Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ A ] / Aç mısın

Aç mısın перевод на португальский

5,196 параллельный перевод
O sana yetiyor mu yoksa hala aç mısın?
Isso chega-te ou continuas com fome?
Aç mısın?
Está com fome?
Böylelikle, size yeni sloganınızı sunuyorum! "Elmaya aç mısınız?"
Dito isto, apresento o vosso novo slogan.
Elmaya aç mısın?
Vai uma maçã?
Yani, kabul edelim "elmaya aç mısınız?", "sütünüz var mı?" sloganının kopyası resmen.
Sejamos realistas. "Vai uma maçã?" vem de "Onde está o leite?" - São quase iguais.
"Elmaya aç mısınız?" ile "sütünüz var mı?" arasında ortak tek bir kelime bile yok.
As perguntas nem têm palavras em comum!
- Aç mısın?
- Tens fome?
- Aç mısın?
Tens fome?
Aç mısın?
Estás com fome?
Aç mısın?
Tens fome?
Aç mısınız?
Com fome?
- Aç mısın?
Tem fome?
Aç mısınız?
Vocês estão com fome?
- Aç mısın? - Yarına kadar bekleyebilirim.
Tens fome?
Fiona, aç mısın?
Ei, Fiona.
Aç mısın koca adam?
Estás com fome rapagão?
- Bakış açını mı değiştirdin?
Perspectiva?
Bu konuda bizimle olduğuna dair basın açıklaması yapacak mısın?
Estás disposto a fazer uma declaração pública connosco?
Elmaya... aç... mısın? !
Vai... uma... maçã?
Yoksa Sophie her zamanki gibi acıların kızına mı bağlamış hemen?
Ou, como de costume, a Sophie dramatizou?
Yoldaş Polyakov, kapıyı açık bırakır mısınız?
Camarada Polyakov, deixa a porta aberta por favor.
Hayır. - O zaman bakış açını değiştirmen lazım.
Nesse caso, tem de mudar de perspetiva.
68 numaralı dairenin ışıklarının açık kalmasını istiyorum. Anlaşıldı mı Troy?
Quero que as luzes estejam acesas, e a suíte à temperatura de 20º C.
Bana bir mesaj iletmemi söyleyip buraya gönderiyor ama sen bana nedenini açıklamayacak mısın?
Ele manda-me aqui com uma mensagem e não vais explicar-me, o porquê?
Peki neden koltuğumda oturduğunu açıklar mısınız?
Podem me explicar o que está ele a fazer sentado no meu sofá?
Açıklar mısın?
Podes explicar?
- Madem biliyorsun, bana da açıklar mısın?
Então se sabes, explica-me.
Açık bir soruşturmayı lekelediğimizin farkında mısın?
Tem a consciência que interferiu com uma investigação ainda a decorrer?
Evan, hala aç mısın?
- Evan, ainda estás com fome?
Güvenli bir yere ihtiyacı olabilir diye bodrum kapısını açık bıraktım.
Deixei a porta da cave aberta caso precises de um lugar seguro.
- Asla! Pastırmasız geçirdiğim günlerimin acısını çıkaracağım.
Tenho uma vida inteira sem bacon para compensar.
Duygusal açıdan soğuk davrandığım için babasıyla sorun yaşamış kızlara babalarını hatırlatmakla kalmayacak aynen babaları gibi görünecektim!
Os meus anos dos "problemas com o pai", em que não lhes lembro o pai delas por ser emocionalmente distante, mas por parecer o pai delas.
Victoria'ya bana yaptığın gibi acımasız davranacak mısın?
E planeias tratar a Victoria da mesma forma horrível que trataste a mim?
Evet, bilirsin, dün gece biraz internetten baktım da kısırlaştırma hastalarının hatırı sayılır bir miktarı acı çekebilirmiş.
Sim. Sabes, depois de fazer uma pesquisa na internet esta noite, descobri que há uma percentagem significativa de pacientes que fazem vasectomias que sentem dores.
Burada yaptığımız her şey, geleceğimiz bu haritayı ele geçirmemize bağlı bu yüzden eşyalarınızı alın ve sıradaki dalgada yelken açın.
Tudo o que estamos aqui a fazer, o nosso futuro, depende de conseguirmos aquele mapa. Por isso, peguem nas vossas coisas e embarquem na próxima maré.
- Alderman Bernard Arkovich'i tanıyor musunuz? - Evet. Daha sonra olanları jüriye açıklar mısınız?
O Thatcher pegou numa arma de pregos, e pregou as mãos do Sr. Arkovich a uma tábua.
Heyecanlanacağım bir bilgisayarımız şık bir plastikle kaplı Sears'in raflarında Lotus 1-2-3 çalıştırıp insanların ellerinde bilgisayarımızdan yer olmadığı için açık cüzdanlarıyla birbirlerine kapıyı tuttuklarında.
Eu vou "sentir o entusiasmo" quando um clone com o nosso logo envolvido em plástico de qualidade, a correr o Lotus 1-2-3, estiver nas prateleiras da Sears e as pessoas a empurrarem-se umas às outras para sairem da frente para o terem com as carteiras abertas.
Sanırım deniz acısını azaltıyordu.
Pensei que o mar o ajudaria a aliviar a dor.
Özür dilerim tatlım, parmağımı şıklatıp bütün acılarını alıp kendime yükleyemem.
Lamento tanto, querida, que não possa só pestanejar e retirar toda a tua dor e pô-la nos meus ombros.
Çabuk cevap verin aptal yabancılar yoksa savaş bıçağımın acısını tadarsınız.
Falem depressa, forasteiros tolos, ou sofram com a minha lança de guerra.
Dünya'nın dev bir çubuk mıknatıs olduğunu bilmek gökyüzündeki en güzel görüntülerden birini açıklayabilmemizi sağlar :
Saber que a própria Terra é como uma barra magnética gigante explica um dos mais belos espetáculos do céu :
Affedersin, açıklar mısın?
Desculpa, lembra-me lá, O que é um "Astrid"?
Basamağın altındaki ışıklardan birine bastım ve bu sürme kapak açılıverdi.
Pressionei as luzes debaixo da escada e isto abriu.
Şu küçük kızlardan biri fırtlar fırtlamaz, Bütün bu boşa geçen vaktin acısını çıkaracağım.
Quando estes bebés saírem, vou compensar o tempo perdido.
Açığa çıkmaları için onları sınadım ama sizin çıkarlarınıza ters düşecekse verdiğim sözü tutmam beklenemez.
Eu testei-os para os enganar. Mas não poderia estar ligado a um juramento que ferisse os seus interesses.
Yoksa onların belirmesi spot ışıkları altında acınası olduğunuz için kaçınılmaz mıydı?
Ou era inevitável aparecerem, uma vez que o seu orgulho em ser o centro das atenções é patético?
Isaac, Yüzbaşı'na sorumluluklarını açıklar mısın?
Isaac... terias a gentileza de explicar ao capitão os teus deveres?
Grace, kanamasının durması için dört dikiş atılan Lucas Banks'e neden vurduğunu açıklar mısın?
Grace, importaste-te de nos explicar porque é que bateste tão forte ao Lucas Banks, que ele precisou de 4 pontos para parar a hemorragia?
Ve senden, sana acı verecek bir sırrın dışında ne tür bir sır saklayacağımı sanıyorsun?
E que tipo de segredo achas que te esconderia a não ser um que te magoasse?
Bay Gallagher, açıkçası oğlunuzun davranış şekli okulda gördüğüm en korkunç davranışların arasındaydı ve ben epey uzun süredir buradayım.
Francamente, Senhor, o comportamento do seu filho está entre os mais notórios que eu vi nesta escola, e eu estou aqui há tempos.
- Ben... Babana kızdığının farkındayım ama bir de onun acısını düşün.
Eu sei que estás chateado com o teu pai, mas pensa na dor dele.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]