Doğal перевод на португальский
9,096 параллельный перевод
Gen, gendir ve aynaya bakıp, kalçalarım hakkında karalar bağlamayı yani en doğal hakkımı benden alamazlar.
Os genes são genes e não me tiram o direito de me olhar ao espelho e sentir-me mal com as minhas coxas.
Mikvah'ın saf olması, doğal sudan meydana gelmesi gerekir ve tamamen su altında olman gerekir, çıplak.
O mikvah tem de ser puro, com água que corra de modo natural e tem de estar completamente submersa e nua.
Doğal.
É natural.
Neresi doğal?
É natural como?
Benimle olmak için hayatından vazgeçtiğin onca şeyi doğal karşıladım.
Não dei valor às coisas que desististe, para ficares comigo.
- Pek doğal gelmiyor olabilir.
No início é difícil. - Não parece natural.
o kadar doğal olacak ki benden asla şüphelenmeyecekler.
porém tão natural que nunca suspeitarão que sou eu.
Sadece doğal görünmeye çalıştım.
- Tentei manter-me natural.
Çok doğal oynadın.
- Parecia muito natural.
Mayoya gerek yok.Burada herşey doğal.
Não há fatos de banho, é au naturel.
Onlar sadece birer İngiliz olarak doğal haklarını savunuyorlar.
Estão simplesmente a defender a sua posição natural como ingleses.
Kognitif davranışsal tekniklerimizi kullanarak, doğal eğilimlerimizle kötü olayların üstesinden gelebiliriz.
Utilizando técnicas cognitivo-comportamentais, podemos superar a nossa tendência natural para a desgraça e tristeza.
Sesler de tamamen doğal.
Parece bastante natural, também.
Doğal afetlerden acı çekenlere ve yeniden inşa edecek gücü bulması gerekenlere.
E a todos os que sofreram desastres naturais... E quem encontrar a vontade de reconstruir.
Seni bu denli koruması çok doğal.
Não é à toa que te protege tanto.
"Doğal olmayan" denilebilecek zevklerim olduğunu söyleyebilirim ama bazı estetik ilkelerim var.
Posso ter o que chamam de gosto "anormal", mas tenho alguns princípios estéticos.
Bir tür doğal ilişki olduğunu düşünüyorlar.
Acham que foi algum tipo de sexo consensual.
Doğal güzelliğime güzellik katmak için birkaç cerrahi prosedür geçirdim de. - Kedi gibi olmuşsun.
Eu fiz alguns processos cirurgicos para melhorar a minha beleza natural.
Doğal olmayan bir tarafı vardı ama.
No entanto, havia algo diferente nela.
Daha demin ya, otoparktan gelirken hop bir baktık aslfaltın üzerinde o defter parlıyor. Doğal olarak ben de yanlışlıkla düşürdüğünüzü tahmin ediyorum dedektif.
Começo a atravessar o parque e lá estava o bloco no meio do asfalto e presumo que você o tenha deixado cair, detetive.
Çok doğal, çok gerçekçi!
Foi tão natural, tão realista!
Bu yüzden doğal davranmaya çalışın.
Portem-se normalmente.
Bugün, neredeyse 50 yıl sonra, bunu tekrar yapıyoruz ve kendimize hatırlatmamız lazım ki bu harika doğal uydu hiçbir kimseye, şirkete ya da tek bir ülkeye değil, bütün insanlığa ait ve gelecek nesiller bunun muhafızlığını yapmaya devam etmeli.
Hoje, quase 50 anos depois, repetimos essa acção para nos relembrarmos que este satélite natural lindíssimo não pertence a uma só pessoa, empresa ou país mas a toda a humanidade, algo que as gerações futuras devem continuar a salvaguardar.
İşsizlik bir doğal afet sayılmaz Sayın Başkan.
O desemprego não constitui um desastre natural, Sr. Presidente.
Ve Avrupa'nın doğal gazımıza ihtiyacı var.
E a Europa precisa do nosso gás natural.
Doğal olarak.
Naturalmente.
Doğal rengim olsun. Francis'le ilk tanıştığım günlerdeki gibi.
Na minha cor natural, como quando conheci o Francis.
Çiçekçi Erica'ya dönebileceğimi düşünüyorum çünkü o benim doğal nefretim.
Acho que devo ter feito a Erica Flowers virar lésbica por causa da minha repulsa natural.
Benim soyum kız kardeşimle aynı, doğal olarak.
É natural que a minha herança seja idêntica à da minha irmã.
Doğal olarak kız kardeşimi de anlayamıyorum haliyle.
E de certeza que não compreendo a minha irmã.
Baban için iki kariyer kartı, doğal olarak tabii.
Duas cartas para o teu pai... naturalmente.
İnsanların iddiası doğal olarak kalıyor ve ön inceleme için bir çalışma gerektiriyor.
O caso da Defesa continua convincente e merece prosseguir para exames preliminares.
Doğal olarak insan merak ediyor. Acaba George'un bildiği daha büyük bir suç mu vardı. Zaman aşımı olmayan bir suç.
Então, naturalmente, uma pessoa tem de questionar se não haveria um crime maior de que o George teria conhecimento... um crime sem prescrição.
Leithian kızları mükemmel bir taşıyı, tamamen doğal ortamda büyüyorlar.
Leithianas dão execelentes vessels, criadas num ambiente totalmente orgânico.
Doğal olarak şirketin kullanılmış verip kazık atmayı deneyeceğini biliyorsun, değil mi?
Bem, sabes que a companhia tentará lixar-te a toda a força, certo?
Yani Kuşaklı olduğum için doğal olarak DGİ askeri miyim?
Porque sendo um Belter, sou naturalmente um OPA?
Ben küçük bir çocukken sonsuz masmavi gökyüzü ve her yerde olan doğal hava, ufka kadar tamamen açık su hakkında hikâyeler anlatırdı.
Costumava contar-me histórias de quando era menino sobre aqueles infindáveis céus azuis, o ar puro por toda a parte. Água até ao fim do horizonte.
Doğal yiyecek, doğal hava, doğal ilaçlar! Bu yüzden neden olduğunuz amaçsız hayatları unutabilirsiniz.
Comida, água e drogas gratuitas, para poderem esquecer as vidas sem sentido que levam.
Onun doğal sebeplerden dolayı öldüğünü mü düşünüyorsun?
Achas que ele morreu de causas naturais?
Güçlüler de doğal sebeplerden dolayı ölür.
Os Poderosos morrem de causas naturais.
Doğal olarak onunla yüzleştim ve o bana saldırdı.
Como é natural, eu confrontei-o e ele atacou-me.
Thea, bu gayet doğal.
Thea, é compreensível.
- Doğal. Birçok gelin düğün gecelerinden önce heyecandan yemek yiyemez.
Pois é, as mulheres não comem perto do casamento.
Aklıma ilk gelenler... Union Square planetarium benzeri yerler, Olive Garden, doğa yürüyüşleri, doğal yollar yürümek zorunda olduğumuz her türlü yer.
Assim de repente, a Union Square... qualquer sítio tipo um planetário, o Olive Garden, passeios na natureza, trilhos na natureza, qualquer tipo de trilho com vista que eu tenha de caminhar também.
Olağanüstü durumlarda doğal bir tepki.
Teve uma reacção natural a circunstâncias extraordinárias.
Tom, Murrel'a çok benzediğini farketti yani hazineyi bulanın o olması oldukça doğal olurdu.
Tom pensava ser parecido com Murrel, pelo que era natural que fosse ele a encontrar o tesouro.
Bunların hiçbiri doğal değil.
Nada disto é natural.
Bu doğal değil.
Não é natural.
Her doğal hukuk açısından hakkım vardı.
Tinha o direito de o fazer, por todas as leis naturais.
Doğal durumdan çok zevk alırım.
Eu gosto das coisas ao natural.
isverenini korumak için silah tasiman kadar dogal bir sey yok.
É óbvio que precisa de uma arma para proteger o seu patrão.