Este перевод на португальский
238,686 параллельный перевод
Peder bu adamı alıp götürün ve karnını doyurun, bir handa dinlenmesini sağlayın.
Padre, levai este homem, alimentai-o e proporcionai-lhe descanso numa pousada.
- Ne kırılmaz kilitmiş!
Este cadeado é difícil de partir!
Burası olabileceğin en güvenli yer.
Este é o lugar mais seguro para ficar.
- Bu senin vazifen değil ki.
Este não é o seu trabalho.
Bu benim kaderim.
Este é o meu destino.
"Yoğurt Reklamlarında Güç, Cinsiyet ve Ötekileştirme" dersini alıyorum bu dönem.
Estou a fazer "Poder, Género e Marginalização nos Anúncios de Iogurte" este semestre.
Federasyon toplantısına sen katılıyorsun.
Este ano vais à reunião de acionistas, certo?
Bu iş çok zor.
Este trabalho é difícil.
İkincisi, burayı yak.
Segunda, incendeie este clube.
Çipin, Helldritch'in elinden çıkarıldıktan 20 saniye sonra cihaza takılması lazım.
O chip tem de ser ligado a este aparelho até 20 segundos depois de ser removido da mão dele.
Yatak odası koridorun sonunda, süitin doğu tarafında.
O quarto é ao fundo do corredor, no lado Este da suite.
Paige, bu işi bozma.
Paige, não estragues este trabalho.
Çoğu insan bu işi katıksız heyecandan ibaret sanır.
A maioria das pessoas pensa que este trabalho é animado.
Bu gün boyu gördüğümüz San Caldera'yla en yakın eşleşen şey.
Este é o resultado mais próximo do San Caldera o dia todo.
- Hayatımın altı senesi boyunca bu anı görmek için çalıştım.
Tenho trabalhado para este momento durante os últimos seis anos da minha vida.
- Yanlış. Bu tekne benim.
Errado, este é o meu barco.
Bu PVC boru iş görür.
- Este cano de PVC deve servir.
Bu pişkin Jolly Roger'i yavaşlatmayacak.
Não vão retardar este Jolly Roger.
-... yardım edebilir misin? - Çok fazla faydam dokunmayacak.
Ralph, podes ajudar-me com este motor?
Bu kadar kısa sürede kazanıp o turnuvaya katılacak biri varsa o da Scorpion'dur.
Se alguém pode vencer este torneio em tão pouco tempo, é a Scorpion.
Umarım bu merhamet eyleminden bir ders çıkarırsın... çünkü gelecek sefer sana acımayacağım.
Espero que aprendas com este ato de misericórdia. Porque a próxima vez, irá ser a última.
Burası neresi?
Que sítio é este?
Çünkü burayı bir büyü kitabından... öğrenmedim.
Não foi pelo livro que conheci este sítio.
Demek planın bu.
Então é este o teu plano.
Burası benim diyarım olduğuna göre... ben ısmarlasam nasıl olur?
Já que este é o meu reino que tal ser eu a pagar?
Benden söylemesi, bu çocuğun durumu hiç de iyi değil.
Este miúdo... estou a dizer-lhe, ele não está nada bem.
Hep öyle bir çocuktu o Stan, her şeyi hep ciddiye alır.
Ela sempre foi este género de miúda, Stan... leva sempre as coisas a sério.
Üstelik bu ilk erkek arkadaşı.
E este é o seu primeiro namorado. Certo.
Bu da Philip.
Este é o Philip.
Bu işi o olmadan çözebileceğimizi sanmıyorum.
Eu não acho que consigamos resolver este assunto sem ele.
Pashenka lütfen, arkadaşınla ailesinin yanında...
Este é o teu amigo, os seus pais...
Ekipler bu adama muhtemel istihbaratsız diye yazmış.
As nossas equipas têm este tipo como improvável membro da inteligência.
Valiz misali, bizi yanında bu rezil yere sürüklemeden önce söylemen gerekirdi!
Tu devias ter-nos contado antes de nos teres arrastado para este triste lugar tipo tua bagagem!
Rezil olan burası değil, sensin.
Este sítio não é triste. Tu é que és.
Bu tatarcık türü tahılları yok etmekle kalmıyor daha da çok zarar verecek sporlar taşıyor.
Não só este mosquito pode dizimar cereais, como pode transportar esporos que conseguem provocar danos ainda maiores.
İyiyim, sadece Tarih dersinin Napolyon ödevinde çok geride kaldım da.
Eu... eu estou bem. Eu só... Estou completamente obcecada com este texto do Napoleão que tenho de fazer para História.
- Burası ne?
O que é este lugar?
Bu, kartvizitlikteki Benjamin Stobert.
Este é o Benjamin Stobert do Rolodex.
Bütçe bakımından şimdiye dek gördüğüm en kötü gazi hastanesi bu.
Este é o pior orçamento de um hospital de veteranos que alguma vez vi.
Bunca emeği haklı çıkaracak bir şey verme ihtimali nedir ki?
Quais são as probabilidades de que ele nos dê alguma coisa que faça ter valido a pena este trabalho todo?
Bu dönem, Henry gerçekten kendine geldi.
Este semestre, o Henry voltou mesmo a ser ele próprio.
Hafta sonu burada olacak mısınız?
Vocês vão estar aqui este fim-de-semana?
Bak böyle bir şeyin yapılması gerekirse sadece ben giderim belki.
Olha... quando soubemos que este tipo de coisas iriam surgir... talvez pudesse ter sido só eu.
- Güçlü, sağlıklı bir ekin vardı.
Era este forte e saudável trigo. Boa.
Xan! Xan! Burası muhteşemmiş!
Este sítio não é espetacular?
İşte, bu kemeri kullan.
Toma. Usa este cinto.
Bu sıkıcı bir iş.
Este trabalho é chato.
Bu arada, Amerikalılar tartışmaya devam ediyor.
Este é um movimento de que te vais arrepender.
Bu ülke bizi kabul etti ;
Este país aceitou-nos, deu-nos uma casa, uma vida, tudo.
Demiştin ki aşkın Sence bu sene rodeo kraliçesi ben olabilir miyim?
Achas que vão fazer-me rainha do rodeo este ano?
Bu benim oğlum.
Este é o meu filho.