Hâlen перевод на португальский
572 параллельный перевод
Eskiden bana gülümsediği güzellikle gülümsemiyordu artık bana. Lâkin yüzü hâlen duruyordu.
Ela já não me sorriria de maneira doce que me tinha sorrido... mas ainda assim continuava a ser a sua cara.
Gemim hâlen körfezde çapa atık bir hâldeydi. - Tüm tayfa vazifeye!
O meu barco ainda continuava ancorado na baía.
tüm İspanyanın en büyük matadoru. Esperanza'da doğmuştur, çingene annesi de hâlen burada yaşamaktadır.
O mais famoso toureiro de Espanha, que tinha nascido em Esperanza... e cuja mãe cigana ainda ali vivia.
Hollandalı'nın gemisinin hâlen limanda olduğunu görebiliyordum.
Podia ver o barco do holandês no porto, o velame solto.
Yani hâlen sizin için mi çalışıyorum Bay McLintock?
Quer dizer que ainda me contrata, Sr. McLintock?
Rico Parra hâlen sadık dostun ve koruyucun mu?
Então, Rico Parra ainda é o teu fiel companheiro e protector.
Bilincimin hâlen yerine gelmediğini sanıyorlardı.
Julgaram que ainda estava inconsciente.
Hâlen uyuşturucunun etkisinde mi?
E a rapariga? Ainda está sob o efeito do sedativo?
Mısır savaşı hâlen olumlu şekilde devam etmekte.
A batalha do Egipto continua bem.
Almanlar, ikinci savunma hattında hâlen güven içindeydi.
os alemães permaneciam em segurança por trás da segunda linha de defesa.
Tiergarten'in arkasında, Hitler'in hâlen yaşadığı ve savaştığı Reichskanzlei bulunuyordu.
Por trás, ficava a Chancelaria, onde Hitler estava vivo e dava luta.
Onları gömememiştik çünkü topçu ateşi hâlen sürmekteydi.
Não podíamos enterrá-las, porque o bombardeamento continuava.
Japon komutanı hâlen, Amerikalıların, harpten ve kayıplardan usanacağını umuyordu.
Os seus chefes ainda esperavam que os americanos pudessem desanimar com as baixas e com a guerra.
"Hâlen Fransa'da bulunan birçok düşman askeri bu şekilde es geçilir."
É uma investida pouco cerrada. " Não atinge muitos dos exércitos que estão em França.
İnsanlar, gerçekte yaşananları hâlen halının altına süpürmek istiyor.
As pessoas continuam escondendo a realidade das situações.
Japon ordusunun elinde, hâlen, Mançurya da dâhil, Çin'in kimi bölgeleri bulunuyordu.
Um enorme exército japonês ainda ocupava partes da China, incluindo a Manchúria.
Öte yandan, dünyanın büyük bir bölümü hâlen belirli derecede özgürlüğü uygulayabilmektedir özellikle kendi iç işlerinde.
Por outro lado, há uma grande porção do mundo, que pode exercer um certo nível de liberdade, sobretudo na sua administração interna.
Hâlen kim olduklarını bile bilmiyoruz.
Nem sabemos ainda quem a porra elas são.
Seni evime davet etmek isterim, ama hâlen klimam yok.
Convidava-te para o meu apto, mas ainda não tenho ar-condicionado.
"Kurtarıldıklarını düşünmüştük ancak güvertesinde hâlen daha mürettebat vardı."
Tripulaà § à £ o, reforà § o, ainda a bordo.
Yabancılardan çekinirdi ve hâlen de çekiniyor.
Tinha medo dos desconhecidos e continua a ser.
Senin ve Michael'in hâlen okyanusun dibinde olduğunuzu düşünüyorlar.
Eles ainda pensam que tu e o Michael estão no fundo do oceano.
Galiba hâlen beklemedeyim.
Suponho que ainda estou à espera. Não sei.
Ve 30 yaşında hâlen aylaklık edip benden para çekiyor olursan- -
Tu tens 21 anos, George. Os trinta vêm muito rápidos.
Zehiri almak için hâlen zamanımız var!
Idiota! Ia extrair o veneno!
Demek hâlen daha hayattasın.
Então estão bem!
Hayır, bitmedi. Hâlen sana borcum var.
Ainda não, estou em dívida para contigo.
Biraz vergi ödeyeceksin, fakat hâlen bitmeyecek.
Você pagará algum imposto, mas você ainda ficará com alguma coisa.
Hâlen soğukken için, bayanlar.
Bebam enquanto está gelada, senhoras.
Ve hâlen, o mektupları yollamaya devam ediyordu.
E apesar de tudo, ele continuou enviando as cartas.
Farz edelim, Blatch hâlen orada.
Isso se Blatch ainda estiver lá.
Fakat hâlen gittikleri zaman yaşadığınız yer daha çok tekdüze ve boş oluyor.
Mas ainda há lugares que você vive que são mais vazios.
Bu bir mucize. Hâlen yaşıyorsun.
- É um milagre estares vivo.
Eğer hâlen yaşıyorsa kimseyle konuşmayacaktır.
Calma. Se estiver vivo não vai falar a ninguém.
McClane hâlen kodu bulabilir.
O McClane talvez venha com o código.
- Benden hâlen hoşlanıyorsun, değil mi?
- Ainda gostas de mim, não gostas?
Saigo Takamori, Katsura Kogoro, ve hâlen yaşamakta olan bir diğeri o diğeri Okubo'mu?
Takamori Saigo, Kogoro Katsura, e outro, o único ainda vivo é este tipo, Okubo?
Vücudunun her yerinin yanmasına rağmen hâlen yaşıyordu.
Contudo, com todo o seu corpo queimado, Makoto Shishio sobreviveu.
- Nakit para hâlen geçerli mi?
- O dinheiro ainda é válido aqui?
Klingon görevlisinin ölümü beni hâlen rahatsız ediyor.
Estou perturbado com a morte do oficial klingon.
Hâlen elektrik veya kamu hizmeti almıyoruz.
Continuamos sem eletricidade ou serviços públicos.
Ve eğer "ben" hâlen inşa halindeyse, Tanrı aşkına "biz" i oluşturmaya başlama.
é uma obra em construção, não comeces a construir um "nós".
Hâlen tüylerimi diken diken ediyor.
Ainda me faz arrepios só de pensar.
Onlar hâlen aynı şeyin peşindeler... ve yollarına çıkan herkes ölecek.
Continuam atrás do mesmo e quem se atravessar no caminho deles, morre.
Bir ölü çocuk var... bir tane canlı geri dönen, ve bir de hâlen kayıp olan Charlie Birckenbuehl.
Temos um miúdo morto, um que voltou com vida e outro desaparecido.
Maalesef, lig kuralları hâlen bir kontratın olması sebebiyle sana teklif yapmamızı engelliyor.
Infelizmente, o regulamento da Liga não nos permite fazer propostas, enquanto estiver sob contrato.
Bay Burbage ve Chamberlain'in Adamları saraya davet edilirken benim oyuncularım zorla İngiltere'nin han tiyatrolarına gönderildiler. Üstelik onlar, sen hâlen toy ve minnettarken kendi teşebbüsümle benim yazarım tarafından, benim tiyatrom için yazılmış oyunu oynamak için 10 pound alacaklar.
Os actores forçados a actuar nos bares de Inglaterra, enquanto o Sr. Burbage e o Grupo do Camareiro estão na corte, e recebem dez libras para fazer a tua peça, escrita para o meu teatro, por ti, às minhas custas,
Hâlen arabulucu olması muhtemeldi.
Ele ainda podia ser o mediador.
Hâlen gelebilir.
- Ainda pode.
Hazırlıkları için hâlen bize ihtiyaçları var.
Eles ainda precisam de nós para os preparativos.
Hâlen televizyondan korkuyor musunuz?
Ela tem medo da TV?