Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ E ] / Esta

Esta перевод на португальский

1,514,649 параллельный перевод
Bu harika bir sandviç.
Esta sandes está maravilhosa.
Bu kadın, suçlu avını bir çeşit performans sanatına yükseltti.
Esta mulher elevou a prática de caçar recompensas a uma espécie de arte.
Güvenin bana, hükümetiniz bu cafcaflı karışıklığı bir halı altına süpürüp listemdeki malları teslim etmeye devam etmemize izin verecektir.
Pode ficar descansado, o seu governo irá varrer esta roupa suja toda para debaixo de um tapete. Desde que continuemos a entregar os bens na minha lista.
böylece evliliğini bu mutlu olay için korumuş oldun.
Preservando o seu casamento para esta feliz ocasião.
Eminim sigorta acentem seni aramadığım için beni öldürebilir, ancak senin iyi olduğunu bilmek istedim.
O meu agente de seguros matava-me por estar a ligar, mas preciso de saber se está bem. Estou bem, obrigada.
Şimdi, bu koltuk, saç yok, doku yok, DNA yok.
Agora, esta cadeira. Sem cabelos, fibras, ADN.
Ne yazık ki, şu anda uyuyor.
Infelizmente ele está a dormir agora.
Bekle, annem nerede?
Espera, onde está a minha mãe?
Peki şimdi, annem nerede?
- Então, onde está a minha mãe?
Adam'larda.
- Está na casa do Adam.
Tamam.
Está bem.
Kapı açık!
- Está aberta!
Bak, eğer kızına geri dönmek zorundaysan burada her şey kontrol altında.
Se tiver de ir cuidar da sua filha, está tudo controlado aqui.
Arkadaşlarımdan biri ona bakıyor, burada bir süre takılabilirim.
A minha amiga está a cuidar dela. Eu posso ficar um pouco.
Yani, kafa travmamın geçmesi için buradayım ve ve burada zor zamanlar geçiren kişi sensin.
Aqui estou eu, a recuperar de uma pancada na cabeça - e és tu que está pior.
Eğer içeceğini arıyorsan, oraya koydum.
Se está à procura da bebida, eu coloquei-a ali.
Güzel.
Está bem.
Anladım!
- Está bem.
Ona bakması için bir yabancıyı seçecek kadar tehdit altında mısın?
Está tão ameaçada, que prefere um estranho a cuidar dele?
Zor bir gece geçiriyor gibisin.
Mas tem ar de quem está a ter uma noite difícil.
Roosevelt en yakını. Evet.
A Roosevelt é a que está mais perto.
Bekle, sıkışmış.
Isto está preso.
Bayan Panabaker geldi.
- Esta tarde.
Mutlu da görünmüyor.
A Panabaker está aqui, e não parece contente.
Ancak elimizde siyasi bir kasırga var ve herkes fırtına mahzenine gidiyor.
De verdade. Mas temos um furacão político em mãos. E está toda a gente a ir para o abrigo.
Bunu mu demek istiyorsun, memur Winchell?
É isso que está a dizer, "Agente Winchell"?
Benimle uğraşıyorsun, değil mi?
Está a meter-se comigo, certo?
Kaybolduğu andan beri bütün aile çılgınca davranıyordu.
A família está toda desesperada desde que ela desapareceu.
Pekala. Burada olmalı.
Muito bem, cá está.
Neden onunla savaşıyor?
Porque é que está em guerra com ele?
Her şey yolunda mı?
Está tudo bem?
Hayır değil.
Não, não está.
Güvende değilsin.
Não estás seguro. Ninguém está.
- İyi misin?
- Está bem?
Philomena'nın sabır ve inceliği onu bu kadar güvenilir yapan şeylerdir.
Está bem? A paciência e subtileza da Philomena são o que a tornam tão credível.
Sorun değil, beni yalnız bir gezgin olarak düşün.
Está tudo bem. Considere-me um companheiro de viagens.
Şimdi izliyorum, ancak arama çok katmanlı şifreleme içinde gizleniyor. Yani...
Estou a tentar localizá-la, mas o diretório raiz está encriptado.
Anlat hele, Tom nasıl?
- Diz-me, como está o Tom?
Aslında zor zamanlar geçiriyor.
- Está a ter dificuldades, por acaso.
Öyle mi?
Está?
Agnes nasıl?
- Como está a Agnes?
Ben yaralanmadım.
Está bem.
Kimse var mı?
Alguém está?
İştirakçilerimin çoğu, onlara bir iyilik yaptığımda, hayatları pahasına bana borçlu oldukları izlenimi uyandırıyor.
A maioria dos meus associados está sob a impressão de que, após lhes conceder um favor, ficam em dívida para comigo para a vida.
Hayır. Ve orada bir şeyler yatıyor.
Não, e aí está a história.
Sence onu ele mi veriyor?
Achas que ela o está a tramar?
Kadınlar konusunda son derece rahat.
Está extremamente confortável na companhia de mulheres.
Sundown'ı dinliyor.
Está a ouvir o "Sundown".
Parmak izi dolu.
Está cheia de impressões digitais.
Onunla ilgilenmiyor, kardeşiyle ilgileniyor.
Bem, não está interessada nela. Está interessada no irmão dela.
Kaplan, en yakın müttefiklerinin peşinden gitmek için Philomena'yı kullanıyor.
A Kaplan está a usar a Philomena para atacar os aliados mais próximos dele.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]