Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ B ] / Borneo

Borneo перевод на португальский

113 параллельный перевод
Demek sevgilin seni Borneo'lu bir vahşi için terk etti, öyle mi?
Então a tua miúda deixou-te por um selvagem de Borneo?
Borneo'nun en vahşi ormanında çırılçıplak bir kız varmış. Üzerinde sadece dans ayakkabısı ve şapka bulunuyormuş.
Ela estava no meio da selva virgem de Bornéu, nuinha da silva, â excepção dos sapatos de bailarina e do chapéu.
" Japon kuvvetleri, Filipinler, Tayland Kra Yarımadası ve Borneo'ya saldırabilir.
" Forças japonesas poderão atacar as Filipinas, a Tailândia, a Península Kra e Bornéu.
"Japon kuvvetleri, Filipinler, Tayland Kra Yarımadası ve Borneo'ya saldırabilir."
"Forças japonesas poderão atacar as Filipinas, a Tailândia, a Península Kra e Bornéu."
Endonezya için, Borneo'suz nakliye 507 iki numaralı kapıya şimdi yaklaşmaktadır.
Remessa 507, I de Indonésia, ex-Bornéu, a chegar ao portão número dois.
Parmak izi alındıktan sonra, Endonezya için, Borneo'suz nakliye 507-I düzenlenen kafes 90'a doğru ilerleyecektir.
Depois de tiradas as impressões digitais, a remessa 507, I de Indonésia, ex-Bornéu, deverá prosseguir directamente para a jaula 90.
Borneo'da hiç şempanze yok.
- Não existem chimpanzés em Bornéu.
Borneo'suz 507.
O 507, ex-Bornéu. Sim, inspector.
Borneo'suz 507.
507, ex-Bornéu. Sim, senhor.
Borneo, Sumatra, Pernambuco.
Borneo, Sumatra, Pernambuco.
Borneo.
Borneo.
Dört Japon saldırı kolu, Filipinler'e doğru Borneo, Formosa, ve Japonya'dan manevra yaptı.
Quatro forças japonesas convergiram para as Filipinas, vindas de Bornéu, da Formosa e do Japão.
Guam'da garip bir randevusu var ve son olarak Borneo'ya gidiyor.
Ele tem um encontro estranho em Guam e vai acabar no Bornéu.
- Borneo'ya gitmedi mi zaten?
- Ele não foi já para Bornéu?
Borneo'lu vahşiler gibi her yerin ortada dolaşmanı istemeyiz etrafta.
Não podes andar por aí como um selvagem do Bornéu.
Borneo'ya uçmam dedim ama oradaydım.
Eu disse que não ia voar para Bornéu nenhum, e estive lá.
Şu anda General, Borneo'da bir askeri üste hapis.
Neste momento, o General está numa base militar em Bornéu.
Ne zamandan beri Amerika, Borneo'nun işine burnuna sokuyor?
Desde quando os EUA metem o nariz em Bornéu?
- Borneo'ya gitmemiz için tekne gerekli.
- O barco é para chegarmos à ilha.
Borneo'ya nasıl gideceğiz?
- Como chegamos a Bornéu?
- Borneo.
- Bornéu.
Yani önce yakalandılar, sonra dünyanın öbür ucuna uçup Borneo'ya atladılar.
Primeiro, foram capturados, depois atravessam metade do mundo e saltam em Bornéu.
"Borneo'ya Atlamak." Tracy ve Hepburn'dü değil mi?
- "Salto em Bornéu". É com o Tracy e a Hepburn, certo?
- Borneo'dan canlı kurtulduk.
Saímos vivos de Bornéu.
Hayır hokkabazlık numarası değil bugün sahnemizde Borneo'nun yabani ormanlarından gelen...
- Não, não é uma magia. Hoje, ao vivo, no nosso palco, directamente das longinquas e bravias selvas do Bornéu...
Borneo'dan bir iş teklifi.
Eles ofereceram-me um emprego no Bornéu.
Borneo kralı değil, biraz çorap almaya gitti
Não, rabo-de-gato, não podes. Vá lá, Kell, não vou tocar em nada.
- Borneo işi ne olacak?
- E a chamada de Bornéu?
Ne demek Borneo'ya boşaltamam?
Não podem despejar no Bornéu?
Bu sabah ilk uçakla Borneo'dan geldi.
Chegou esta manhã, no avião procedente do Bornéu.
Kesinlikle doğru. Biz evlenmeden önce Borneo'da kaybolmuştu
Pois, ele desapareceu no Bornéu durante o rali Gauloises antes do nosso casamento.
Sen burada Borneo Gazetesine yaptığın bazı makaleleri gösterip... Perry'nin seni tutmasını sağlamaya çalışıyordun.
Estavas aqui a regatear um artigo qualquer do Borneo Gazette a tentar que o Perry te contratasse.
Borneo'da yağmur, kireç taşını aşındırıp sivri tepeli, keskin hatlı kuleler yapmış.
No Borneo, a chuva esculpiu o calcário em pináculos extremamente afiados.
Burası Borneo'daki Geyik Mağarası.
É a Caverna do Cervo, no Bornéo.
Yarasalar Borneo Mağaraları'nın tek gezici sakinleri değildir.
Os morcegos não são os únicos viajantes nestas cavernas de Bornéo.
Borneo Mağaraları dünyanın en büyükleri arasındadır ve hala, her yıl kireç taşını aşındıran yağmur sularıyla büyümeye devam eder.
Estas cavernas de Bornéo estão entre as maiores do mundo e estão cada vez a ficar maiores à medida em que cada ano a água das chuvas corrói um pouco mais do calcário.
Yeni Zelanda'nın Poor Knights Adaları'nın kayalık çıkıntıları deniz mağaralarıyla bezelidir. Ve tıpkı Borneo'daki gibi bir çok tür için sığınak görevi görürler.
Os afloramentos rochosos da ilhas Poor Knight na Nova Zelândia estão repletas de cavernas marinhas, e tal como as que existem no Bornéo tornaram-se importantes abrigos para muitas espécies.
Borneo'ya gidip mürekkepbalığı avlamayı okuyabilirsin.
Podes ir para o Borneo e estudar a pesca de lulas.
Bu B-24'ler, Borneo'daki Balikpapan üzerinde.
Estes B-24 estão sobre Balikpapan, no Bornéu.
- Tamam. Sen. Borneo'nun başkenti?
Capital da Bórmia?
Borneo iblislerinin sihirli güçlere karşı dayanıklı olduklarıyla ilgili birçok teori var.
Lá se vai a teoria de que os demónios Borneo são imunes aos poderes mágicos.
Borneo'da yiyeceğimiz bitmişti, cibinlik kumaşımızı... bitirmiştik. Tuzladık, gayet de iyiydi.
E acabou-se a nossa comida em Bornéu, então acabamos por comer... a nossa rede para os mosquitos.
İlk kez 1892'de Houghton tarafından tanımlandı ekibimiz Borneo'dan bir numune getirene kadar en son gören kişiydi.
Descrita a primeira vez em 1892 por Houghton, a última pessoa a vê-la até a nossa equipa trazer uma amostra do Bornéu.
Hemen Borneo'ya gidin.
Toca a andar para o Bornéu.
PADRANG BÖLGESİ, BORNEO
PROVÍNCIA DE PADRANG, BORNÉU
- Borneo'ya hoşgeldiniz.
- Bem-vinda ao Bornéu.
19 Ocak'ta Borneo alındı.
Em 19 de Janeiro, Bornéu.
Borneo'ya nasıl gidiyoruz?
Como chegamos a Bornéu?
Evet, Borneo tam olarak modern bir ülke değil.
- O Bornéu não é exactamente um país moderno.
Sonra havaalanına gideceğim, ve Borneo'ya uçacağım,
Sabes, Peg, fica-se a saber muito sobre as pessoas pelo cofre que têm.
Ama bu gerçek, O Borneo'dan geldi.
Mas é verdade.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]