Eslik перевод на португальский
5,428 параллельный перевод
Ayrica vaaza ihtiyacin yok. ESlik edecek biri lazim mi. Votka?
Além disso, não precisas de discursos, precisas de companhia para beber.
- Size eşlik etmeme izin verirsiniz.
- Se quiser que o escolte... - Não.
Becerikli bir kraliçe Fransanın sıradaki kralına mutluluğu için eşlik etmesini bilir.
Uma rainha consorte útil para o prazer do próximo rei. Da França.
- Size eşlik edebilir miyim?
- Está bem. - Posso acompanhar-vos?
Cesede, Jeffersonian'a kadar eşlik etmene gerek yoktu.
Não tinha de acompanhar os restos mortais ao Jeffersonian, Dr. Sweets.
Başka bir planın yoksa bana eşlik etmeni çok isterim.
Adorava se participasses. A menos que tenhas planos.
- Eşlik etmemi ister misin?
- Queres companhia?
Ona eşlik etmem gerektiğini düşündüm.
Achei que devia acompanhá-lo.
Bugün stüdyoda bana eşlik eden kişi, bu üniversite şiddetine... ilham verdiği için övgü ya da suçlama alan, Julian Randol.
Recebo no estúdio o homem que tem crédito, ou culpa, como inspiração pela violência estudantil, Julian Randol.
Ve önümüzdeki dört dakika içinde o adama Cehennemin kapısına kadar eşlik etmek senin görevin.
E nos próximos 4 minutos, é seu dever escoltar esse homem... aos portões do inferno.
... ki bu muhtemelen, Mr. Lewicki, Micheal Jackson şarkılarına eşlik ederken hissettiğim şeyi açıklıyor.
O que explica a forma como me sinto ao ouvir o Sr. Lewicki cantar músicas do Michael Jackson..
Güvenlik, lütfen Bay Kellog'a dışarıya kadar eşlik edin ve tüm geçiş kartlarını geri alın.
Segurança, por favor, acompanhe o Sr. Kellog das instalações e retire os passes da sua segurança.
Jack'e dışarı kadar eşlik eder misin lütfen?
- Pode acompanhá-lo, por favor?
Şef'e yerine dönerken eşlik et.
Acompanha a chefe de volta à sua casa.
- Otelden çıkarken size eşlik edeceğiz. - Ne?
- Vamos levá-la para fora do hotel.
Gittiğinizden emin olmamız için şu iki askeri polis size eşlik edecek.
Certifiquem-se que isso aconteça. Estes dois polícias do Exército vão acompanhá-los.
- Kumandan, saraya kadar Vanessa'ya eşlik edin. - Ama sinyora, kız...
Capitão, escolte Vanessa ao palácio.
Bize eşlik edebilirsin.
Podes vir connosco.
O birçok seyehatte çoktan kamerasıyla babasına eşlik etti Önceden gördüğün Papuo Yeni Gine gibi yada buraya, Uzak bir adaya Doğu Sibirya Denizinin uzaklarına.
Já acompanhara o pai com a câmara em várias viagens, como a Papua-Nova Guiné, cujas imagens acabaram de ver, ou aqui, até esta ilha isolada no Norte do mar siberiano oriental.
Neyse, ben gideyim müvekkillerime eşlik edeceğim.
Parece que vou acompanhar os meus novos clientes à assembleia municipal.
Birisi içeri gelip Ajan Cole'a eşlik edebilir mi...
Podem enviar alguém para acompanhar a agente Cole...
Ben hafif bir şeyler alacağım ama büfede ben de ona eşlik edeceğim.
Só queria uma coisa leve, mas vou-lhe fazer companhia no buffet.
Sanki Kralı görmeye gidiyormuşum gibi bana eşlik ettiler.
Foi como se tivesse sido escoltada para ver um rei.
- Ben de size eşlik edeyim.
E, eu vou acompanhá-la.
İstediğin zaman filmlere gidebilirsin. Radyodaki şarkıya eşlik edip tüm gece dans edebileceksin.
Poderás ir ao cinema à hora que quiseres, cantar junto com o rádio e dançar a noite inteira.
Sana çok iyi eşlik edecektir.
Ela será uma ótima companhia.
Çavuş Dickson'a Cenaze İşlerine dek eşlik et.
Acompanha o Sargento Dickson à Casa Mortuária.
O eğitimlerinde onlara eşlik ediyordu.
- Ele acompanhava-a aos ensaios.
Meslektaşın sana eşlik edecek mi?
- O seu colega não vem?
Sende biliyorsun ki havlayan bir köpek sana hep eşlik eder.
Mais vale levares um cão a ladrar ao teu lado.
Bana eşlik ettiğin için teşekkür ederim.
Obrigada por me fazer companhia.
Bu akşamki ödül yemeğinde bana eşlik edeceğini umuyordum.
Esperava que pudesse acompanhar-me a um jantar de premiação hoje à noite.
Bir Beyrut polisi memuru seni koruyucu gözaltına alacak elçilik sana Amerika'ya dönmen için eşlik edecekleri ayarlayana kadar.
A polícia de Beirute vai prende-la preventivamente até que a embaixada consiga que seja escoltada de volta aos Estados Unidos.
Kuzgun 6, kızlara çıkarma noktası Juno'ya kadar eşlik et.
Bom trabalho.
Dışarıda bir yerde kahvaltı ve yemeklerinize eşlik edecek biri var.
Há alguém por aí para todos os pequenos-almoços e jantares.
Babasının arabasına kadar eşlik edin.
Leva-a até ao carro do pai.
Dedektif Ruiz, dışarıya kadar bana eşlik eder misiniz?
Detetive Ruiz, pode vir comigo até lá fora?
Eğer El bir yere giderse, eşlik edecekler.
Se a El for a algum lado, eles vão com ela.
Bay Carlyle size eşlik etsin.
Talvez permita que o Sr. Carlyle a acompanhe de volta.
Aiden, Oliver'la birlikte çocuklara kesinlikle eşlik edin.
Aiden, certifica-te que tu e o Oliver escoltam as crianças.
Mary Sibley, bu akşam havasında bir tutuklamaya şahitlik edilebilecek güzel bir mevkiye giderken bana eşlik eder misiniz?
Caminha comigo, Mary Sibley, ao sabor do ar noturno? Onde podemos ter um bom lugar para testemunhar uma detenção.
Eğer bir grup Moğol askeri oraya uluorta giderse Haşhaşiler gelen tehlikeyi görecektir ama eğer haşhaş arayan bir tacire eşlik ederlerse ki Haşhaşilerin güçlerini bu çiçekten aldığı söyleniyor...
Se um bando de soldados mongóis viajar como tal, os Hashshashin verão o perigo, mas, se viajarem como acompanhantes de um mercador em busca de papoilas, a flor de onde se diz que os Hashshashin obtêm a sua força...
Gel, bana eşlik et yoksa Han'a, bana saygısızlık ettiğini söylerim.
Vem. Acompanha-me, senão falarei do teu desrespeito ao Khan.
Bize eşlik edeceksin.
Tu virás connosco.
Leydilere hizmetçilerin eşlik ettiği bir dünyaya geri dönmek ne muhteşem.
Que maravilha voltar a um mundo em que as senhoras andam com as suas damas de companhia.
Ben sana eşlik ederim.
Vou consigo.
Sana biri eşlik etmeden dolaşmayacağın söylenmişti.
Disseram-lhe para não andar por aí sem acompanhantes.
Sana eşlik ediyorum.
A sentar-me no banco do pendura.
Bazen düşünüyorum da, kubbenin indiği gün eğer Angie ile ben anneme brunchta eşlik etseydik seninle asla tanışamayacaktım.
Às vezes, penso que no dia em que a Cúpula apareceu, se a Angie e eu tivéssemos ido com a minha mãe... Mas assim nunca te teria conhecido.
Sadece araç gelene kadar sana eşlik edeceğiz.
Apenas... faz companhia a ti mesmo até que o teu transporte chegue.
"Götürmedim" onu, bana eşlik ediyordu.
Eu não a "levei". Ela estava a supervisionar.