Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ D ] / Dona

Dona перевод на португальский

2,800 параллельный перевод
Şu anda içinde yaşamakta olduğumuz ekonomik paradigma Ponzi Düzeni'dir.
O paradigma económico em que vivemos hoje é um esquema Dona Branca.
Ev sahibesi bana VIP davetiyesi verdiğine göre işi sallayıp gelmeye karar verdim.
Como a dona de casa deu-me um convite VIP... - Pensei aparecer.
Evet, mahalli ev kadını ve kilise organizatörü Lois Griffin bu muhabire 1980'li yıllarda bir porno filminde oynadığını itiraf etti. - Ne?
Sim, dona de casa local e organista da igreja, Lois Griffin, revelou a esta repórter que apareceu num filme pornográfico nos inícios dos anos 80.
Eğer yaptığın seçimi kabullenirsen sana kendini kötü hissettiren ellerindeki tüm gücü onlardan alırsın.
Se fores dona da escolha que tomaste, tiras-lhe todo o poder de te fazerem sentir mal contigo mesma.
ev hanımı, iki çocuğu var her zaman kocasına destek olmuş.
É uma mulher adorável, dona-de-casa, dois filhos...
Aung San Suu Kyi, General Aung San'ın kızı, şu ana kadar Oxfor'da yaşayan iki çocuk annesi kadın, bugün Birmanya'nın geleceği için yeni bir umut getirdi.
Aung San Suu Kyi, a filha do General Aung San, até agora uma dona de casa de Oxford e mãe de dois rapazes, emergiu hoje como a nova esperança da Birmânia para o futuro.
Ev hanımıymış...
Dona de casa...
Blogcu.
- Uma dona de "blog".
Madem bir kılıcın olacak nasıl kullanılacağını da öğrenmelisin.
Se vais ser dona de uma espada, é preferível que aprendas a usá-la.
Her ağrı şikayeti için kenara 50 kuruş atsaydım, zengin olmuştum.
Se ganhasse para cada queixa de dor, já era a dona daqui.
- Bu rüyalarında bir prensi öpmek, hoş görülebilir mi, Donna Giulia?
- É... permissível, Dona Giulia, beijar um mouro morto nos sonhos?
Peki ya senin elbisen, Donna Giulia? - Ne renk beğendin?
E o vosso vestido, Dona Giulia, que cor escolhestes?
Donna Vanozza Cattaneo.
A mãe da vossa ruborizada noiva, Dona Vanozza Cattaneo.
Burada park yasak bayan. - Ben de gidiyordum.
Não pode estacionar aqui, dona.
Sanki oranın sahibiymiş gibi davranıyor.
- Age como se fosse dona da casa.
Benim için sadece bir ev hanımıydın.
Pra mim, você era só uma dona de casa.
Kadınıma ulaşmak için beni kullanıyorsun.
Estás-me a usar para chegares à minha dona.
Sizin kim olduğunu bilmiyorum, Bayan. Ama sana hemen bana çıkışı göstermeni öneriyorum.
Não sei quem é você, dona... mas recomendo que me mostre a saída.
Madem öyle, hanım efendi, Bu gece çok uzun olucak.
Então, dona... nós teremos uma longa noite!
Kuyumcu dükkânının sahibi cesedi bu sabah fark etmiş.
A dona da joalharia encontrou-o aqui hoje de manhã.
Annesi birkaç blok ötede bir market işletiyor.
A mãe é dona de uma doçaria aqui perto.
Umutsuz bir evkadınıyla baş edemezsin.
Não tinhas mãos para uma dona de casa desesperada.
Kenar mahalleleri doğru dürüst gezmek için,... evden çıkmayan bir annenin seni buralara götürmesi gerekir.
Para navegar os subúrbios propriamente, deve-se ter uma mãe dona de casa para te levar aos sítios.
Birisinin Berger'ı köylü karıları gibi pataklaması lazım.
Alguém tem que bater no Berger como uma dona de casa.
Üstelik bu evin sahibi benim.
Sou dona desta casa.
Bayan Lorena herşeyin sahibi.
Aqui, a dona de tudo é a Sra. Lorena.
Yakınlarda, "The New York Spectator" u satın aldım ve açılış makalem için annenle röportaj yapmak istedim kötü bir iş adamının rezil edilmiş karısı olarak ama o, - hiç kibarlık göstermeden - reddetti.
Desde há pouco tempo, sou dona do "The New York Spectator" e queria entrevistar a tua mãe para o meu artigo inaugural sobre esposas desonradas de homens de negócios corruptos, mas ela recusou não muito educadamente.
Yani Çin bizi satın mı alıyor?
A China é dona de nós?
Ailem rıhtımdaki tavernanın sahibi, "Kaçak yolcu".
A minha família é dona do bar nas docas.
Artık 18 yaşındasın. Resmen şirketimin % 49'unun sahibisin.
Agora que tens 18 anos, és oficialmente dona de 49 % da minha empresa.
Varsayıma dayanarak konuşuyoruz,.. ... paranın aslen kime ait olduğunu bulmak zorunda mıdır?
Hipoteticamente a falar, ele é obrigado a procurar a pessoa originalmente dona do dinheiro?
Ne yapacaksın, hanımefendi?
O que vai fazer, dona?
Dinle beni. Lucille Jackson, Stable Shelters'ın başı değil sadece, tamam mı?
A Lucille Jackson não é só a dona da Stable Shelters.
Sana benziyor ama onun sahibi var.
Pareces que tens dona agora.
Ben kimseye sahip değilim.
Não sou dona de ninguém.
27 Mayıs'taki Bayan Magda belki.
A compra de 27 de Maio de "Dona Magda", talvez?
Alana, balo salonunda elinde boruyla Bayan Peacock'ın olduğunu söyledi.
E ela disse que foi a dona Violeta, com o cano no salão.
Ailesinin Jersey'in dışında bir et paketleme tesisi var.
A sua família é dona dos frigoríficos em Jersey.
Kelsey'in United International'ı satın aldığını öğrendim ve düşündüm ki bu gazeteyi ne kadar çok isteyebilirler gazete için ne kadar fazla ödeyebilirler?
Descobri que a Kelsey era dona da empresa. Pensei que se queria assim tanto o jornal ia pagar a mais por ele.
Düştü.
Olhe no dicionário, dona. Ele caiu!
Ben de seni sahiplenmiyorum.
Não serei a tua dona também.
Aslında, bu e-postaya bakılırsa sahil evinin resmi olarak yeni sahibi oldum.
Na verdade, segundo este e-mail, tornei-me oficialmente a nova dona da casa da praia.
Şirket Los Angeles'ta kurulmuş, ve Linda Prall adında bir kadına ait.
A empresa é daqui de Los Angeles e a dona é uma mulher chamada Linda Prall.
Salon sahibi Jocelyn Chapin.
A dona é Jocelyn Chapin.
Evin hanımı Linda Tibbs gibi görünüyor boşanma davası açmış.
Parece que a dona da casa, Linda Tibbs, pediu o divórcio.
Cidden sahibi sen misin?
És mesmo a dona?
Siz oğlunu okula bırakma ile futbol antrenmanına bırakma arasında zaman öldürmeye çalışan canı sıkılmış bir ev kadınısınız.
Você é uma dona de casa aborrecida a tentar matar o tempo entre a aula de cycling e levar o seu filho ao treino de futebol.
Çocuğunu okula bırakma ile futbol antrenmanına bırakma arasında zaman öldürmeye çalışan sıkılmış bir ev kadınısın.
É uma dona de casa aborrecida a tentar matar o tempo entre a aula de cycling e levar o seu filho ao treino de futebol.
Hayır, değil.
- Não, tu és dona de casa.
Ev sahibi.
- A dona!
Salon sahibi Jocelyn Chapin.
CLUBE DE GINÁSTICA SACRAMENTO, CALIFÓRNIA A dona é Jocelyn Chapin.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]