Filipinler перевод на португальский
244 параллельный перевод
Wilma bize Filipinler'de olduğunu söyledi.
A Wilma disse-nos que estiveste nas Filipinas.
Namı ta Filipinler'e kadar yayılmıştı.
Até nas Filipinas ouvi falar disso.
Hepsi denizciler, denizaltı devriyeleri ve Filipinler'deki gerillalar hakkındadır.
Todos sobre fuzileiros navais e patrulhas submarinas e homens-rã e guerrilhas nas Filipinas.
Çekilseydik, Japonya'yı, Hindiçini'yi, Filipinler'i alırlardı.
Eles tomariam o Japão, a Indochina, as Filipinas.
Bu Hindistan, Vietnam, Filistin, Filipinler, Güney America, Irak ve bir çok yerde mültecilerin hayatı hakkında global ilgiye yol açtı.
O livro tenta despertar a consciência mundial sobre o dia a dia de todos estes refugiados, da Índia, Vietnã, Filipinas... da América Latina, Palestina, Iraque... e de muitos outros lugares.
Filipinler'e geziye çıkayım!
Vou fazer uma viagem para as Filipinas!
Filipinler, Bali, Havai.
Filipinas, Bali, Havai.
Sonra da Filipinler'e tayinim çıktı, bu da sonu oldu.
Depois, fui designado para um serviço nas Filipinas e as coisas terminaram.
Filipinler'de ask erler Manila'ya ilerlerk en bir k ãöprü başı tuttular.
Nas Filipinas, forças atacaram uma ponte na sua investida para Manila.
Geçen mart Filipinler kabinesi ne kadar düşmüştü?
Quanto caiu o conselho de ministros filipino em Março?
Amerikalılar'ın Filipinler'de bir ordusu var ve Pasifik Filosu'nu San Diego'dan Pearl Harbor'a taşıdılar.
Os americanos têm tropas nas Filipinas e transferiram a sua Frota do Pacífico de San Diego para Pearl Harbor.
" Japon kuvvetleri, Filipinler, Tayland Kra Yarımadası ve Borneo'ya saldırabilir.
" Forças japonesas poderão atacar as Filipinas, a Tailândia, a Península Kra e Bornéu.
"Japon kuvvetleri, Filipinler, Tayland Kra Yarımadası ve Borneo'ya saldırabilir."
"Forças japonesas poderão atacar as Filipinas, a Tailândia, a Península Kra e Bornéu."
Filipinler'i kastetmiş olmalılar.
Devem estar a referir-se às Filipinas.
Fransa'nın düşüşünden üç ay sonra kukla Vichy hükümeti, Japonların Fransız Çinhindi'ne girmesine izin verdi. Bu hareketle Japonlar o sıralarda bir Amerikan kolonisi olan Filipinler için, bir tehdit haline gelmişti.
Três meses após a queda da França, o regime fantoche de Vichy fora persuadido a permitir a entrada de tropas japonesas na Indochina francesa, descaradamente perto das Filipinas, na época, dependência americana.
1942'nin yılbaşı günü, Filipinler'in başkenti Manila'ya girildi.
No dia de Ano Novo de 1942, Manila, capital das Filipinas.
Donanmanın bozulmasıyla birlikte Saipan kalkanı delindi. Filipinler ele geçirildi. Müttefik ilerleyişinin önünde kalan tek engel Iwo Jima ve nihayetinde Okinawa adalarıydı.
Com a Marinha Imperial desfeita, o escudo de Saipan derrotado e as Filipinas conquistadas, apenas as ilhas de Iwo Jima e finalmente Okinawa restavam para impedir o avanço dos Aliados sobre o Japão.
MacArthur'un görevi, Solomon Adaları ve Yeni Gine'den başlayarak Filipinler'e kadar ilerlemekti.
MacArthur teria de subir das Salomão e Nova Guiné, até às Filipinas.
Dört Japon saldırı kolu, Filipinler'e doğru Borneo, Formosa, ve Japonya'dan manevra yaptı.
Quatro forças japonesas convergiram para as Filipinas, vindas de Bornéu, da Formosa e do Japão.
Şubat 1945'ye, Leyte çıkarmalarından üç ay sonra, Amerikalılar Filipinler'in başkenti Manila'ya yaklaşıyordu.
Em Fevereiro de 1945, três meses após o desembarque em Leyte, os americanos cercavam a capital das Filipinas, Manila.
Tayvan'da acil durum, Filipinler.
Emergência de Taiwan. Filipinas.
Tayland ordusundan artakalanlar, kendilerini Filipinler'e intikal ettirecek Amerikan donanma unsurlarına ulaşmak için halkın arasına karışarak Phuket limanına kaçtılar.
O resto do exército tailandês, junto aos civis, fugiu para o porto Phuke, tentando alcançar os barcos norte-americanos, que os levaria às Filipinas.
Yarın, Tayland, Filipinler belki de sonra Avrupa. "
Amanhã, a Tailândia, as Filipinas... depois talvez a Europa. "
Bir keresinde Filipinler'de gördüğüm bir rüyayı hatırlattı.
Lembra-me um sonho que tive uma vez nas Filipinas.
Çok yakında bağımsız bir Filipinler Cumhuriyeti kurulacak.
Pronto, se proclamará uma república independente filipina.
Subic Üssü, Filipinler, efendim.
Na Base das Filipinas, meu sargento.
Golda Avrupa'nın başkentlerine, ABD'ye, Kanada'ya Güney Amerika'ya, Japonya'ya, Filipinler'e Burma'ya, Etiyopya'ya ve diğer bazı ülkelere seyahat etti.
Golda viajou para as capitais da Europa, para os Estados Unidos e Canadá, para a América Latina, Japão, Filipinas, Birmânia, Etiópia e outros lugares.
Ama Filipinler gibi bazı ülkelerde mecburen öldürüyorlar.
Noutros, como nas Filipinas, matam-nas porque têm de o fazer.
Okinawa. Filipinler.
Vêm de Okinawa, Filipinas...
Filipinler romantik bir yer, değil mi?
As Filipinas são um lugar romântico, hum?
Filipinler'de gönderdiğin iç çamaşırı dolu çanta Moskova'ya pek komik gelmedi.
Nas Filipinas, quando passava informações, Moscovo não achava graça.
Bu arada ikinci cephede de Japonlar, Filipinler'de iki adanın daha kontrolünü ele geçirdiler.
Entetanto, na frente asiática... os japoneses passaram a controlar mais duas ilhas "...
Filipinler mi?
Das Filipinas?
- Filipinler ne iş? - Bilmiyorum.
- Que têm as Filipinas que ver?
Filipinler'de çarpışan Jimmy'yi düşünüyorum, şikayet edemem.
Penso no Jimmy, a combater nas Filipinas. Não posso queixar-me.
Filipinler'de bir kardeşim var.
Tenho um irmão nas Filipinas.
Belki Libya, Nikaragua, Filipinler ya da Meksika.
Irão, talvez. Líbia. Nicarágua.
Vietnam, Guatemala, Tayland, Filipinler, El Salvador. Gümüş Yıldız, Bronz Yıldız.
Tailândia, Filipinas, Salvador.
Filipinler o kadar da büyük değil sonuçta.
As Filipinas não são assim tão grandes. Vai procurá-los!
Filipinler'e gitmek istiyorum, gerçekten.
Quero mesmo ir às Filipinas.
Gerçekten gitmek istiyorsan, Filipinler'e git.
Vai para as Filipinas, se é isso mesmo que queres.
Ne zamandır Filipinler'desin?
De qualquer modo... há quanto tempo estás nas Filipinas?
Bir kez Filipinler'de cin çıkarma ayini yapmış.
Fez um exorcismo uma vez nas Filipinas.
1976 yılının Şubat ayında, Francis Coppola "Apocalypse Now'u" çekmek üzere Filipinler'e gitti. Kabaca Joseph Conrad'ın Karanlığın Yüreği isimli kitabından uyarlanan film, Vietnam Savaşı zamanında çekildi.
o filme decorre durante a guerra do Vietname.
Filipinler, Vietnam'daki araziye benzerliği sebebiyle lokasyon olarak seçilmişti. ABD ordusu Vietnam'la ilgili bir filmin yapımında bizimle koordine olmayı kabul etmediği için,
As Filipinas foram escolhidas pela semelhança do terreno com o Vietname.
Francis, Filipinler Cumhurbaşkanı Ferdinand Marcos ile anlaştı. Produksiyon, Filipinli pilotların ek mesai ücretlerinin yanı sıra, orduya da günlüğü binlerce dolar para ödeyecekti.
Ferdinand Marcos. bem como o trabalho extra dos pilotos filipinos.
Karşılığında, Filipinler'in güneyindeki komünist ayaklanmalarla savaşma ihtiyacı doğmadığı müddetçe, Francis, Marcos'un tüm helikopter filosunu kullanabilecekti.
o Francis poderia usar toda a frota de helicópteros de Marcos desde que não houvesse necessidade de combater a insurreição comunista no Sul.
Ona Filipinler'de yapacağımız çekim üzerine geliştirmiş olduğumuz tüm bilgiyi verdim. Dedim ki : " Francis, 5 kişiyle 3 haftalığına oraya gidip inceleme yapmak, Filipin ordusunu kullanarak çok sayıda görüntü almak tamam.
Dei-lhe todas as informações que tínhamos sobre filmar nas Filipinas. e conseguires uma grande quantidade de sequências com o Exército filipino.
1 Mart'ta, Francis ve üç çocuğumuzla birlikte Filipinler'e geldim. Gio 12, Roman 10, ve Sofia 4 yaşındaydı.
cheguei às Filipinas com o Francis e os nossos três filhos. de 4 anos.
Kaldığımız yerden devam etmek üzere Filipinler'e geri döndük.
Regressámos às Filipinas para finalizar a produção.
Buraya, Filipinler'e çıkıp gelmiş olan herkes, kendilerini derinden etkileyen, dünyaya ve kendilerine olan bakış açılarını değiştirmelerine neden olan bir şeylere takılmış gibi görünüyor.
Todos os que vieram para as Filipinas a mudar as suas perspectivas sobre o mundo e sobre si próprios.