Düştü перевод на португальский
8,166 параллельный перевод
Bu görev Dr. Albert Delriego'ya düştü.
A tarefa foi dada ao Dr. Albert Delriego.
Luke Collins düştü.
Luke Collins foi ao chão.
Çok sert düştü.
Teve uma grande queda.
Suçlamaların hepsi düştü.
As queixas foram retiradas.
Bütün suçlamalar düştü ama.
As acusações foram retiradas, mas...
Aslında... üstüne kanepe düştü.
Na verdade, caiu-lhe um sofá em cima.
Şimdi de Hobbs yatağa düştü.
Agora, até o Hobbs está no hospital.
Birden çenen düştü ve ötmeye başladın sanki ne olduğunu biliyormuş gibi misin?
Agora vais explicar tudo em detalhe, como se já soubesses que raio se passa?
Sonuç olarak da zafer bize düştü.
E, para concluir, a vitória favoreceu-nos.
Düştü hayat yolum kurumuş sararmış yaprakların içine.
O curso da minha vida já chegou ao seu Outono... como a folha amarela.
Yetkililer ordudaki atların başına gelen felâketi soruşturmayı tamamladı ve bütün suçlamalar düştü.
As autoridades concluíram a investigação... sobre o desastre com os cavalos do exército. Todas as acusações... foram retiradas.
Batu'nun yardımcısı Shartseren'e yapılan suçlamalar da düştü.
Todas as acusações contra o assistente de Batu, Shartseren... foram também retiradas.
Numaradan düştü!
Fez-se a falta!
Numaradan düştü.
Fez-se a falta!
O düştü.
Ela caiu.
Engel yere düştü!
- O Engel desmaiou! - Engel!
Mitchell yere düştü.
Mitch! - O Mitch caiu.
Kayıp düştü, birçok insan gibi bir hata yaptı.
Ele escorregou. Cometeu um erro como muitos outros.
- Düştü ama işi bitmedi.
Caído, mas não derrotado.
Conlan yere düştü!
Conlan foi ao tapete.
Maggie daha 12 yaşında ve buralara düştü bile.
A Maggie só tem 12 anos e já aqui está.
Buraya ilk kez düştü.
É a primeira vez dela aqui.
Çok fazla anestezi almıştı bu yüzden yere düştü.
Estava sob efeito da anestesia. Caiu.
Bir mağazaya gidip, son 20 yıl içindeki bir ürünün fiyatını karşılaştırsanız aslında deflasyon olduğunu göreceksiniz, diğer bir deyişle, zaman içerisinde fiyatlar düştü.
Se voce vai a uma loja, e comparar o preco de um item nos ultimos 20 anos, voce vai descobrir que ha realmente produto deflacao isto e, o preco diminuiu ao longo do tempo.
Peki, maliyetler düştü mü?
Agora, nossos custos diminuiram?
Fiyatlar düştü.
O preco caiu.
Alt tarafı düştü.
Ele só deu uma queda.
Sonra bir düştü üçüncü haftasında öldü.
Morreu três semanas depois.
- O bir delikten düştü de düştü de düştü.
Ela caiu por um buraco.
HPM'ler düştü... dakikalık düşüşü bu.
As MPM diminuiu, isso quer dizer mãos por minuto.
IAM'ler, GDC'ler... hepsi düştü.
IAM, GDC, diminuíram todas.
Yere düştü herif, arkasındaki kürk ve ölü et yığını ortaya çıktı.
Ele cai, e mostrava uma massa de pele e carne.
Ama dava düştü ve Lee özgür kaldı. Ben de Alec'ten beni korumasını istedim.
Mas o julgamento ruiu e ele saiu em liberdade e pedi ao Alec para me proteger.
Süngüm düştü.
Auto-estima baixa.
Menzies, ben bu seviyeler fırına düştü var.
Menzies, preciso desses niveis baixos na fornalha.
Çalınan gemi, Varolmayan Orman'da düştü.
O navio roubado foi directo para a Floresta do Nunca.
Harbinger düştü.
Harbinger afundado.
İnsanların iştahı azalınca, önce sekize sonra beşe düştü.
Quando a poeira assentou, caiu para oito e depois para cinco.
Kurbiş düştü, sonra karnı acıktı.
- O Froggy caiu e depois tinha fome. - Raios.
Senin dünkü konuşman konferansa bomba gibi düştü.
O discurso que deste ontem, foi o ponto alto da conferência.
- Sonra 6126 sistemden düştü.
Foi onde a 6126 desapareceu.
Aşağı düştü! Kostümüm yok!
- Não tenho fato.
Ayağı takıldı ve düştü.
Ele tropeçou e caiu.
Biraz şekerim düştü de...
- Estou a ficar com pouco açúcar...
Ve düştü.
Pronto, agora fugiu.
- Buraya kafasını çarptı ve güverteden aşağı düştü.
E bateu com a cabeça aqui, caindo do navio.
Nick, Virtual Slumber'dan evi kiralayınca resmi de bu sayede direk buradaki menüye düştü.
Quando o Nick entrou no apartamento no "Virtual Slumber", a imagem dele apareceu neste menu.
Siyasi gerçekler göz önüne alınırsa planımız suya düştü.
Como assunto de realidade política, o nosso plano está morto.
- Lundtoftebjerg, düştü.
- Lundtoftebjerg caiu.
Dj masası üzerime düştü.
A minha mesa de mistura caio-me em cima.
- Yere düştü.
- Caiu.