Forno перевод на португальский
1,789 параллельный перевод
Benim Kolay-pişir fırınımı kullanmayı bırakır mısın?
Podem parar de utilizar o meu forno rápido?
Burası gerçekten çok sıcak.
Caramba, isto aqui está um forno.
Cape Town yazın cehennem gibi olur, bilmiyor musun?
Não sabias, a Cidade do Cabo é um forno no verão.
Fırından yeni çıkmış, sütlü çikolata kaplı.
Acabado de sair do forno. De chocolate de leite.
Neden bahçedeki şu kocaman kazanda.. birşeyleri birbirine karıştırıp şu son lezzetli yemeklerden birini yapmıyoruz.
E que tal arranjarmos alguma comida, para fazermos uma última e saborosa super refeição, no forno que há no pátio?
Tamam, peki bunun kazanla ne ilgilisi var.
Tudo bem. O que é que isso tem a ver com este forno?
Akşam yemeği fırında, bayan McKenzie.
O jantar está no forno, Sra. McKenzie.
Kaşıklar mutfakta fırının yanında.
As colheres estão na cozinha, junto ao forno.
Koku bombası.
Forno alemão!
Yani, fırındaki malzeme senin tarifin değil.
Significa que tem um pão no forno, mas não foste tu que o amassaste.
Fırını yakıyorum.
Vou pôr o forno a aquecer.
Bize yarım saat izin ver. Toparlanıp, yiyecek bir şeyler hazırlamak için...
Só precisamos de meia-hora, Tu sabes, arranjar... qualquer coisa e pôr no forno.
Tanrı, ocağa atıp pişirdiğimiz yeşillikleri bile giydirebiliyorsa seni neden giydirmesin? Sen kaderin bir parçasısın.
"E se Deus cobre a erva dos campos, que existe hoje e que amanhã será atirada para dentro do forno, não irá cobrir-nos a nós mais ainda, a ti que tendes pouca fé?"
Çok fazla lazanya var.
Há uma tonelada de lasanha no forno.
Eğer öğle yemeğine kadar dönmezsem, Jenny sana yardım edecek.
E se eu não voltar para almoçar, a Jenny ajuda-te com o forno.
Ocağın üstündeki dolabın üst rafında.
Está na prateleira por cima do forno.
Uyandığında, ocaktaki clafoutis'in aroması sihirseldir.
De manhãzinha, quando acordamos, o aroma do clafoutis que sai do forno... é outra coisa.
- Tamam, ocağın içine tıkarız.
- Ok, então a gente enfia ele em um forno.
Bir ceset sığdırabilecek büyüklükte ocağı olan tanıdığın var mı?
No de alguém. Oh, conhece alguem com um forno grande o suficiente pra enfiar um corpo?
Erkek ve kadın banyosu, portatif mutfak masası *, ekmek yapma makinesi, şarap soğtucusu, kiler.
Bem, como, a casa de banho para homens e para senhoras, uma cozinha com uma ilha com um forno de pão, um refrescador de vinho... Nós não cozinhamos.
Çoraplar, kestaneler, Noel ağacı hazır değil mi?
Não fritaste a árvore, enfeitaste as azevias ou puseste o sapatinho no forno?
Fırını temizliyorsun demek!
Estás a limpar o forno!
What if my junk goes bad? Ya Cerie haklıysa?
E se o meu "forno" estiver avariado e se a Cerie tem razão?
Şu yeşil şey...
Essa coisa verde é o forno.
Krematoryumun büyük bir fırın olduğunu düşündüm.
O crematório é um forno grande, não é?
üzerinde alet çantası, soğutucu ve japon mangalı koymak için yerleri var.
Tem espaço para ferramentas e um forno para grelhar, e tem um refrigerador.
- Laktatlı ringer var.
- Há LR no forno.
Diğer adıyla Kamp Carolina.
Bem-vindos ao Forno, também conhecido por Campo Carolina.
- Fırından çıktı.
- Acabou de sair do forno.
Belki fırına atmalıyız.
Será que é para ir ao forno?
Fırında ördek hazırladım Kendi kendine pişemez.
Tenho um pato no forno que não se vai estufar sozinho.
Mesela evden ayrılırken ocağı açık unuttuğumda ya da herhangi bir sorun olduğunda bunu her nasılsa biliyor oluyorum.
É como se eu tivesse saído de casa com o forno ligado. Ou como se estivesse algo lá fora que seria suposto eu saber.
Musluklar damlatırdı, buzdolabından garip sesler gelirdi, fırın bir türlü ısınmazdı. Açık olsa da olmasa da.
Lembras-te, as torneiras pingavam, o frigorífico fazia barulho, e o forno não tinha regulador de temperatura.
Şimdi özel tonlu kiraz renk dolapları, çift kapaklı bir duvar fırını ve şarap soğutucusu var. Gerçekten mi?
Agora, tem armários de cerejeira, feitos por medida, um forno com parede dupla, refrigerador para o vinho.
Fırından yeni çıkmış tereyağlı sigara böreğine benziyorlar.
Eles parecem como pãezinhos doces saídos do forno.
Plath kafasını fırına sokmuştu ama bu benim için bir seçenek değildi çünkü kafam ne zaman ısınsa çişim geliyor ve kendi sidiği içinde yatarken bulunmak istemiyordum.
Plath enfiou a cabeça no forno, mas não era possível para mim, porque... toda vez que a minha cabeça esquenta, eu tenho que fazer xixi e eu não... queria ser encontrada numa poça de minha própria urina...
Akşam yemeği fırında.
O jantar está no forno.
Fırını 5 : 15'te 350 dereceye getir.
Ligar o forno nos 350º às 17 : 15.
# bitkinlik keder, canlılık ise keyif verir.. # #.. pişkin ekmeğin kokusu gibi. #
A estagnação traz tristeza, a frescura traz alegria... como o aroma de um pão a sair do forno.
Onu ısıtması çok kolay.
Basta só pô-la no forno. É muito simples.
Bu bölümün mutfağında şef fırını bulunuyor.
A cozinha desta unidade tem um forno de chef.
Şef fırınının.
- O forno do chef.
Elbette bu konuda emin değilim çünkü kazaklarımı fırında tutuyorum.
Isso não sei, porque não guardo a roupa no forno.
Bu gömleği American Eagle'dan aldım!
- Sabes para que uso o meu forno?
Fırınımız ilk gösterisini yapıyor.
E nosso forno está sendo estreado.
- Neden bahsediyorsun sen?
O quê? Já estive no forno, John.
Fırından çıkalı 10 dakika kadar falan oldu.
Acabaram de sair do forno, à 10 minutos.
Çörekler için kusura bakmayın. Gergin olduğum zamanlarda çörek pişiriyorum.
Desculpe isto tudo, foi ao forno quando estava muito nervosa.
Fırında rosto var.
- Há assado no forno.
- Bizim ocağa mı?
- O nosso forno?
Fırın zor iş. Uzun süre kimse kullanmayınca gaz kokuyorlar.
É improvável que fosse do forno.