Hatun перевод на португальский
1,850 параллельный перевод
Söyle bakalım : Bir milyon hatun mu, yoksa üç parçalık bir takım mı?
Que escolherias, um milhão de raparigas, ou um simples fato de 3 peças?
Seksi hatun farkındalığına ne dersin?
E a prevenção das brasas?
Bu hatun kafayı yemiş.
Vamos embora. Esta miúda é doida.
Gün geçmiyor ki "Vogue" dan fırlamış sıska bir hatun kahvaltı etmeyip metronun orada bayılmasın.
- Outra rapariga magricelas da Vogue que não toma o pequeno-almoço e desmaia no comboio.
Bir hatun.
Uma miúda.
Yani beni şu an kaç tane hatun arıyor?
Em suma, quantas miúdas é que agora me ligam?
Bu kadarla kalsa iyi. Aynı hatun bir de küresel ısınmadan dert yanmaz mı!
Depois, a mesma gaja queixa-se do aquecimento global.
Peki bundan sonra ne yapıyoruz gizemli hatun?
O que vamos fazer agora, miúda misteriosa?
Yeni bir hatun mu?
Miúda nova?
Bilirsin işte, Romeo ve Juliet West Side Story'den Tony ve Maria adı-her-ne-ise ile Avatar'daki koca mavi hatun.
Sabes, o Romeu e a Julieta, o Tony e a Maria, do "West Side Story"... Aquele tipo e a tipa azul, do "Avatar"...
Bu hatun barda bir adamla tanışıyor ve...
Então, uma miúda conhece um tipo num bar, e...
İşte, bunları bir web sitesinden aldım yanından ateşli bir hatun geçerken söylenebilecek güzel şeyleri yazmışlar.
Tome, tirei isto de um sitio da Internet que nos ensina o que dizer quando mulheres atraentes passam por nós.
( Uygun fiyatlı hatun var mı?
( Algum encontro pago barato? Mr.
- Dolapta 2 litre güzel hatun kanı var.
Tenho de recuperar as forças. Tenho 2 litros de mãe de família no frigorífico.
Adam asyalı hatun hastası olmadığı sürece ben Sake.
Menos com o tipo dos frangos da Ásia, então sou a Sake.
Ama arkadaşına gelirsek... Deli gibi "Alacakaranlık" taki zayıf elemanı isteyen bir sürü hatun var.
Mas aqui o seu amigo, tenho mulheres a pedir que nem doidas tipos do estilo "Twilight".
Beslenme planı yapan hatun, benim beslenme planımı yapsana.
Senhora das ementas Faz a minha ementa, querida
2 ) Ayda bir kez bebeği hatun tavlamak için kullanacağım.
Segunda, uma vez por mês, posso usar o bebé para engatar gajas.
Yani senin hatun karnında kertenkele bir bebek mi taşıyor?
A sua miúda tem um lagartinho bebé no reptilário dela?
Bu, hatun pis oynayacak demek.
Significa que está a fazer jogo sujo.
- Şimdilik. Sana ayarlarım belki. Hatun taş gibi.
Posso juntar-vos, a tipa é mesmo boa.
Pin-pon oynayarak bayağı hatun düşürüyorsundur değil mi?
Deves papar muitas gajas à custa do pingue-pongue.
Tanrım, götüyle opera söylüyordur o hatun.
Meu Deus, aposto que o rabo dela canta ópera.
Benim hatun vodka seviyor, Turtle.
Bebe. Ela gosta de vodca.
Turtle, senin hatun mu?
- Turtle, é a tua miúda?
Hatun, zengin ve dul.
- Ela é rica, divorciada.
Elimde birkaç tane ümit vaadeden hatun var.
Tenho projectos interessantes que passo para ti.
Bu hatun katili hapse gidiyor. Bu olaya bulaşmayım bari.
Ele vai para a prisão, eu punha-me à distância dele.
Sen, Sally Baker adındaki genç bir hatun ve geceliği altmış dolar olan yol kenarındaki bir motel odası.
O Sr., uma jovem chamada Sally Baker, e um motel de estrada por 60 dólares a noite.
N'aptığını sanıyorsun, hatun?
Que pensa que está a fazer, senhora?
"Yasadışı bir sökümhanede, doksan bin dolarlık arabadaki hatun bir VIP muamelesi görür."
Numa garagem ilegal, uma miúda num carro roubado de 90 mil dólares é VIP.
Benim hatun onun 219 numarada kirada kaldığını ve tetikçinin tanımına uyduğunu söyledi.
Mas a rapariga disse que tem um inquilino, 219, e é compatível com a descrição do atirador.
Hatun kedilerinden vazgeçemiyor, dostum.
A mulher não se consegue ver livre dos gatos.
Hatun filmi sonuçta.
Isto é, é uma coisa de gaja.
Eskiden çıktığım her hatun için kişiye özel bir titreşim şekli ayarlamıştım.
Tenho uma vibração personalizada para cada gaja que comi.
Hatun tavlamak için dümen yapan Barney de olabilir pekâlâ.
Isso pode ser o Barney com um esquema qualquer para conhecer gajas.
İşte ateşli bir hatun.
A mulher é uma brasa!
Taş gibi hatun.
É uma boazona.
Hatun da kaldırırsın Barclay.
Até podias comer umas gajas, Barclay.
Hem de bir sürü hatun.
Aliás, comerias imensas gajas.
Beyler, benim tecrübelerime göre ne zaman olaya bir hatun karışsa olayları karışıklaştırır.
Senhores, dada a minha experiência, quando entram mulheres em cena as coisas tendem a complicar-se um pouco.
Ne hatun!
Jesus.
Ateşli hatun.
Ela é boa.
Ayrıca, manyak hatun Tanya gitti.
E além disso, a maluca da Tanya foi-se embora.
Hatun dünyanın her yerine gidiyor.
Esta tipa anda pelo mundo inteiro.
Kıyak hatun yapmışsın.
Arranjaste uma mamã para te governar.
Ufak bir hatun mevzusu var da.
Estou com um problema com uma mulher.
Bak Bob, etrafta o kadar çok hatun var ki.
Bob, há muitas mulheres no mundo.
Seksi bir hatun musun?
És uma miúda jeitosa?
Senin hatun cidden korkutucu biri.
A tua senhora é muito intimidativa.
Kalbim güm güm. - Hatun bana yazıyor, kesin.
Tem calma, meu coração palpitante.