Esa перевод на португальский
47 параллельный перевод
Adı Esa.
Chama-se Esa.
- esa.
-'esa'.
ESA için çalışıyorum.
Trabalho para a AST. Para a AST?
ESA mı? Başkan yüzünden buradasın.
Está cá por causa da chanceler.
Bu ceket ve otomatik Glock 18 "ESA" dan olduğunu gösteriyor.
Esse casaco e esta Glock 18 automática dizem que és da AST...
Sense ilk kontrol noktasında ESA ya yakalanırsın.
A AST encontra-te logo no primeiro Censo.
ESA benim bir Centauri robotu olduğumu düşünüyor.
A AST pensa que sou um robô Centauri.
ESA bana psikoterapi ilaçları vermişti.
São as drogas! A AST deu-me psicotrópicos.
ESA kaç kişi görebiliyor musun?
Quantos vês? Da AST.
Şimdi ESA'nın yanılmadığını düşünmeye başladım.
Sabes... Começo a pensar que a AST é que tem razão.
Bir buçuk saat önce ESA'nın adamlarıyla birlikte gitti.
Saiu com os AST há cerca de meia-hora.
Ben ESA'yı getireceğim.
Eu vou chamar a AST.
Esa es mi hija.
É a minha filha.
Evet, sebeplerden biri bu.
Bem, esa é uma razão.
Hakla onları, kaplan. Dişi...
Força, tigre... esa.
Evrenin en güzel prensesi!
Prinþesa a mais bela do universo!
Masallar prensesi.
Prinþesa da história.
Çin-emek.
Chin... esa.
- ESA, ESA NO TIENE MADRE. - Evet.
Aquela não tem mãe.
Sevgili bayan Sara Wise, ESA size ve eşinize gelecekte olacaklar için özür borçludur
Prezada Srta. Sarah Wise : A E.S.A. estende a sua gratidão a si e ao Sr. Sam Talbot pelo sacrifício... feito para criar o sistema de segurança.
Becer şu kaltağı, köpek.
- Manda foder esa puta, mano.
ESA uydu görüntülerine göre ikisini de büyüklüğü arttı. Şüphesiz sığ sulardan geçtikleri için.
As imagens de satélite ESA indicam que ambas aumentaram de tamanho, sem dúvida devido à passagem por águas pouco profundas.
- Siyah Mercedes'i. Aynı zamanda bir de ESA uydusu kullanıyoruz. Bölgeyi üçgenlere ayırıp taraması için.
- Enquanto isso, acedemos a um satélite ESA para triangular a área.
Espiritu Esa-ala.
Espiritu Esa-ala.
ESA-ALA - Mağara dalgıçlığı GÜN 34
ESA ALA - transporte do dia 34 Caving
Esa-ala Mağarası
Cave Esa-ala.
Birkaç sene önce kimse bu yırtık pırtık müzisyen gurubunun Toronto'da Maple Leaf Gardens'ı dolduracağı düşünülemezdi.
À uns dois anos atraz ninguém teria acreditado que esa tribo errante de músicos Jamaicanos encheriam o Maple Leaf Gardens em Toronto.
Hadi helikopter var geti r kamerayı
Vamos, há helicópteros. ¡ Saca esa câmara de aquí! Vamos, vamos, vamos.
Bu şeyi ne çalıştırıyor bilmiyorum.
Digo, não faço ideia do que está a fazer esa coisa funcionar.
Şimdi nerede?
Onde esá ele agora?
Hadi keselim mi şunu?
Paramos a brincadeira, esá bem?
Tamam, tatlım. Sana istediğin üç ayı veriyorum.
Esá bem, minha querida, dou-lhes três meses.
O küçük çocuğun annesi. Sanırım dilimizi bir tek o konuşuyor.
George, esa mujer com o Doc é a mãe do rapaz.
Ve ilk kez sahneye çıkmıştım o zaman.
Ésa foi a primeira vez que saí ao palco.
Tatlım, Sevgililer Günü'nün berbat olduğunu öğrendik.
Querida, nós já sabemso que o teu Dia dos Namorados esá arruinado.
Ama zaten satılmışsa...
Mas se já esá vendido...
Neler dönüyor burada?
O que esá a acontecer?
Cuéntanos lo que tú viste esa noche.
Fala.
Ne yapıyorsunuz?
- O que você esá a fazer?
Sen, sen acılarımın sebebisin.
# Tu, tu ésa causa das minhas muitas dores, #
- Ve binbaşı seni arıyordu.
- E o major esá a tua procura
Sabit. Ama geçirdiği kaza çok ciddi.
- Bem, ela... ela esá estável, mas é um traumatismo craniano muito severo.
Aslında dediğini anlıyorum.
Na verdade, eu entendo o que ele esá a dizer.
Peki. O zaman cinayet ve kaçırma olayının yaşandığı yerden nasıl senin arabanla ayrıldığını açıklar mısın?
Esá bem, então explica-me como é que ela estava no teu carro a sair da cena de um homicídio e de um rapto?
Aslında olanlar şimdi olmuyor.
O que esá a acontecer, não é agora.
- Tek başına.
- Esá sozinho.