Grup перевод на португальский
9,611 параллельный перевод
Bencilce kararların grup üzerinde bir etkisi var.
As decisões egoístas têm repercussões no grupo.
Grup, o kırık parçalara dokunduğunda bilinmeyen bir şekilde enfekte oldu.
O grupo sem saber ficou infectado quando tocaram nos fragmentos.
Lider ne yaparsa grup takip edecek.
Seja o que for que o líder fizer... o grupo irá segui-lo.
Lider ne yaparsa grup takip edecek.
Seja o que o líder fizer... O grupo vai segui-lo.
Buradaki grup ametistleri mağara duvarından oysun. İki alet kapın.
Este grupo aqui, com um cinzel, vão tirar as ametistas da parede da gruta.
O zaman etrafta 3 günde çoğalıp gittikçe büyüyen bir grup böcek olacak.
Bem, então temos um grupo de bichos rastejantes... Que podem ter bebés em três dias... Avançando e prosperando.
Anne, Destiny's Child gibi bir grup kurmak istiyorum.
Mãe, quero criar um girl group como as Destiny's Child.
Üç kızdan oluşan bir grup.
É um girl group de três.
Grup üyesi olmakla ilgilenmiyorum.
Não estou interessada em fazer parte de um grupo.
Tamamen Latin olan bir grup başarılı olabilir, dostum.
Um girl group de latinas podia ser um sucesso.
Grup sanrısı olabilir mi?
Pode ser uma ilusão em grupo?
Belki bir noktada aynı grup evinde kalmışlardır.
Talvez em algum momento tenham partilhado o mesmo orfanato.
İkisi de muhtemelen aynı grup evinden evlat edinilmişti.
Foram ambos adoptados, possivelmente do mesmo orfanato.
Sonunda bir kaç ay önce grup dağılmış.
Finalmente, desistiram de tudo há alguns meses atrás.
Bazı ajanslarla görüşüp Freelance'e turne ayarlamaya çalışıyordum ama herkes bilir ki solistsiz grup olmaz.
Estive a falar com alguns empresários sobre tentar uma "tourneé" novamente, mas... toda a gente sabe... sem um vocalista, não existe banda.
Hem teke tek hem de grup halinde.
Tanto sozinho quanto em grupo.
- Hangi grup? - Deniz piyadeleri.
De qual arma és?
Mesela masum Müslümanları öldürmek için nişancılık yeteneklerini kullanan bir radikal grup liderinin.
Tipo, um líder de um grupo extremista que podia usar as suas habilidades para matar muçulmanos inocentes.
Bir grup sıradan Amerikalı tarafından denize dökülmüşler.
Não... Por americanos comuns.
Bir grup sıradan vatandaş geminin filoyu batırma videosunu izleyip sinirlenmiş.
Um grupo de imbecis irritou-se com o vídeo do barco a fazer explodir a flotilha.
Grup terapisi.
Terapia de grupo.
İlk grup mu?
Primeiro grupo.
Küçük grup seanslarımızda duyacağımdan eminim
Estou certa que ouvirei tudo numa das nossas sessões em soluços.
Grup yöneticisi Lynne tahammül edilmesi zor birisi.
A orientadora do grupo, a Lynne é um tanto aborrecida.
Boktan bir grup.
uma porcaria de orientação.
Tamam, denetimli serbestliğin devam ediyor ve terapiye de devam ediyorsun.Umarım yeni bir grup bulmayı denersin.
Muito bem, uma condição para a sua liberdade condicional é que continue a terapia, e espero que vá tentar encontrar um novo grupo.
Ufak ve sıkı bir grup.
São um grupo pequeno, unido.
Bir grup herif onu kandırmak için topluluktaki biri gibi davranmış.
Eram uma data de tipos a fazer-se passar por uma pessoa, na Community, para o atraírem e...
Eli silahlı kızgın bir grup, diğer eli silahlı kızgın bir grupla ölümüne karşılaşıyor yani öyle mi?
Estás a dizer que várias pessoas irritadas e armadas vão lutar com outras pessoas irritadas e armadas?
Aleem kışkırtıcı diye tabir edebileceğim bir grup web sitesinde bir sosyal medya bildirgesi yayınlamış.
O Aleem deixou um manifesto nas redes sociais numa série, que eu chamaria, sites inflamatórios.
Büyük bir grup terapisiyle annem için sizi iyileştirmeye çalışıyordum.
Só queria ajudar-vos a melhorar com um óptimo grupo de terapia da minha mãe.
Sophia Tsaldari, bir grup seçkin iş lideriyle görüşmek için New York'ta.
A Sophia Tsaldari está cá em Nova Iorque para se encontrar com um grupo de líderes de negócios.
Hayır belirli bir etnik grup için suç işleyecek bir teröriste benziyor muyum?
Sem ofensas a qualquer grupo étnico em particular mas pareço um terrorista?
Onlardan bir grup isimlerini değiştirdi, kendi logolarını değiştirdi.
Um monte deles mudaram os seus nomes e alteraram os seus símbolos.
Bir grup destek toplantısında bir arkadaşımla buluşacaktım.
Eu ia encontrar um amigo numa reunião de apoio.
Kurtarılması gereken iki grup çocuk varmış.
Havia dois grupos de meninos que precisavam de ser salvos.
Orada bir grup insan var. Galiba Bar'da bir sığınak falan buldular.
Há um monte de civis ali.
Söz konusu grup dünya çapında kazandığı yandaşlar sayesinde ün kazanıyor.
O grupo em questão está a ganhar notoriedade sob um número de chamamentos ao redor do globo.
Ve eğer doğruysam, sen de bir sıralar Zarubin Grup denilen Spetsanz Özel Kuvvetler Birimini yöneten aynı Anton Velov'sun.
E, se não estou enganado, você é o mesmo Anton Velov que uma vez comandou uma unidade de forças especiais Spetsnaz, chamada Grupo Zarubin.
Bir grup hakkında şantaj dosyası, kabal hakkında.
É um ficheiro de chantagem sobre um grupo, um tal Cabal.
Rus merkez komutanlığına bağlı bir grup.
Um grupo Russo fora do Comando Central.
- Ya Kamerun'dan gelen grup?
E o grupo dos Camarões?
Üçünüz Kamerun'dan gelen grup gibi rol yaparken onlarda Kamerunluların dikkatini dağıtacak. Üçümüz mü?
Vão desviar os compradores dos Camarões enquanto os três vão ao hotel como membros dos Camarões.
Doğru, altı ay önce bir grup Çeçen isyancıdan nükleer bir silah almaya çalışmış.
E, há seis meses atrás, tentou comprar uma arma nuclear.
Bu yüzden biz işe alındık. Farklı geçmişleri ve uzmanlık alanları olan bir grup insan.
E assim fomos contratados, uma equipa de pessoas de diferentes origens, com diferentes especialidades :
Ayrıca Yargıç Vaughn'un ölmesini isteyen bir suçlu yada bir grup suçluyla bağlantısı ortaya çıkabilir.
Pode também revelar uma ligação a um criminoso ou grupo de criminosos - que quisesse o juiz morto.
İlgini çekerse iki hafta sonra gidecek yeni bir grup daha var.
Se quiseres ir, outro grupo vai dentro de duas semanas.
Burada elinde olan da basitçe, varolmayan bir grup adam.
E aquilo que temos aqui é um monte de tipos que, a rigor, não existem.
Diğer grup bizim yaptığımız bombanın üstüne adını yazarken biz çölde aptallar gibi geziyoruz.
Gastar nosso tempo à toa enquanto outra equipa fica com os créditos sobre um dispositivo que nós inventamos.
- Ne yap... Test için yeni bir grup oluşturacağız.
Formaremos um novo grupo teste.
Bu sadece bir grup değil.
E isto não é um só grupo.