Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ I ] / Idare

Idare перевод на португальский

8,664 параллельный перевод
Aslında tam olarak bir yatak olduğu söylenemez ama idare edin.
Não é exactamente um colchão de molas, mas vai servir bem.
Sen etrafta zincirinden boşanmış bir halde gezinirken, ofisi idare etmek çok zor.
É um inferno gerir o escritório contigo à solta a fazer asneira.
Dinamitleri çaldığın için hem seni hem de bu zontayı idare etmesi zaten yeterince kötü.
Já é mau ele ter de cobrir-te por andares a roubar-lhe o Emulex, ainda por cima para este bandalho.
Beni idare etmen lazım, olur mu?
Vou... vou precisar que me encubras, sim?
Ben sadece idare ediyorum.
Estou a ir muito bem.
Kız ünlü yahu, garip insanları idare etmeye alışık.
Ela é uma celebridade, está habituada a lidar com estranhos.
Senin için ne kadar zor olduğunu hayal bile edemiyorum. Ama sen... Tanrım, çok iyi idare etmişsin.
Quer dizer, nem sequer consigo começar a imaginar como tem sido difícil para ti, mas tu... meu Deus, tu conseguiste.
- Evet, idare edebilirim anne.
Sim, eu aguento, mãe.
Tadı hala bok gibi ama idare eder.
Continuam a saber muito mal, mas, já não tanto.
O para bizi uzun süre idare eder.
- O dinheiro duraria muito.
Sen idare eder misin?
- Ficas bem?
Burayı olması gerektiği gibi idare etmemiz gerekiyor.
Temos de dirigir este lugar como deve ser dirigido.
İşlerin idare ediliş şekli.
Da forma como dirigem as coisas por lá.
- En büyük çocuğumun artık bir çocuk olmadığını ve mülkü idare edecek kadar sert olduğunu öğrendim.
Para aprender que a minha filha mais velha não é nenhuma criança e está pronta para administrar esta propriedade.
Etrafında bir aura var. Gerekli ruhani uzmanlığa sahip biri dikkatlice idare ederse büyük bir etki bırakabilecek bir aura.
Tem uma aura, uma aura que, se for cuidadosamente gerida por alguém com as capacidades espirituais necessárias,
Zor idare ediyorum valla, ha.
É difícil acalmá-los.
Derek arayıp kaç balık tuttuğunuzu sordu ve ben de istediğiniz gibi idare ettim.
O Derek ligou e perguntou quantos peixes é que apanhou e eu encobri-o como pediu.
Bizi idare ettiğin için teşekkür ederim, bundan sonrasını ben hallederim.
Está bem. Bem, obrigado por nos cobrires, eu trato disto agora.
Daha fazla kötü idare sergilersen, görevini ciddi olarak yeniden gözden geçiririz.
Outra má gestão e teremos de ponderar seriamente o seu papel.
Seni idare etmeyi iyi biliyor.
Ela sabe mesmo dar-te a volta.
Bu salağı idare etmemi istemenden bıktım be!
Estou a ficar cansado que me digas para carregar este traseiro idiota!
Yalnız idare eder misin sen?
Ficas bem aqui sozinha?
Ders verdiğin için sağ ol ama senin tavsiyen olmadan da gayet iyi idare ediyordum.
Obrigada pela sua lição, mas tenho-me safado bem sem a sua ajuda até agora.
Annem idare edebiliyordu ama babam edemezdi.
A minha mãe aguentava a bebida, mas... O meu pai nem por isso.
Sen yetimhaneyi idare edensin, değil mi?
És tu que toma conta do orfanato, certo?
Eskiden babamın şehrin yarısına sahip olduğu için idare alması gerekenin ben olduğumu düşünürdüm.
Eu costumava pensar que só porque o meu pai era dono de quase toda a cidade... que devia ser eu a tomar conta de tudo.
Evet, tamam, biz idare ederiz.
Sim, estamos bem.
Boden idare ediyor ama endişeli tabii.
O Boden está a aguentar firme, mas dá para ver que... está preocupado. Está bem.
İyi bir şekilde idare edemeyeceğim çünkü.
Porque não vou lidar bem com isso.
- Hoş geldin, idare ediyoruz, Christopher.
Olá, estamos a ir pouco a pouco, Christopher.
Ama onları idare edebilecek kapasitedeyim.
Mas sou mais do que capaz de lidar com eles.
Geno, sen burada kalıp, bizi idare edeceksin.
- Geno, ficas aqui a dar cobertura.
Bu boktan şovu kim idare ediyor?
O Art? Quem é que está no comando?
Her zaman kendi başımıza idare etmişizdir.
Sempre fazemos o correcto com os nossos.
Lord Vader ve ben yokluğunuzda idare ederiz.
Lorde Vader e eu tomamos conta... na sua ausência.
Dinle bir, hepsini tek başıma idare edemem.
Não dou conta de todas.
Sanırım SHM'yi nasıl idare edeceğimizi merak ediyorsundur.
Imagino que se tenha perguntado onde é que instalaremos o Centro de Informações de Combate ( CIC ), agora.
İlk olarak ben de böyle düşündüm efendim ama sonra gemi manifestosuna baktım. Gemiyi idare edecek olan çekirdek kadronun dışında gemide yalnızca 15 doktor varmış.
Foi aquilo que pensei, Sr., mas, depois, verifiquei o manifesto do navio, e, à parte da tripulação essencial do Comando de Transporte Militar para comandar o navio, estavam, apenas, 15 médicos a bordo.
- Biraz daha bensiz idare edebilir misin? - Merak etme.
- Pode continuar sem mim?
Kızlar işlerini yaparken biz de ortamı idare edeceğiz.
Miúdas, droga, mais e eu e o puto que supervisiona.
- Burayı idare edebilir misin?
- Tens isto sob controlo?
Bugünlerde sürati vurucular idare ediyor.
Mas os batedores já estão preparados para isso.
- İdare edebiliyor musun?
Estás a aguentar-te? Estou a tentar.
İdare odası, her şeyin kontrol edildiği yer.
As entranhas, tipo o sitio onde podes fazer tudo funcionar.
- İdare edebilir.
Ela aguenta-se bem.
İdare eder işte.
- Bem e tu? - Nada mal.
İdare ediyoruz.
Bem.
İdare ediyoruz.
- Estamos a ir pouco a pouco.
- İdare ederim.
- Cá me arranjo.
İdare ediyorum.
A seguir em frente.
- Bizi idare et.
Trabalha connosco.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]