Bu imkânsız перевод на португальский
1,191 параллельный перевод
Bu silahla, kalan bu kadarcık zaman içerisinde bu imkânsız.
Não com esta arma, nem com o tempo que nos resta.
- Bu imkânsız.
- Isso é impossível.
- Bu imkânsız.
- Nem pensar, pá.
- Bu imkânsız.
- É impossível.
Bu imkânsız. Çocuklar yıllardır burada başkalarının işine burunlarını soktular.
Isso é impossível, os miúdos têm andado a bisbilhotar este sítio á anos...
Bu imkânsız. Venedik'te bir sözleşmenin kararını değiştirebilecek hiçbir güç yok.
Não pode ser.
Bu imkânsız.
Não pode ser.
Bu imkânsız, ben...
Isso é impossível.
Ama bu imkânsız.
Não pode ser.
Heidi'yi görmek istiyorum. - Üzgünüm, bu imkânsız
Quero ver a Heidi.
- Bu imkânsız.
É impossível.
Bu imkânsız.
Isso não é possível.
- Bu imkânsız.
- lsso é impossível.
Ama bu imkânsız.
Mas é impossível.
Bu imkânsız. Tamam.
Isso é impossível.
Hayatım, bu imkânsız.
Querida, é impossível.
Bu imkânsız.
Nem pensar.
Bu imkânsız.
- É impossível.
Bir hücre kültürüne mikroskoptan bakarken binlerce dans eden hamster görmeye benziyor bu. Bu imkânsız!
É como olhar para uma placa de cultura e ver uma data de ratos a dançar.
- Bu imkânsız. Burayı dizayn ettiysen imkânsız değildir.
Não se foste tu que projectaste o lugar, não é.
- Bu imkânsız. - Ne?
- Não é possível...
- Korkarım ki bu imkânsız.
Receio que não seja possível.
Bu imkânsız.
Isso é "impossivel."
Ruj sürmeden dansa gitmene izin veremem. Bu imkânsız.
Olha, não te vou deixar ir ao baile sem batom, não posso.
- Bu imkânsız! - Evet.
Não é possível...
- Bu imkânsız!
Não é possível!
Niye senin için bu imkânsız?
Porque não consegues?
- Tavanımda sızma var ve - - Sizin daireden geliyor. - Bu imkânsız.
- Impossível.
Bu imkânsız.
Is-Iss-Isso é impossível.
Chaz'in arabasında bulduğumuz bant rulosu kesilmiş,.. ... bu yüzden koparılmış uçla karşılaştırmak imkânsız.
- O rolo de fita no carro do Chaz tinha a ponta cortada, por isso não dá para comparar com os rasgões.
- Bu yüzden göz damlası, kocanızın Brad'in silahla yanına yaklaştığını görmesini imkânsız kıldı.
Então seria impossível o seu marido ver o Brad aproximar-se com a arma.
Ama bu detaylar biraz da anlık geliştiği için, birebir canlandırmak tamamen imkânsız.
Os acontecimentos são aleatórios. - Nunca podem ser recriados na perfeição.
Bu imkânsız.
Isso é impossível.
Bu imkânsız!
- Não.
Bu imkânsız.
É impossível.
Korkarım kanıtlaması neredeyse imkânsız, bu durumda onun sözüne karşılık sizinki.
É quase impossível provar, pois... será apenas a sua palavra contra a dele.
İmkânsız bu, çok sıkıymış.
Não é possível.
Bu da tekrar gebe kalmanızı imkânsız kılıyor.
- É impossível que ela tenha outro filho.
Asla gerçekleşemeyecek imkânsız şeyler düşünülürse evet, bu kez, yanılmış olurdun. Yani?
Sim, de coisas que eram impossíveis que acontecessem, e neste momento estariam erradas.
İmkânsız bu.
Isso é impossível.
Bu kadar işkenceden sonra hayatta kalman imkânsız.
Não vais sobreviver, não depois de teres passado por isto.
Ki bu da istatistiksel olarak imkânsız.
A não ser que sejam decagémeos idênticos, o que, garanto-te, é estatisticamente impossível.
Bu imkânsız olur.
- Não, não. Isso seria impossível.
Bu gerçekten imkânsız olur Binbaşı.
- Isso seria impossível, Major.
İmkânsız bu!
Isso é impossível!
Bu aralar onunla geçinmek imkânsız.
Está a ficar impossível viver com ela nesses últimos dias.
- Sarah, bu imkansız benim bir çocuk sahibi olmam imkânsız.
- Sarah, é impossível... para mim ter filhos.
Biliyorum, senin için bu neredeyse imkânsız ama senin sesini duyarsam yapacaklarımdan ben sorumlu değilim.
Sei que contigo isso é impossível. Mas se volto a ouvir a tua voz, não serei responsável pelos meus actos.
Bu dediğin imkânsız.
Meu, não ia resultar.
Bu imkânsız bir plan.
Que esquema de loucos.
Bu imkânsız!
- É impossível.