Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ E ] / Ediyor

Ediyor перевод на португальский

48,218 параллельный перевод
Çünkü birileri sana zorbalık ediyor ve zorbaların kazanmasına izin veremezsin.
Porque alguém te anda a fazer mal. E não se pode deixar um agressor ganhar.
Bu 80 tonluk metal yığını, koltuk minderleri ve Bloody Mary karışımının havada süzülmeye hiç hakkı yok ama gel gelelim Newton'un kanat üzerindeki hava akışının yukarı kaldırma oluşturması ya da öyle boktan bir şeyle ilgili açıkladığı bir şeyler ki hiçbiri gram anlam ifade etmiyor ama şiddetle inanan arkadaki 82 yolcuyla birlikte uçak güvenli bir şekilde yolculuğuna devam ediyor.
Estas 80 toneladas de metal, assentos almofadados e Bloody Marys não têm o direito de atravessar os céus. Mas o Newton explicou a teoria do fluxo do ar sobre a asa que cria um movimento ascendente, ou outra merda sem sentido. Mas temos 82 passageiros aqui que acreditam piamente nisso.
O bir klişe ve dünyaya dar bir bakış açısını temsil ediyor.
É um estereótipo que representa uma visão tacanha do mundo.
Milyonlarca insanın senin bayramında sembol takas edip, ritüelleri kutladığına şüphem yok. Hepsi de gizli yumurtaları bulmak için ama hiç kimse senin adına dua ediyor mu?
Não duvido que milhões de pessoas trocam presentes e observam os rituais da tua festa, até à caça dos ovos escondidos, mas alguém reza em teu nome?
Asistanım, eseri ayrıntılı bir biçimde tarif ediyor bana.
O meu assistente descreve os trabalhos em detalhes.
Zamanın insanın yarattığı doğrusal olmayan bir illüzyon olduğunu kabul ediyor musun?
Aceitas que o tempo é uma ilusão não linear criada pelo ser humano?
Organları iflas ediyor.
Os órgãos estão a parar.
Baba, her şeyi iflas ediyor.
Pai, está tudo a falhar.
Ünlü olmak çok tuhaf bir şey, bir gün önce size iyi davranan insanlar sizden ölümüne nefret ediyor ve arkanızdan konuşmaya başlıyor.
É muito estranho, mas quando nos tornamos populares, pessoas que gostavam de nós na semana anterior, ganham-nos um ódio de morte e falam de nós pelas costas.
Filmlere devam ediyor musun, yoksa artık bitti mi?
Ainda fazes filmes ou isso já acabou para ti?
Ginger Lynn başarılı bir şekilde radyoculuğa ve ressamlığa devam ediyor.
Ginger Lynn continua a ser uma artista e apresentadora de rádio de sucesso.
Johnnie Keyes caz söylemeye devam ediyor ve oğlunun Washington'daki yardım vakfından çalışıyor.
Johnnie Keyes continua a interpretar jazz e a trabalhar com a instituição de caridade do filho, em Washington.
Dominant sahnelere devam ediyor.
E continua a fazer de dominadora.
Ama dinlenip hatırlanmayı hak ediyor.
Mas merece ser ouvida e lembrada.
Savaşa devam ediyor musun?
Continuas na grande cruzada?
Meksika'nın diğer ucundaki çiftliğe gidiyor, yabani atları eğitiyor, istediği her şeyi elde ediyor ama hepsinden bir kız için vazgeçiyor.
Atravessou o México para chegar ao rancho, treina cavalos selvagens e tem tudo o que procurava mas desiste de tudo pela rapariga.
Ne de olsa Sevgili Anketi olayı hâlâ devam ediyor.
Afinal de contas, ainda é Dólar dos Namorados.
Düşüncelerin, yaşayacak düzgün bir yeri hak ediyor.
Os teus pensamentos merecem um lar digno.
Dünyanın büyük bir parçası yok olup gitti ve herkes hayatına devam ediyor.
Há uma grande parte do mundo que simplesmente acabou e os outros continuam a avançar.
Gerçeği öğrenmeyi hak ediyor.
A Jessica merece saber a verdade.
Okuldakiler bunu örtbas ediyor.
Todos na escola estão a encobrir.
Baban benden nefret ediyor.
O teu pai odeia-me.
Etmiyor. Ediyor. Geçen yaz, baş belası olduğumu ve hizaya gelmemi söylemişti.
No verão passado, disse-me que eu não era boa peça e que era melhor andar na linha.
Anlaşma teklif edeceklerini tahmin ediyor.
O palpite dele é que querem propor um acordo.
Bu ucube seni rahatsız mı ediyor?
Sheri, este anormal está a chatear-te?
Clay Jensen benden nefret ediyor.
O Clay Jensen odeia-me.
6 çignenebilir haneli gelir elde ediyor.
Ele traz um rendimento de seis comestíveis para casa.
Esas o herkesi terk ediyor!
Ele abandona toda a gente!
Çünkü Rick'ler en çok kendilerinden nefret ediyor.
Porque odeiam-se a si próprios.
Rick, bu durum beni rahatsız ediyor.
Rick, isso me entristece!
Otomatik taret ateş ediyor.
Estamos sendo atingidos por uma torre.
Herif dünyaları yok ediyor. Elemanın olayı bu.
É a vibe dele.
Ne kadar çok zarar verirse üstünlüğüm o kadar artıyor. Böyle devam ediyor ta ki...
Quanto mais me magoa, mais alto eu fico e durante mais tempo, até...
Şüphe ediyor ama kesin olarak bilmiyor.
Ela suspeita.
Eniştem benden nefret ediyor.
O meu cunhado odeia-me.
Bugünlerde kendisi gayet iyi idare ediyor.
Anda numa boa fase, atualmente.
Mars gemileri sistem genelinde hareket ediyor.
Naves Marcianas estão a circular por todo o sistema.
Amerika büyük risk alarak savaşa dahil olmaya devam ediyor.
Os EUA continuam envolvidos numa guerra secreta com muito, muito risco.
Görünüşe göre İran nükleer anlaşmayı ihlal ediyor.
Parece que o Irão está a violar o acordo nuclear.
Bu çocuk Sekou ile kışkırtıcı videolar hazırlıyor, ona bunları bir web siteye koyması için yardım ediyor ve sonrada 5,000 $ veriyor.
Este tipo faz vídeos inflamatórios com o Sekou, ele ajudou-o a construir um website para colocá-los, e depois deu-lhe 5,000 dólares.
Elbette hak ediyor ama ona bir baksana.
Claro que merece. Mas olha para ele.
Anlaşmamızın şartlarını direkt olarak ihlal ediyor.
Ele está a violar directamente os termos do nosso acordo.
Başına gelecekleri hak ediyor.
Ele merece o que aí vem.
İletişim kurma süreci devam ediyor.
As comunicações ainda estão em processo.
Görünüşe bakılırsa İran nükleer anlaşmayı ihlal ediyor.
Parece que o Irão está a trair o acordo nuclear.
Başkan sizi ve kongreyi Vatanseverlik Yasası'nın belli şartlarını tekrar etkinleştirmeye davet ediyor.
O Presidente está a pedir-lhe e ao Congresso para voltar a autorizar certas disposições da lei PATRIOTA.
İsminin açıklanmamasını tercih ediyor.
Ela prefere manter-se anônima.
Küresel işbirliğine ve anlaşmalarına kanıyor. Onları şehirlerimize davet ediyor.
A comprar todas as promessas de acordos e tratados de cooperação global, e ele convida-os para as nossas cidades.
İran nükleer silah programını durdurduğu konusunda ısrarcı ve Amerika'nın sözünü verdiği ekonomik rahatlamayı ağırdan aldığını iddia ediyor.
O Irão insiste em que desmantelaram o programa nuclear deles enquanto reclamam a lentidão dos EUA na promessa do alivio económico.
- Tabii ki rahatsız ediyor!
Claro que estou desconfortável!
Hâlâ devam ediyor.
Continua.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]