.
"Moonshine." É fácil de fazer e precisa de pouca coisa.
Bununla ayakta işeyebileceğim.
Com isto, posso mijar de pé.
Sayım sırasında ayakta olmalısınız.
Têm de ficar de pé na contagem.
Tekrar ediyorum, 320. kural gereğince sayım sırasında ayakta olmalısınız.
Repito, têm de ficar de pé na contagem, de acordo com o código 320.
Senin o küçük piyasan ekonomi ve diğer şeylere rağmen belki ayakta kalabilir.
Talvez a tua lojinha tenha dado a volta por cima, apesar da crise financeira e tudo o resto.
Onlar her durumda ayakta kalmayı beceriyor.
Continuaram como se nada fosse, ricos como sempre.
Ayakta mı çalışırsın?
Trabalhas de pé?
Nasıl oldu da o kadar ayakta kalabildi?
Como pôde ele continuar, a vir assim?
İster ayakta, ister otururken, bu sana kalmış.
A escolha é tua.
Bu akşam ikimiz de Starling Şehri için ayakta durduk.
Esta noite, ambos defendemos Starling City.