Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ F ] / Fon

Fon перевод на португальский

788 параллельный перевод
Ne derece, ne fon!
Que escala e que subsídio.
Babam erkek çocukları için bir fon kurduğunda niye bir fon da bana ayırmadı?
Quando meu pai abriu uma conta para os dois filhos... por que não abriu uma para mim também?
Hiç duymadım. Fon dip.
Nunca ouvi falar.
Fon transferini bizzat hızlandırdı.
Ele fará pessoalmente a tranferência de fundos.
Biz söz konusu olduğumuzda, fon müziği hep önce gelir.
No nosso caso, o fundo musical vem sempre em primeiro lugar.
Fon size çok teşekkür eder.
O Fundo agradece imenso.
Hesabınıza yeterli fon aktarılacak tabii ki.
Claro que serão depositados fundos apropriados na sua conta bancária.
Şimdiye kadar fon başkanlarımızdan en şık giyineni sen oldun.
É a directora mais bem vestida que o fundo do hospital já teve.
Bu arka fon operasyonu. Ön cephede General MacArthur var.
Esta operação é clandestina, Maggie.
O lanet şeyleri Ed Hewitt'in Şapel Fon'una vermeye çalışıyorum...
Bem, estava querendo doar estas coisas para o fundo da capela Ed Hewitt,
Bana dediğine göre, devletten 22'yi kaçıracağım için, Şapel Fon'unun... benden 2 ya da 3 bin dolar bağış almasına izin vermeyecekmiş.
Diz que ele não pode aceitar que o fundo da capela aceite $ 2.000 ou $ 3.000 de doações minhas quando vou tirar $ 22.000 do governo.
Fon.
Claro.
Bana bir film gösterdikleri sırada toplama kamplarıyla ilgili fon müziği Beethoven'e aitti.
Simplesmente aconteceu que me apresentaram um filme sobre um campo de concentração cujo fundo musical era Beethoven.
Fon dip!
Saúde!
Öldüğümde, bütün param bir fon tarafından idare edilecek.
Quando eu morrer, o dinheiro irá para um fundo.
Adım Fon, gezegenim Venüs.
Chamo-me Fon e o meu planeta é Vénus.
Onun çok amaçlı, politik bir fon olduğunu düşünüyordum bilirsiniz, zengin işadamlarına ziyafet vermek için falan.
Supus que fosse um fundo para vários fins políticos. Jantares com tipos importantes e coisas assim.
Fon dip.
Bebe.
Radyo teleskopları kozmik fon radyasyonunu dahi saptayabiliyor.
Os radiotelescópios detectaram mesmo, as radiações cósmicas de fundo.
Kozmik fon radyasyonunu algılarken kuasarları gözlemlerken ve uzaydan anlamlı mesajlar tararken radyo astronomlar çok çok zayıf bir enerji düzeyini alabiliyor.
Ao detectar a radiação cósmica de fundo, ao contar os quasares, ao procurar sinais inteligentes provenientes do espaço, os radioastrónomos estão a lidar com quantidades de energia, que quase não existem.
Fakat bütün evreni kaplayan Büyük Patlama fon radyasyonu bu görüntüyü çeken Coby uydusu tarafından ölçüldü ve incelendi.
Mas a radiação de fundo do Big Bang, que preencheu todo o espaço, foi agora cuidadosamente medida, pelo mesmo satélite Coby que tirou essa fotografia.
"Rawhide" adlı TV dizisinin fon müziği.
O tema da série da TV "Rawhide".
Avrupa'dan uzmanlar lnterpol, Federal fon ile bağlantı kurma işini organize etmeye yardımcı olacaklar.
Especialistas da Europa, da Interpol, vão ajudar a organizá-la com fundos federais.
Pek tabii ki bu, St. Veronica'daki fon işlerinden önceydi.
Foi antes de começar a fazer recolhas de fundos para a igreja.
Parasını geri aldık. Bu, hükümete, rahipleri sınır dışı edip fon paralarını çalmanın ne demek olduğunu göstermiştir.
Sim, isso vai ensinar o Governo a não retirar o clero do país e depois roubar o dinheiro das angariações de fundos.
Birkaçımız, yoksullara et, içecek yiyecek ve barınak sağlayabilmek amacıyla bir fon oluşturmaya çalışıyoruz.
Alguns de nós temos tenções de criar um fundo para comprar carne, bebidas, comida e cobertores para os pobres.
Senin araştırmana fon sağlayan insanlar, doktor.
- As pessoas que pagam a investigação.
Özel fon yardımı. Sadece üstçavuşlara özel.
É um fundo especial, só para sargentos de artilharia.
Elbette ben de ilk iş böyle bir fon açıp, kalanıyla büyük bir araba alacağım.
Fazia primeiro isso e depois comprava o carro grande e brilhante.
Bu dünyada son dileğim, barışın tesisi ve otomatik ayakkabı temizleme makinesinin gerçekleştirilmesi konusunda araştırma yapmak üzere kurulan Blackadder vakfına fon sağlamak üzere Baldrick'in satılmasıdır.
O meu desejo final neste mundo é que o Baldrick seja vendido para providenciar fundos para uma fundação Blackadder para promover a paz e para investigar a possibilidade de uma máquina automática de limpar sapatos.
45 dakika bekledim "Kemirgen Aşkı" nın fon müziği versiyonunu dinledim ve hiç hata bulamadılar.
Põem-me 45 minutos á espera, a ouvir a versão Muzak de "Muskrat Love" e não detectam engano nenhum.
Bilmiyorum. Kadınlar derneği için Steve ile ben bir fon kurucusuyla görüşmeye gidecektik, ama tüm akşamı yöneticinin kıyafetine bakarak geçireceğini düşündüğüm için bu akşam müsaidim. Resmi bir görüşme mi olacaktı, Steve?
Íamos a uma angariação de fundos para o meu grupo de mulheres, mas, como acho que passaria a noite a espreitar para debaixo das saias da oradora acho que tenho a noite livre.
Şu Ekim Festivali biter bitmez, sana yine fon ayırabiliriz.
Quando esta Festa de Outubro tiver acabado, terão os vossos fundos.
Ve sonra burada sizin talebiniz var 25 Numara'lı deneğin kehaneti dolayısıyla daha fazla fon ayrılması.
E este seu pedido de... aumento de verba... baseado numa premonição da Nº25.
Yeni bir hazine seferi için fon var.
Agora tem fundos para uma nova expedição... para encontrar o tesouro.
Yalnızca kesim ve fön.
Ouça, dê uma toque no cabelo dela e faça-lhe uns caracóis.
Perma değil, sadece fön. Saçları çok ince, yoksa düzgün durmaz.
O cabelo dela é muito embaraçado, não vai resistir.
Ona fön öğretmekten iyidir.
É melhor do que fazer caracóis.
Kramponlarla ve buz basamakları yaparak Lhotse Cephesi'ni tırmandık ve Kuzey Sırtı'na vardık. Orada kamp kurarak sıcak yemek, manikür, şampuan ve fön imkanı bulduk.
Com grampos e escavando degraus, seguimos pela face Lhotse para a escarpa norte, estabelecendo o acampamento três onde havia uma refeição quente, uma manicura e lavagem com champô e conjunto.
Ama sorun şu ki, Ricky ile ben daha yeni fön çektirmiştik ve iki gün dışarı çıkamazdık.
Mas o problema é que o Ricky e eu tínhamos acabado de lavar e secar. Não podíamos sair durante alguns dias.
Durum o kadar kötüleşti ki ağır oksijen cihazıyla sadece fön makinelerini çalıştırabiliyorduk.
As coisas estão tão más que somos forçados a usar o oxigénio para os secadores.
Bir yıkama-fön için mi?
Por um mero tratamento?
Bir yıkama-fön için bu kadar para vermem.
Não pagarei tudo isso!
Saçına bir an önce... fön çekmek istiyorum bebeğim.
Sou Wink. Mal posso esperar... pra te pentear, boneca.
- Bir fön geliyor.
- Está-se a formar uma foehn.
- Fön ne demek?
- O que é isso?
- Yıkama, fön.
- O que veio fazer?
Harrison fön makinesi ile iyi fön çekemezsiniz.
Não se consegue um penteado decente com esses secadores.
Deli bir adamın saçını kesip fön çekmek.
Vim fazer um corte e penteado ao doido.
biriminin prestijini artıkmak ve şüpheli deneyleri için fon almak amacıyla kasıtlı olarak erkeklerin zararlarını abartıyor.
Eu protesto! Essas são acusações infundadas! A genética é a mais importante das ciências, queiram as pessoas ou não.
O bavulların içinde fön makinem, makyaj malzemelerim, iç çamaşırlarım ve sutyenlerim var.
Naquelas malas, está o meu secador de cabelo... a minha maquilhagem, minhas calcinhas e meus sutiãs!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]