Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ A ] / Açıktı

Açıktı перевод на португальский

5,800 параллельный перевод
Bu da uzun zamandır beklediğimiz bir açıktı.
É a oportunidade pela qual esperávamos.
- Yan kapın açıktı.
A tua porta lateral estava destrancada.
Toplantıda bluzunu fark ettim ipek bir bluzdu ve buradan açıktı.
O que notei na conferência, a sua blusa, blusa de seda, estava aberta aqui.
Dinle, evine gittik kapı açıktı ve evde kimse yoktu.
Ouve, fomos a tua casa, a porta estava aberta e não estava ninguém.
Bununla birlikte bence her şey gayet açıktı. Hayat karşılığı hayat...
Se bem que, pensei que era bastante óbvio... uma vida por outra.
Kapı açıktı. Çok kalmayacağım.
A porta estava aberta.
Arka kapı açıktı.
A porta das traseiras estava aberta.
Glinda oldukça açıktı.
A Glinda foi muito específica.
Beyanları çok açıktı.
As suas afirmações foram bem claras :
Kendi gitmeden hemen önce, 40 üyesini yollamıştı. Büyük bir şeyler planladığı oldukça açıktı. - Hedefleri Tanner.
Saíram com cerca de 40 membros antes de ele ir, é claro que ele planeia algo em grande.
Zor zamanlar geçirdiği çok açıktı.
Estava num momento difícil.
İstihbarat Teşkilatı yönetmeliğimiz çok açıktır.
" Porque o nosso lema para a comunidade de inteligência foi claro.
Şimdi, bu adamlara karşı kanıt açıktır.
A prova contra estes homens é clara.
Umarım rahatsız olmadınız, ön kapı açıktı.
Espero que não se incomodem. A porta estava aberta.
Kefaletle çıktıktan sonra beni buldu ve niyetini oldukça açık bir şekilde dile getirdi.
Ela procuro-me depois de pagar a fiança e foi muito atrevida nas suas intenções.
Acıktın mı?
Tens fome?
Karnım acıktı.
Então vai procurar alguma coisa.
Elena'yı kaçırdılarsa, Beckett açığa çıktı demektir.
Se levaram a Elena, então o disfarce da Beckett já era.
- Kim acıktı?
- Quem tem fome?
Tüm açıktır.
Tudo limpo.
Tamamen açıktı.
Escancarada.
Baban çok acıktı, bebeğim.
O papá tem fome, fofinha.
Biraz yoruldum, biraz acıktım öfkeyle dolup taştım, ve çok fazla insanın ölümünü gördüm o yüzden birazcık konuşmak istememi çok görme.
Estou um bocado cansada, tenho fome, tenho muitas dores, e vi muitas pessoas a serem mortas. Por isso acho que uma conversa, não seja pedir muito.
Acıktı.
Ela tem fome.
O konuştukça açığa çıktı.
E quanto mais ele falava, mais claro ficava.
- Acıktım.
- Tenho fome.
Hayat, bu kadar basit bir şekilde açıklanamayacak kadar karmaşıktır.
A vida é complicada demais para ser assim tão simples.
- Açığa çıktık.
- Fomos descobertos.
Yani açıkçası dört kez çıktık, iki kez sarıldık, bir kez öpüştük ve bir kez de ciddi seks iması içeren bir el sıkışmamız oldu.
Para ser honesto, só tivemos quatro encontros, abraçámo-nos duas vezes, beijámo-nos uma vez, e houve um aperto de mão carregado de energia sexual.
Ben acıktım, Anne.
Tenho fome, mãe.
Acı çekenlerin ve ölenlerin isimleriyle dolu, çoğu senin elinden çıktı.
Cheio de nomes dos que sofreram, morreram e muitos às tuas próprias mãos.
İnanılmaz acıktırıyorlar.
Elas me deixam com muita sede.
Eğer Berman kayıtlarda suçlu olduğunun açığa çıktığını biliyorduysa- -
- Bem, se o Berman sabia, ele mesmo se incriminou na gravação...
Aniden niye "Gölgelerden çıktığımızı" açıklar bu.
Isso explica porque "saímos das sombras".
Yeni gerçekler açığa çıktı.
Novos factos vieram à tona.
Acıktınız mı?
Estão com fome?
Bir hristiyan kapısının tamamen açılmasına karşı çıktı. Benimle dalga mı geçiyorsun?
Estás a brincar comigo?
Pis sırrın açığa çıktı.
O seu segredo sujo foi revelado.
- Açığa çıktılar.
- Comprometida.
Tüm saçma sapan fikirlerine eyvallah çektim acılı pastaya, yağdan yapılma şampanya fikrine yeminini yemek tarifi gibi okumasına bile. Sağdıktım.
Fui leal.
Küçük rezil sırrın açığa çıktı. Bayan Grayson!
- O seu segredo sujo foi revelado.
Ben yine acıktım!
Tenho fome outra vez!
Çok acıktım.
Tenho tanta fome!
Karnım çok acıktı Sabırsızlanıyorum Seni silip süpürmek için.
E eu estou tão faminta. Mal posso esperar... Para te devorar.
Ben çok acıktım ama.
Estou mesmo com muita fome.
Yasadaki bir açığı kullanarak onu hapse tıktınız, o da kendini yok etti.
Prenderam-no ao usar uma brecha até que isso o destruiu!
Hayır açıktı.
Estava sim.
Kurucu tutuklandığı zaman Lincoln Dittmann efsanen açığa çıktı.
Quando o Fundador foi preso... a lenda Lincoln Dittman, foi exposta.
- Şef, acıktım.
Chefe, tenho fome.
Milton, Bo'yu götürdüğünden beri, acımasız biri oldun çıktın.
Desde que o Milton levou a Bo de nós, tornaste-te cruel.
Ne açık görüşlü çıktı.
Ele é de mente aberta.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]