Fucking перевод на португальский
117 параллельный перевод
The Gerizekalılara ne dersiniz?
E se fossemos The Fucking Eejits?
Benihana? !
Beni Fucking Hana.
Benihana lan! Neden, neden Tanrim?
Beni "fucking" Hana, porquê Deus?
Hendrix, Clapton, Allman Brothers, Zeppelin, Tull Bto, Stones, Grand Funk Railroad James Gang, T. Rex, Mc5, Skynyrd Lesley West, Blackmore, The Who... Eski Who Ten Years After, Santana, Thin Lizzy Aerosmith, Hot'fucking'Tuna.
Hendrix, clapton, allman brothers, zeppelin, tull, bto, stones, grand funk railroad, james gang, t. Rex, mc5, skynyrd, lesley west, blackmore, the who... os velhos who... ten years after, santana, thin lizzy,
Psycho-lanet-delic!
Psycho-fucking-delic!
So you're fucking Dr. Paley here... and he mentions a rich patient- - a rich, zayıfient- - and you figure you can fuck yourself into the will.
- Você fode com o dr. Paley... e ele menciona um paciente rico, rico e delicado. E vê que pode entrar no testamento. Sabe como fazer isso!
Aynen öyle!
Abso-fucking-lutely!
Sen sadece sana öğrettiğim adımları unutma. Tamam mı? Tıpkı Fred Astaire gibi olacaksın!
Lembra-te dos passos que eu te ensinei e vais parecer o Fred "Fucking" Astaire.
Kol sokma.
"Fist Fucking".
ipotek yok, borç yok. Lock, stock - se fucking lot.
Sem hipoteca, sem dívidas, mercadoria, clientela.
Senin yüzünden yol boyunca lânet kitabı okumak zorunda kalacağım.
Por causa de você, eu consegui assistir fucking "Stuart Little."
- Lânet olsun, neyin var?
- O que é seu problema de fucking?
Bu lânet uçak düşecek!
Este avião de fucking indo explodir!
Lânet olası, kendim çıkarım!
Eu vou fucking se removem!
Bu kahrolası uçak düşecek!
Este fucking aplanam está abaixando!
Hepsi Browning'in gördüğü kahrolası bir rüya yüzünden mi yani?
Tudo porque Dourando tem um sonho de fucking ruim?
Sen ancak lânet olası hastaneye gitmelisin!
A única viagem que você está fazendo é para o hospital de fucking!
- Lânet olası pislik herif!
- Você picada de fucking!
Kahrolası, asla bana ne yapmam gerektiğini söyleme!
Nunca o faça fucking me conte o que fazer.
Ben gidiyorum, Carter. Alex'i her gördüğünde onunla kavga ederek hayatını geçireceksen beni lânet hayatından çıkar!
Eu estou me mudando, Carter... e se você quer desperdiçar sua vida... batendo o cague fora de Alex toda vez você o vê... então você há pouco pode caia morto de fucking!
Çünkü bir kelime daha edersen lânet olası, seni gebertirim!
Porque se você diz outra palavra, Eu vou fucking o matam.
Browning, sen kahrolası bir lânetlisin! Bayan Lewton hakkında neler duydunuz?
Dourando, você bruxo de fucking... você ouviu aproximadamente Ms Lewton ou isso que?
Tod'a ve o kadına olanlardan o lânet uçak kazasından hep beni suçluyorlar.
Eles me culpam para Tod, para ela... para o fucking estrondo plano.
Kahretsin çok zor!
É fucking mais duro.
Kahrolası, bir nokta var ki ben ve Terry diğer tarafta yeniden birlikte olacağız ; öyleyse neden daha fazla bekliyorum?
O que é o ponto de fucking? Eu e Terry estarão de volta junto no outro lado... assim por que espera mais?
Bu lânet arabada ve bizimle olmayacak!
Não conosco no carro de fucking!
Neden korkuyorsunuz, sizin sıranız değil?
O que é a preocupação de fucking se isto ai não seu tempo?
Bu kahrolası Fransızca sınıfından nefret ediyorum!
Eu fucking odiaram classe francesa!
Kes artık, durdur şu lânet arabayı!
Pare isto e parada este carro de fucking!
Sür şu lânet arabayı!
Mova o carro de fucking!
- Aç şu kahrolası kapıyı!
- Abra a porta de fucking.
- Aç şu lânet kapıyı!
- Abra a porta de fucking.
Çık şu lânet arabadan!
Saia do carro de fucking!
Aman Allah'ım!
Jesus fucking o Cristo!
Sen ölmeliydin!
Você deveria ser morto de fucking!
Keep your fucking knickers on!
- Tem calma.
Sapıklık, altın duş, sidik s * kişi...
Sodomia, urologia, fist-fucking.
Tüm o lanet işleri göreceksin!
I'll give you the fucking works!
- Beni ksfsys slmsyı bırak.
- Deixe fucking ao redor eu.
Fran-fucking-cesco!
Fran-fudido-cesco!
Adi!
Fucking Carlos.
Savunmanın zayıf olduğu boktan bir günde bu hücre canına okuyuverir.
Um dia de fucking bom quando suas defesas estão abaixo... aquela cela vai soprar. Fume, não fume, tudo que...
Hayat, kaderin cilveleriyle doludur.
Vida... está cheio de coincidências de fucking.
Ne var? İşte kader diye buna derim ben.
- Agora isso é uma coincidência de fucking!
Hem şarkı, hem yavru, hem de ben yine buradayız ve kader bizi bir araya getirdi.
E a canção, a menina e eu... todos nós viemos junto. Agora, isso é uma coincidência de fucking!
Aşağılık herif.
- O filho de uma cadela de fucking!
- Seni aşağılık röntgenci.
- Fucking perverteu piando tom!
Buna varıncaya kadar ölümüne sebep olacak bin tane saçma şey var.
Milhares de coisas de fucking tolas pode o matar antes disto faz.
Etraf manyaktan geçilmiyor.
Há os maníacos de fucking em todos lugares.
Artık çeneni kapat da tartışmayalım.
Nós estamos dizendo a mesma coisa de fucking. Não.
CD'de hiçbir b.k yokmuş.
- Não há uma coisa de fucking nisto.