Harvey перевод на португальский
5,210 параллельный перевод
Asıl nokta, sen, Harvey'e, çocuğun Jon Snow'a ettiği gibi ihanet ettin.
A questão é que traíste o Harvey como o miúdo traiu o Jon Snow.
Böyle bir şey olmamasını. engelleyecek tek şey, herkesin önünde Harvey'nin sana vurmadığını söylemek.
A única forma de isso não acontecer é se disseres a todos que o Harvey não te bateu.
İşte tam olarak bu yüzden, Harvey'nin iki hafta izin almasını istedim.
Por isso é que eu queria que o Harvey tirasse duas semanas.
İç tüzüğün 28-b bölümüne göre Harvey Specter'ın süresiz ve ücretsiz uzaklaştırılmasını talep ediyorum.
Anteriormente em Suits : Segundo a sessão 28-B do Regulamento Interno, estou a pôr Harvey Specter em suspensão não remunerada.
Harvey, bunun nasıl olacağı önemli değil, zayıflık gösteremeyiz bölünmüş görünemeyiz, ve Louis'e kötü davranamayız.
Harvey, não importa o que aconteça, não mostramos fraqueza, não mostramos divisão e não descontamos no Louis.
Harvey, Louis dün bana geldi ve önerisini geri çekmek istediğini söyledi.
Harvey, o Louis procurou-me ontem à noite. Disse que mudaria o seu voto.
Harvey, oylamadan önce bir şeyler söylemek ister misin?
Harvey, antes de votarmos, gostaria de dizer alguma coisa?
Bu yüzden, Harvey uzaklaştırma almayacak.
Significa que a moção não será aprovada, e por isso o Harvey não será suspenso.
Tabii, Harvey'e arka çıkıyorsun.
E claro que apoias o Harvey.
Harvey ile alakası yok.
Isso não é sobre o Harvey.
Her zaman Harvey ile alakalıdır ve bunu buradaki herkes biliyor her ne yaparsa senin için sıkıntı yok ortağı yumruklamasından tut şirket için milyon dolarları reddetmesine kadar.
É sempre sobre o Harvey. E está claro para todos, que o que quer que faça está bem para ti. Desde bater noutro sócio a recusar milhões para a firma.
Harvey'e ulaştırmam gereken bir şey var.
Tenho algo para entregar ao Harvey.
Harvey seni Louis'in masasında terk edeli ne kadar oldu?
Há quanto tempo o Harvey te despejou na mesa do Louis?
Louis, seni ve Harvey'i geçirdiğiniz onca şeyden sonra böyle bir arada görmek harika.
É fascinante ver-te a ti e ao Harvey unidos depois do que deves ter passado.
Harvey'in sana güvenmesi için beni terfi ettirdin böylece ona tuzak kurabilecektin.
Tu promoveste-me para teres a confiança do Harvey, para o poderes tramar.
Mike, istediğin tarafı seçebilirsin ama toz oturduğu zaman Harvey ve Jessica gidecek ve burası senin için iyi bir yer olacak çünkü ben sana saygı duyuyorum.
Mike, podes escolher o lado que quiseres, mas quando a poeira assentar e o Harvey e a Jessica se forem, tu terás um lugar aqui porque eu te respeito.
Harvey, ne yapıyorsun?
- Harvey, o que estás a fazer?
Harvey, bu bana ve Louis'e verdiğin müvekkil.
Este é um cliente que me deste a mim e ao Louis.
Senin değerli Harvey ve Jessica'na karşı gelmememi söyleyeceksin.
Vieste dizer-me para não ir contra os teus preciosos Harvey e Jessica.
Bizi bırak, kurtulmanın yolu bu olabilir. Harvey.
Demita-nos e há uma chance disto acabar.
Eğer sizden biri nefret ediyor diye sizi bıraksaydım ilk başta sizi tutmazdım zaten çünkü ikimiz de biliyoruz ki senden nefret ederdim.
Harvey, se fosse só demiti-lo porque alguém o odeia, não o teria contratado em primeiro lugar. Porque nós dois sabemos que eu o odiava.
Çünkü şu anda Harvey orada aynı anlaşmayı ona da sunuyor.
Agora, o Harvey está lá a apresentar o mesmo acordo.
Harvey Specter'ın ne yaptığı umurumda mı?
Achas que eu me importo com o que Harvey Specter faz?
Çünkü seni temin ederim Sidwell'in Harvey'e söylediği şey de bu.
Garanto-te que é o que o Sidwell dirá ao Harvey.
Ayrıca Harvey ona diyor ki ikinizden biri yarın CNBC'de yeni anlaşmasını duyururken diğeri, elinde şeyiyle boş boş etrafı seyredecek yani, size kalmış.
O que o Harvey lhe está a dizer é que um de vocês vai anunciar na CNBC o seu novo negócio. E o outro ficará sem nada a não ser a sua pila na mão. Por isso é contigo.
Harvey ve Mike, Daniel ve CM hakkında çalıştıkları zaman önce kafayı çekmişlerdi.
- Quando o Harvey e o Mike juntaram tudo sobre o Daniel e a CM? - Eles estavam pedrados.
- Louis. Oylamadan sonra Harvey bunun benim suçum olduğunu söyledi ve biliyor musun?
Depois do voto, o Harvey disse que a culpa foi minha, e queres saber?
Bütün bunlar başladı çünkü ben Jack'e Harvey'in maaşını oylamaya sunmamızı söyledim, ve sen yapmamamı söyledin.
- O quê? Tudo isto começou, porque eu disse ao Jack para colocar a parte do Harvey para votação, e tu disseste-me para não o fazer.
Çünkü bütün hepsi, benim seninle çalışmam için Harvey ile aranı düzeltmeye çalışmaya başlamanla patlak verdi.
Porque tudo isto começou quando tentaste acertar tudo com o Harvey para eu trabalhar para ti.
Çünkü Daniel'ın yatırımcısını biliyoruz ve Harvey yakında onu durduracak.
Porque sabemos o que há com o investidor do Daniel e o Harvey vai impedi-lo agora mesmo.
Harvey Specter.
Harvey Specter.
İşte, Harvey.
A questão é esta, Harvey.
Gitmemi istiyorsan, oylama yaptır Çünkü Daniel'in yatırımcısıyla neler yaptığını biliyoruz ve Harvey şu anda bu işe bir son vermek üzere.
Queres que me vá embora? Convoca uma votação. Porque sabemos o que se passa com o investidor do Daniel.
Bu pazarlığın sonunda sözünde duracağına neden inanayım?
E o Harvey vai acabar com isso agora. Porque devo acreditar que vais cumprir a tua palavra?
Gretchen, sana yemin ediyorum, yarına bir işin olmasını istiyorsan bana Harvey'in nerede olduğunu söylesen iyi olur.
Gretchen, eu juro que, se ainda quiseres ter o teu trabalho amanhã, é melhor dizeres-me onde está o Harvey.
Lily, bana bırak.
Lily, deixa-me tentar. Harvey...
Harvey... Babamın evinden defol git.
Sai já da casa do meu pai.
Harvey beni dinle.
Harvey, ouve-me.
Harvey, bunun babana ne yapacağını düşün.
Pensa no que isso vai fazer ao teu pai.
Bunun için zamanım yok. Harvey, acil bir seans için günümü sana ayırmamı istedin ve bende ayırdım.
Harvey, pediu-me para guardar o dia para uma sessão de emergência e eu fi-lo.
Artık resmileşti, Harvey.
É oficial, Harvey.
Dinlemiyorsun, Harvey.
Não estás a ouvir, Harvey.
Bak, Harvey, dedenin öldüğü yaştayım ve şimdiden hayatımın çoğunu ailemden uzakta geçirdim bile.
Ouve, Harvey, tenho a idade do teu avô quando ele morreu. E já passei demasiado tempo da minha vida longe - da minha família.
Ama sen yaptın. Ve Jessica yaptı.
Mas tu fizeste e a Jessica fez, e o Harvey fez.
Harvey burada ne işin var?
Harvey. O que estás aqui a fazer?
Harvey, ne oluyor?
Harvey, mas que diabos?
Harvey çok şey söyler.
O Harvey diz muitas coisas.
Harvey. Harvey, bekle.
Harvey.
Harvey, sana yalvarıyorum.
- Harvey, estou a implorar-te.
Harvey?
Harvey?
Ve Harvey yaptı.
Por isso, tens escolha.