Duygular перевод на португальский
9,001 параллельный перевод
Tabii ki hayır. Onun için duygularının olması lazım.
Claro que não, era preciso que tivesses sentimentos.
Öldürüldüğünden beri bastırdığın tüm duygularını açığa vur.
Todos os sentimentos que reprimiste desde o seu homicídio.
Ama kubbenin yok oluşunda ve duruşmanda Joe duygularını kontrol etti, şimdi duygularının ortaya çıkması anlaşılabilir.
Mas a Cúpula a desaparecer, o seu julgamento, todas as emoções que o Joe reprimiu com força... é compreensível o porquê de estar a exprimi-las agora.
Sam gömülüyken duygularını o kadar uzun süre saklamışsın ki seni aşağı çeken bir zincir gibiler.
Há tanto tempo que reprimes o que sentes pelo Sam, que são como uma corrente que te puxam para baixo.
Sana olan duygularım gerçek.
O que sinto por ti... é real.
Agnes ve ben asla duygularımızla hareket etmedik.
Eu e a Agnes nunca fizemos nada.
Benim duygularımı düşünüyordun, öyle mi?
Estavas a pensar nos meus sentimentos, é?
Duygularını belli ediyorsun.
Nota-se.
Duygularımızdan falan bahsetsek olmaz mı?
Podemos falar dos nossos sentimentos ou outra merda?
Catherine, ayrılık duygularımızı öğrenmek için az önce 150 dolar harcadık.
Catherine, acabamos de pagar 150 dólares para aprendermos a lidar com as nossas personalidades.
Duygularını, sinirlerini benimse.
Aceite as emoções. Os nervos.
Çalıştığımız gibi duygularını kontrol edeceksin.
Vais controlar as tuas emoções, tal como treinámos.
Çalıştığımız gibi duygularını kontrol edeceksin.
Vais controlar as tuas emoções, tal como praticamos.
Geçici bir tedbir olarak duygularını uyuşturmak güçlerinin yıkıcılığını azaltabilir.
Adormecer as emoções dela podem diminuir o seu poder destrutivo... - Um paliativo... - Provavelmente, seria melhor vê-la
- Eğer duygularını kontrol edemezsen...
- Se não te conseguires controlar...
Beni gördüklerine şaşırdılar ama bence eninde sonunda gerçekten de duygularımızı göstermeye başladık.
Ficaram surpreendidos por me verem, mas acho que, no fim, fomos capazes de ir a fundo e exprimir os nossos sentimentos.
Tek dokunuşla duygularını parazit gibi aktarıyordu.
Enlouqueceu. Com um toque, passava emoções como um parasita.
Daha çok tutkunun, sıkıntının ve güvenilmez duyguların bir raksı gibi.
É uma dança de desejo, desconforto e sentimentos de desconfiança.
Benimle veya duygularımla alakalıymış gibi yapma.
Não finjas que isto é sobre mim e as minhas emoções!
Aktörler duygularını bazen saklayamazlar.
OS actores sempre têm as emoções à flor da pele.
Duygularımızı kontrol etmeliyiz duygularımızın derinliklerinde.
Tens que controlar tuas emoções... teus sentimentos profundos. - Como?
Mızmız duygularının ötesine konsantre olabilseydin o çocuğun gerçekte ne olduğunu görürdün.
Se te focasses para além dos teus sentimentos chorões, terias sentido o que aquele miúdo era na realidade.
Ama duygular en dikkatli adamı bile dikkatsiz yapabiliriz.
Mas a emoção pode transformar o homem mais discreto num homem descuidado.
Ben de duygularımı ve diğer her şeyi alkol ve uyuşturucu ile bastırmaya çalıştım.
Por isso, tentei abafar os sentimentos e tudo o resto com álcool e drogas.
Evet, tatlı biri ama ona karşı öyle duygularım yok.
Sim, ele é querido, mas eu não sinto isso por ele.
Korkun ve endişen gibi o durumdayken bizi öldürebilecek duygularını hissedebiliyordum.
Sentia o seu medo, o pânico, sentimentos que nos matavam naquele estado.
Bazen Iris ile öyle anlar yaşıyoruz ki gözlerinin içine baktığımda benimle aynı duyguları paylaştığını düşünmemek oldukça zor oluyor.
Às vezes, eu e a Iris temos testes momentos e... Quando olho nos olhos dela, é difícil não pensar que ela sente o mesmo que eu.
Duyguların, içinde bulunduğun durumlar hormon seviyelerin... Bütün her şey olabilir.
As tuas emoções, as circunstâncias, os níveis de cortisol, tudo junto...
O büyük felaketin olması duygularını serbest bırakmışa benziyor. Felaket olmayınca da, bütün o duygular derinlerde gömülü kalmaya devam etmiş.
Parece que foi preciso um desastre para fazer libertar esses sentimentos e sem um desastre, os sentimentos permanecem escondidos.
Öyleyse bütün düşüncelerinizi duygularınızı paylaşıyorsunuzdur.
Acredito que partilham pensamentos, sentimentos e...
Noel gecesi, sana karşı olan duygularımı söylediğimde benim gibi hissetmediğini söylemiştin.
No Natal, quando te disse o que sentia, disseste que não sentias o mesmo.
Bütün duygularınızı bir kenara bırakıp, meseleye soğuk ve çözümsel şekilde yaklaşmalısınız.
Devem pôr de lado qualquer emoção e usar uma abordagem fria e analítica.
Bütün duygularınızı bir kenara bırakıp, meseleye soğuk ve çözümsel bir şekilde yaklaşmalısınız.
Devem pôr de lado qualquer emoção e usar uma abordagem fria e analítica.
Ölen kardeşinle ilgili duyguların hâlâ taze, değil mi?
Muitos sentimentos pelo irmão falecido?
Elektrik şoku vermen kötüydü zaten, şimdi de duygularımla mı oynuyorsun?
Já é mau dares-me choques. E ainda brincas com as minhas emoções?
- En kişisel duygularımı açığa vurmamalıyım.
Não revelarei os meus sentimentos mais íntimos.
Ama Tracy'nin duygularını incitmek istemiyorum.
Mas não quero magoar a Tracy.
Evet ama ona yalan söylersen, Tracy'nin duygularını daha çok incitirsin.
Sim, mas se lhe mentires, magoas a Tracy ainda mais.
Orada duygularımı incittin, biliyor musun?
Na verdade feriste-me, sabias?
Şimdi, İkiz Kuleler inşa edildiğinde görünüşleri hakkında herkes karışık duyguların içindeydi fakat teröristler kuleleri yıkınca şehrimizin sembolü oluverdiler.
Agora... quando as Torres Gémeas foram construídas, houve várias opiniões sobre como elas pareciam, mas, quando os terroristas as deitaram abaixo, transformaram-se num símbolo para a nossa cidade.
İki cesette iki farklı katilin duyguları görülüyordu.
Os corpos reflectem emoções de dois assassinos diferentes.
Ama sana karşı gerçek duygular beslemeye başladım, Molly Dawes.
Mas, comecei a ter... sentimentos verdadeiros por ti, Molly Dawes.
Dili, duyguları, hafızası ve görülerinin olduğu yerde.
Onde fica a linguagem, emoções e a memória. E... Visões.
John duygularını dışa vurmada sorun yaşıyor.
O John tem dificuldade em demonstrar os seus sentimentos.
Ama duygularını bilemem.
Não posso falar do cansaço emocional.
Yani milletin dini duygularını sömürelim diyorsun.
Estás a sugerir que manipulemos a piedade das pessoas.
Birey olma duygularını ellerinden almaya çalışıyoruz...
Tentamos despi-los da sua individualidade.
Bu da onu intikam duygularına yoneltebilir.
O que pode levá-la a cumprir as suas ameaças de vingança.
Duyguları yok.
Não tem sentimentos.
Önsezili değiller, düşünceleri, duyguları ve farkındalıkları yok.
Não são sencientes. Não têm quaisquer pensamentos, emoções ou consciência.
Nereden geliyor bu? Duyguların gölge düşürdüğü bir idarenin bizi taktik açıdan aleyhimize olduğunu biliyorsun.
Sabes que comprometer a conduta com emotividade