Fransızlar перевод на португальский
1,209 параллельный перевод
Cezayir'deki Fransızlar Mançurya'daki Japonlar gibi.
Os franceses na Argélia. Os japoneses na Manchúria.
Pug Fransızlar çekilirse, İngiltere de çekilir mi?
Pug, os Britânicos aguentarão se a França abandonar?
Fransızlar ateşkes istiyor, ve İngilizler de daha fazla direnemez.
Os Franceses pediram um armistício, e os Britânicos não lutarão muito mais tempo.
Ben bu trendeki graffitilerin özellikle yabancılar için New York'un bir sembolü olduğunu düşünüyorum, özellikle fransızlar için.
Eu penso que os grafitis no metrô é um simbolo de Nova Iorque para os estrangeiros, especialmente para o frânces.
İspanya ile ittifak yaparsak, hem İsviçrelileri, hem de Fransızları kılıçtan geçirebiliriz.
Com uma aliança com Espanha, podemos massacrar os suíços e os franceses.
İsviçreliler ve Fransızlar bir dağ geçidinde aniden barış anlaşması yapmışlar, sonra da Macaristan ile acil bir anlaşma yapmadığımız takdirde bizi Avrupa'da tek başımıza bırakacak şekilde İspanya ile gizli bir ittifak mı kurmuşlar?
Os suíços e os franceses fizeram um súbito acordo de paz nas montanhas, e falsificaram uma aliança clandestina com a Espanha, deixando-nos sem amigos na Europa, a menos que façamos um acordo imediato de paz com a Hungria?
Bir haham oluşu... o kadar gerçekçidir ki bazı Fransızlar onun... Şeytan Adası'na gönderilmesini önerirler.
A sua transformação em rabino é tão realista... que certos franceses sugerem... que seja enviado para a Ilha do Diabo.
Fransızlar bile böyle bir zamanda o tür şeyleri düşünmez.
Nem os franceses têm vontade disso numa hora destas.
Siz Fransızlar, güzel mücevherler takıyorsunuz.
Os franceses usam jóias muito bonitas.
Eline bir kamış verdiler, kafasında bir taç... ve üstünde bir battaniye sarıp tüm Fransızların önünde... ona muz yedirdiler.
Puseram-lhe uma vara na mäo, uma coroa na cabeça, um cobertor nos ombros e fizeram-no comer bananas... em frente dos franceses.
Bütün Fransızlar bunu giyer.
Todos os franceses usam isto.
Fransızlar, "Au revoir" der.
Os franceses dizem, Au revoir.
- İlk olarak Fransızlar tarafından.
E por um francês.
Sıkıcı pantolonlarınızla, parlak tuvalet kağıtlarınızla ve Fransızların harika aşıklar olduğuna dair saçma önyargılarınızla siz İngilizlerden nefret ediyorum.
Detesto-vos ingleses, com as vossas aborrecidas calças... e o vosso papel higiénico brilhante, e a vosso preconceito ridículo que os franceses são grandes amantes.
Bizleri öldürüyor. Kimleri mi suçluyorum? Fransızlar?
Digo-vos uma coisa, gosto mesmo de vocês.
Fransızların Irak savaşı yüzünden bize kızacaklarını ve bu yüzden aramızın bozulacağını düşünmüştüm.
Achava que os eles estavam fulos devido ao Iraque, e pelo desentendimento entre os dois países.
Siz Fransızlar'da eksik olan şey : disiplin!
O que voz falta, a vocês franceses, é a disciplina.
Sahtekarsınız. Tıpkı sizden önceki Amerikalılar ve Fransızlar gibi.
Aldrabão, como americanos e franceses antes de si.
Fransızlar iyi yemeğe bayılır.
Todo o francês gosta de boa comida.
Babası ve ağabeyi uzun zaman önce Fransızlar tarafından öldürüldü.
O pai e o irmão foram mortos pelos franceses.
Fransızlar çok romantiktir.
Os franceses são um povo muito romântico.
Evet, biz Fransızlar lisan konusunda pek yetenekli değiliz.
Ah, Sim, nós não somos grandes em linguagens em França.
Avrupa'da savaşa mani olmak için, iki süper blok ortaya çıktı bizler, Fransızlar ve Ruslar bir tarafta, Almanlar ve Avusturya-Macaristan diğer tarafta.
Olha, Baldrick, para prevenir uma guerra na Europa, desenvolveram-se dois super-blocos... nós, os franceses, e os russos de um lado, e os alemães e os austro-húngaro do outro.
Fransızların dediği gibi, talihsizlik!
Como diria um francês : "Merde".
Vietkong'lar, Fransızlar ve Japonlarla 30 yıl savaştı.
Os Vietnamitas, durante 30 anos, combateram Franceses e Japoneses.
Bu Salique beldesini Fransızlar haksız... biçimde Fransız ülkesi kabul etmekte... ancak kendi tarihçileri bile...
Os franceses alegam injustamente que tal terra sálica... é a França.
Böylece açıkça görülür ki, Salique kanunu... Fransız bölgesi için yazılmamıştır... ayrıca Fransızlar da, bu kanunun yapıcısı sayılan...
Assim, está bem claro que a lei sálica... não foi projectada para o reino da França.
İyi bir istihbaratla bu rezil hazırlıktan... haberdar olan Fransızlar... korku içinde titreyerek... ve solgun politikalarıyla... İngilizlerin amaçlarını başka yöne çevirmeye çalışıyor.
Os franceses, bem informados sobre esses pavorosos preparativos... tremem de medo... e, com tímida política, tentam frustrar as metas inglesas.
Sayılarının çokluğuyla böbürlenen ve içleri rahat... kendilerine güvenen ve aşırı istekli Fransızlar... zar atarken İngilizleri aşağılamakta... ve kötücül ve çirkin bir cadı gibi topallayan... geceyi geçmek bilmemekle suçlamaktadırlar.
Orgulhosos de seu número e seguros de si... os confiantes franceses jogam os ingleses nos dados... e repreendem a noite que caminha vagarosa... e que, como uma bruxa feia, vai indo embora mancando lentamente.
Fransızlar savaşa hazırlar... ve hemen üzerimize saldırmak üzereler.
Os franceses já estão a postos... e vão, sem demora, marchar em nossa direcção!
Ama henüz bitmedi. Fransızları sahada tutmaya devam edin.
Mas nem tudo terminou, ainda estão em campo os franceses!
Ölen Fransızların sayısı burada.
Eis o número de franceses mortos.
Fransızlar bunu iyi yapar.
- que os franceses são bons nisso!
Fransızlar da öyle ama en çok onlar nefret ediyor.
mas a maior aversão vai para nós.
Bir gün Fransızları bu ülkeden, kapı dışarı edecekler.
Um dia vão correr com os franceses deste país.
Fransızların en bilinen yenilgisi.
A famosa derrota com os franceses.
Silahlarınız, Fransızlar tarafından çöl savaşları için yapılmış.
Essas foram concebidas em França para a guerra no deserto.
Fransızlar bu konuda çok şey yazmıştır. Rabelais, Flaubert...
Os franceses sempre escreveram sobre essas coisas.
Sen Fransızların Lö beceriksiz dediklerindensin.
És o que os franceses chamam les incompetents.
Kevin, sen Fransızların lö beceriksiz dedikleri şeysin.
Sabes, Kevin, és o que os franceses chamam les incompetents.
Fransızlar şöyle diyecekler :
como é que fizeram aquilo?
Fransızların hala orada bulunma düşüncesinin yegane sebebi buydu. Son kısımda verdiği bir replik vardı, şöyle diyordu :
Era sobretudo a ideia de os franceses ainda estarem lá... em que dizia :
O Fransızları bir an önce bölgemden çıkarmak zorundasın.
Os franciús invadiram o meu território.
- Fransızlar.
- Os franceses.
- Peki Fransızlar?
- E os Franceses?
Madalyalar kazanmıştık, ama beyaz çocuklar tüm Fransız kızlarına... kuyruklarımız olduğunu söylemişti.
Ganàmos condecoraçöes, mas os brancos disseram às francesas... que tínamos caudas.
İngiliz ordusu Fransızları sepetlemişti.
Esse lugar precisa de uma faxina.
Hayır, teşekkür ederim. Bir sürü üst seviye cani ile takılıp, yirmi dakika görev yapmaya, günün geri kalanda da Paris'te aylak aylak gezip, litrelerce şampanya içerek, düzinelerce sulu gözlü, pembe, hayli tecrübeli, çıtır Fransız köylü kızlarıyla dört nala geçirmeye, hiç niyetim- -
Não desejo andar com um bando de delinquentes ricaços, fazer vinte minutos de trabalho, e depois passar o resto do dia a vadiar em Paris, a beber litros de champanhe e ter dezenas de húmidas, rosadas,
Siktiğimin ibne Fransızları.xxx
Eles vêm aí!
Fransız kızların koltuk altlarını tıraş etmedikleri doğru mu?
É verdade que as francesas não depilam os sovacos? Algumas não.
Bir tür ruhani bir yermiş gibi olan Fransız Korusu'nda istediğim şey, onların yıldızların ışığından falan bahsetmesi gibi bir şeydi. Yıldızların çoktan sönmüş olduğunu daha sonra anlıyoruz. Yani bu tarz bir ruh halini kastediyorum.
Era o que procurava na fazenda francesa. tal como quando falamos da luz das estrelas.