Frito перевод на португальский
934 параллельный перевод
Gerçekten çok acelem var.
Realmente estou frito. Sem tempo para dizer olá.
Öyle görünüyor ki işi bitti.
Parece que está frito.
Sıcak ekmek salam, sıcak çörek, biftek, patates ve taze çekilmiş kahve yaptım.
Tenho bolinhos quentinhos à espera bacon frito, bolos quentes. bife. batatas. café fresco.
Kızarmış tavuk, yerelması, mısır ekmeğime elma kompostosu var.
E há frango frito, batatas doces, pão de milho e bolo de maçã.
Kiler boştu ve ve ben de...
A despensa estava vazia e eu comecei a pensar em coelho frito...
Kızarmış tavuk nasıl?
Como é o frango frito?
Ayinin başrahibi Matthew Harrison Brady, burda olduğum iki günden beri atılan sözler ve kızarmış tavukla tıka basa karnını doyuruyor.
O seu idolatrado sacerdote da palhaçada Matthew Harrison Brady que se tem alternado entre empanturrar-se com frango frito e as suas teses retrógradas desde que chegou aqui dias atrás.
Eğer o iyi görünen arkadaşın için değilse, ben şimdi iyice pişmiş olacaktım.
Se não fosse pelo bonitão ali, eu já estaria frito.
Kavrulmuş mu seversin?
Gosta frito? - Não.
Ciğer ve meyve salatası.
É fígado frito e salada de fruta.
Biraz taze balığa ne dersin.
Que tal um pouco de peixe frito.
Git uyu o zaman. Uyu da beni gör düşünde.
E sonha comigo com quadradinhos de pão frito :
Domuz eti rosto, kızarmış pirinç, az etli pirzola.
Porco assado, arroz frito, costeletas.
bunu denememiz gerek... günde üç öğün yemek... en sevdiğimiz yiyecekler... büyük bir biftek parçası düşünün kızarmış, haşlanmış ya da ızgara... yemekler, güzel yemekler, mükemmel yemekler, harika yemekler!
como ansiamos prová-la uns três banquetes por dia são o que mais apreciamos imaginem um bom bife frito, grelhado ou assado ah comida, comida deliciosa, maravilhosa, gloriosa comida!
Keşke kızarmış biftek olsaydı.
O que eu desejava mesmo era um bife frito.
Kızarmış biftek demiştin.
Disseste bife frito.
İyi pişmiş domuzla üç yumurta, ve kremli sıcak lapa ve mısır ezmesi...
Quero três ovos com bacon frito,... papas de aveia quente com natas,... e rolão!
Cips ve balık yemek ve deliklerde kurbağa ve Piccadilly hattında Dundee keki.
Comer batatas e peixe frito, bola de salsicha e bolo Dundee, na linha de Piccadilly.
İşim bitti.
Estou frito.
Mangal getirin!
Comê-lo-ei frito.
Bakalım, ızgara sardalya var, dilbalığı var, mezgit kızartma, tereyağda kedibalığı, turnabalığı köftesi, alabalık...
Há sardinhas grelhadas, delícias de solha, merlão frito, peixe-espada gratinado, pescada em molho de Nantua, truta azul...
İster tavada ister kebap olarak.
Frito ou de churrasco.
Dört obur gurme ve lezzetçi tarafından, on iki derste üç genç bayana sunulan yağlı ve etsiz sote.
Um frito de carne magra e gorda oferecido por 4 gourmets glutões a 3 jovens donzelas em 12 pratos.
Yoksa daha kuvvetli bir şey mi istersin? Jambonlu yumurta ya da çorba ısıtayım.
Ou frito-te uns ovos com fiambre, ou aqueço-te uma sopa?
Senin altında yatsam, bir yandan kızarmış tavuk yiyip... bir yandan da bulmaca çözebilirdim.
Eu podia deitar-me contigo, comer frango frito... e fazer palavras cruzadas ao mesmo tempo.
Nam'da yüzlercesini uçurdum.
Já devo ter frito uns duzentos.
Chen Lis'in ayı yağında kızartılmış mısır ekmeği.
O pão de milho do Chen Lee, frito numa grande concha de gordura de guaxinim.
Kontinental olsun.
- tomate, pão frito... - O continental.
- Kızartılmış tavuk var mı?
- Tem frango frito?
Güzelce parçalanır ve doğranmış soğan kekik gibi karışımlarla bir sos hazırlanır sıcak konyak, mantar ve kızarmış ekmek parçaları da buna eklenir.
todas as miudezas... cortadas finas... fazer um molho com cubos de cebola, tomilho, etc... com conhaque flambé, cogumelos e pão frito aos quadrados.
Bu hayvan burada sıkışıp kalmış. Çok kötü kızarmış.
Diria que este malandro pôs a pata na caixa e ficou frito.
Kendini toparla yoksa biteriz.
Desenrasque-se ou estou frito -
Onun beyni kızarmış.
O cérebro dele está frito.
Sevgilinle dans ederken ufuğa doğru bakıyorsun ve turuncu parlamayı görüyorsun.
Estás a dançar com a tua querida, olhas para o horizonte e vês uma luminosidade laranja. E, sem mais nem menos, estás frito.
Buradan çıktığımda öleceksin ahbap!
- Quando eu sair daqui, estás frito!
Öleceksin!
Frito!
- Öldün ahbap sen öldün!
- Frito, ouviste?
Atmosfere girmeye kalkarsa kavrulacak.
Ficará frito quando tentar reentrar.
Bir hafta kadar Frito ve Perez'i takip ediyorduk.
Ouvimos o Frito e o Perez durante uma semana.
Çıkar ağzından baklayı yoksa ölürsün.
Desembucha ou estás frito.
Git buradan, seni serseri, yoksa seni yakarım, kızartırım seni.
Sai daqui sacana ou eu incendeio-te, eu frito-te.
Anasından emdiği sütü burnundan getirecekler.
O vosso cu vai ser congelado, seco e frito. O vosso ganso está feito.
- Kızartma mı isterdiniz?
- Prefere frito?
Domuz cipsi isteyen?
Alguém quer tiras de bacon frito?
Başın dertte kıçın belada.
Estás frito, parvalhão.
Yalnız gel, yoksa buz dolabın ölür.
Vem sozinho ou frito o frigorífico. "
Bir karton sigara ve domuzlu pilava karşılık kızı ona sattık.
Trocámo-la por um pacote de tabaco e uma dose de porco e arroz frito.
Şu karides suratlıdan bahsediyorum!
Refiro-me ao camarão frito forasteiro!
Tavuk bifteği bugün çok güzel.
Bife frito de frango é o prato do dia.
Onu kızgın yağ kazanı bekliyor.
Ele vai ser frito.
- Kızarmış ördek!
- Frango frito!