Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ F ] / Filmi

Filmi перевод на португальский

6,725 параллельный перевод
Filmi mi?
Do filme?
- Hiç üzerindeki filmi kaldırmadan mikrodalgada lazanya pişirdin mi?
- Porquê? - Já aqueceste uma lasanha no micro-ondas sem furar a película?
Üzgünüm Debra. Bu filmi yapamam.
Lamento, Debra, mas não posso fazer este filme.
Eğer başkan olsaydım, filmi tüm okullarda ders olarak okuturdum.
Se eu fosse Presidente, o filme estaria no currículo escolar.
Çizgi filmi kaçıracağım için üzgünüm.
Desculpa por perder os desenhos animados.
- Bir suç filmi yapıyoruz
Estamos a fazer um filme sobre o crime.
Çevre koruma sorununa dikkatimi çeken, Özgür Willy filmi olmuştu.
Foi o filme Libertem o Willy que despertou a minha consciência para a protecção ambiental.
Bak ne diyeceğim ; filmi boş ver.
Sabes que mais? Esquece o filme.
- Bütün filmi izlemeliyiz. - Bakin.
Temos que assistir o filme todo.
Filmi ben yapmadım ve internete de koymadım.
Mas não o filmei e não o postei on-line.
Çabuk oluruz. Videoda ki çocuk, Eric Bates. Dediğine göre, geçen sene ikiniz oda arkadaşı olduğunuzda bu filmi kendi laptopunda yapmışsın.
O homem no vídeo, Eric Bates, disse que filmaste isso há um ano quando eram colegas de quarto.
O filmi bende izlemiştim.
Também já vi esse filme.
Ama zombi filmi olarak bakarsak, en fazla dört puan eder.
Na escala de filmes zombie, diria um 4, no máximo.
Zombi filmi olarak nasıl bakılıyor?
- Há uma escala de filmes zombie?
Evet nedir bu Lifetime filmi mi?
Isto é um filme do Lifetime ou quê?
- Bunlardan birinin filmi çevrilebilir.
Devia ter um desses transformado em filme.
Filmi bitirmek için sadece bir gün daha gerekiyor.
Tudo o que preciso é de mais um dia para acabar isso.
Bu filmi bitiremezsen, İzlanda'ya dönüp O bunaltıcı belgeselleri çekmeye devam edersin. Burada işin biter.
Então, sabes, a não ser que estejas preparado para voltares para a Islândia e fazeres o teu pequeno e deprimente filmes de vulcões, estás acabado aqui.
"Cinayet filmi mi bu?"
Parecia um assassinato.
Bir şey bana o filmi sevmeyeceğini söylüyor.
Alguma coisa me diz que ela não ia gostar desse filme.
- Filmi mi okuyordunuz?
- Liam esse filme?
George Zucco'nun yeni filmi Kasım'da gösterime girdi ama hala burada göstermiyorlar.
O novo filme do George Zucco saiu em Novembro, e ainda não o passaram aqui.
Çılgın Max filmi gibi.
Fixe! É muito o estilo "Mad Max".
Gizli bir telefon, Mendoza ile aşk yuvasının anahtarı, karısına yalan söylemesi bu resmen,'Öldüren Cazibe'filmi gibi.
Um telemóvel secreto, chaves do ninho de amor com a Mendoza, mentir à esposa. Como no filme "Atracção Fatal".
Bak, hayatım tam anlamıyla "Step Up" filmi gibi, elimden bir şey gelmez.
Não posso evitar se a minha vida é literalmente um filme "Step Up".
Naziler bunu haftalık haber filmi servislerinde resmi müzikleri olarak kullandı.
Sabia que os nazis utilizavam este tema como música oficial dos serviços de noticias.
"Proje : Parti" nin uzun zamandır beklenen devam filmi.
A tão esperada sequela do " Projecto :
- Louis, sen hiç mafya filmi seyrettin mi?
Já viste algum filme acerca da máfia?
Klasik bir Japon filmi kiraladım.
Aluguei um filme clássico japonês.
Hanımlar ve baylar, çok satanlar içinde yer alan ve yakında filmi de yapılacak olan bu romanın yazarını sizlere sunmaktan memnuniyet duyuyorum. Karşınızda, Noah Solloway.
Senhoras e senhores, é com prazer que apresentamos o autor do sucesso de vendas "Descent", a adaptar brevemente ao cinema, o vosso aplauso para Noah Solloway.
İncir Reçeli, izlediğim en güzel aşk filmi. Emeğinize sağlık.
"Doce de figo é o melhor filme romântico que alguma vez vi. Obrigado."
Katil kamerayı doldururken, filmi takarken, yanlışlıkla bir kaç kez fotoğraf çekmiş.
Como se o assassino ao carregar a câmara, avança-se a película e acidentalmente, tirou algumas fotos sem perceber.
Göğüs filmi çektirip eko alacağım.
Vou fazer um ECO e tirar algumas radiografias.
Tarantino filmi gibi.
- É tipo um filme do Tarantino.
Küçük bir korku filmi için birden fazla obua istediklerine inanamıyorum.
Ainda não posso crer que tenham precisado de vários oboés para um filmezito de terror.
- Sanki Marx Kardeşlerin filmi oynuyor.
- Isto parece um filme dos Irmãos Marx.
Hiç uyuşturucu filmi izlemedin mi?
Não se mete droga no ralo. - Nunca viste um filme sobre droga?
Arkadaşlarınla birlikte çevirdiğin filmi de gördüm.
Também vi o vídeo que fizeste com os teus amigos.
Ya da yemeği ve filmi falan boş ver.
Que se dane o jantar e o filme.
Sadece bence "Yedek Oyuncular" onun iyi bir filmi değil.
Excepto que eu não diria que "Os Substitutos" tenha sido o seu melhor trabalho.
Tamam, bak "Top Gun" ı izleyip orduya yazılmak isteyeni anlarım ama ne tür bir manyak aptal bir katliam filmi izleyip kendini kabak kafalı bir katille özdeşleştirir?
Muito bem, olha, entendo os tipos que vêem o "Top Gun" e se alistam, mas, que tipo de lunático vê um filme de terror e se identifica com um assassino com cabeça de abóbora?
Karşılığında 5.1 ses özellikli "Dune" filmi verdim.
Tive que oferecer um DVD de "Dune" em 5.1, para fechar o negócio.
Bu filmi yakın zamanda birine kiraladın mı?
Porquê? Alugou esse filme a alguém ultimamente?
Şu Jack Knife filmi gösterime girmişti. Sam'i korkuluğa asmak eğlenceli olur diye düşündüm filmdeki gibi yani.
Quando saiu aquele filme, o "Jack Knife", pensei que seria engraçado, pendurar o Sam como um espantalho.
Korku filmi sonu diye buna derim ben.
Agora, é assim que se acaba um filme de terror.
Bankacılar Şahane Hayat filmi yüzünden Noel zamanlarında kendilerini çok suçlu hissediyorlar. Bir de Musevi oldukları için.
Os banqueiros sentem-se mais culpados na época do Natal por causa da sua vida maravilhosa e também porque são judeus.
O filmi çok severim ben.
Oh, eu adoro esse filme.
- Kesinlikle. Nixon'la tanışan iki kızın olduğu filmi koysalar daha iyiydi.
Não seria melhor pôr aquele filme sobre as duas miúdas que conhecem o Nixon.
Ama Edward Furlong'un filmi olan Anakondayı da koyarlarsa, ikisi birlikte Mutluluk deliğinin boşluğunu doldurmada başta biraz zorlanabilirler ama öyle ya da böyle o boşluğu doldurmalılar.
Mas se tu também pusesses o filme do Edward Furlong, Pecker ( pil * ), tu terias o Pecker e Dick no buraco da Glória, e tu ficarias com um aperto, mas caberia. ( resmunga )
Hiçbir zaman bir kitabı ya da filmi kapağına bakarak yargılama.
Nunca julgues um livro pela sua capa. Ou um filme.
Noel Korku Filmi Festivalini mi?
O festival de filmes de terror?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]