Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ I ] / Ingiliz

Ingiliz перевод на португальский

7,452 параллельный перевод
Heniek e sor onun elinde ne var ne yoksa kriko, ingiliz anahtarı, herhangi bir şey al.
Pede ao Heniek para te dar o que tiver. Alicate, chave-inglesa, o que seja.
Kriko ve ingiliz anahtarı al.
Dá-me o alicate e a chave-inglesa.
Dinle, ingiliz anahtarı al ve içeri geç.
Ouve, pega na chave inglesa e entra.
- Peki o zaman. İngiliz hukukundan feragat edildiğini görmek beni ziyadesiyle memnun ediyor ancak emimin ki onurlu İskoç yasal geleneğimizden feragat etmek istemezsiniz.
Vejo que estamos a isentar-nos da Lei Britânica, o que me agrada muito, mas sei que não vão querer isentar-se de nossa magnificente Tradição Legal Escocesa.
- Ne olduğunuzun önemi yok. İnsanlar ne olduğunuzu düşünüyorsa öylesiniz. Bu İngiliz hanım aramıza katılmadan çok önce insanlar senin cadı olduğunu düşüyordu.
- Isso não interessa, o que importa é o que as pessoas acham, e achavam que você era uma bruxa muito antes desta moça inglesa aparecer.
Hayır, sana inanıyorum İngiliz.
Não, acredito em ti, Sassenach.
İngiliz ordusunda savaş hemşiresiydim.
Fui enfermeira de combate no exército britânico.
Sana inanıyorum İngiliz.
Acredito, Sassenach.
Pekâlâ İngiliz eve gitmeye hazır mısın?
Então... Sassenach... Estás pronta para ir para casa?
Elveda İngiliz.
Adeus, Sassenach.
İngiliz kahvaltı çayı mı, Earl Grey mi, papatya mı?
Queres um pequeno-almoço inglês, Earl Grey, ou de camomila?
İngiliz ve İrlandalı birlikte.
É inglês e irlandês juntos.
1765 yılında, halen İngiliz baskısı altında yaşayan bir grup koloniydik.
Em 1765, ainda éramos um grupo de colónias a viver sob a opressão Britânica.
Ne kadar parti kaçırdığın farketmiyor. Ne kadar zenginsin farketmiyor. Asla bir İngiliz olamayamacaksın.
Não importa quantas festas dá, não importa se é muito rico, nunca será um britânico.
Onlar sadece birer İngiliz olarak doğal haklarını savunuyorlar.
Estão simplesmente a defender a sua posição natural como ingleses.
İngiliz mi?
Ingleses?
Siz sadık İngiliz vatandaşlarınıza böyle mi davranıyorsunuz?
É assim que trata os leais cidadãos britânicos?
İngiliz değil onlar.
Não são britânicos.
Gage'in arkasında ise İngiliz İmparatorluğu var... ve de bitmez tükenmez cephane kaynağı, eğitimli askerler... bir donanma.
enquanto o Gage tem o império britânico, uma fonte infinita de armas, soldados treinados, uma marinha.
Çünkü, gördüğünüz gibi, General Gage, para kazanmakta oldukça iyiyimdir. Ve bir İngiliz olarak, kazançlarımı paylaşabilme özgürlüğüne sahibim.
Porque, sabe, General Gage, sou muito bom a fazer dinheiro, e como inglês, tenho a liberdade de ser capaz de partilhar os meus lucros.
Boston'daki İngiliz zulmü bitmek tükenmek bilmez bir hâl aldı.
A opressão britânica em Boston é constante e interminável.
İngiliz ordusu Concord'ın tepesine bindi.
O silo britânico perto de Concord.
İngiliz Krallığı ve General Gage'in zorbalığına karşı silahlı bir direnişin koloniye bağlı gözcüsüyüm.
Sou um batedor colono de uma resistência armada contra a tirania do General Gage e da Coroa britânica.
Siz haklarınızı birer İngiliz olarak istemiyorsunuz ki, yepyeni bir ülkeden bahsediyorsunuz.
Não está a falar sobre defender os seus direitos como inglês, está a falar de um novo país.
Büyük bir İngiliz saldırısına karşı koyabilir miyiz?
Será que podemos resistir a um ataque britânico?
Siz sadık İngiliz vatandaşlarına böyle mi davranıyorsunuz?
É assim que trata os leais cidadãos britânicos?
Boston'daki İngiliz baskısı sürekli ve bitmek bilmiyor.
A opressão britânica em Boston é constante e interminável.
Bütün İngiliz alayı yolda.
Os britânicos vêm aí com um regimento inteiro de homens.
Dur! Binbaşı John Pitcairn, Majesteleri hazretlerinin İngiliz ordusundan.
Major John Pitcairn, da marinha britânica de Sua Majestade.
Her bir İngiliz askeri ya sorguda veya parmaklıklar ardında olacak.
Todos os soldados britânicos vão estar de serviço ou confinados às suas casernas.
Baştan aşağı İngiliz üniformalı olsalar dahi.
Não me interessa se estiverem com um uniforme britânico.
Büyük bir İngiliz saldırısına karşı koyabilir miyiz?
Podemos resistir a um ataque britânico?
Siz haklarınızı birer İngiliz olarak istemiyorsunuz ki.
Não estão a falar de defender os vossos direitos como ingleses.
Şunu aklına iyice yaz : ben o domuz çiftçileri ile birlikte İngiliz ordusu için savaşmaya devam ettim.
Farias bem lembrar-te que eu continuei a lutar ao lado do exército britânico com os tais suinicultores.
Öyle görünüyor ki, İngiliz savaş gemileri Güney'e doğru yol alıyor.
Parece que os navios de guerra britânicos estão a ir para sul.
"Büyük İngiliz Portatif Tuvaleti" dersek satabilirim herhalde.
Acho que dá para vendermos se anunciarmos como "WC Químico Gigante".
Gerçekten çok mutluyum İngiliz!
Estou muito feliz, sassenach!
Kahretsin. Dinle, ingiliz anahtarı al ve içeri geç.
- Prende a chave e entra.
Los Angeles hep ilk olmak zorunda. İlk Latin isyanı, ilk İngiliz isyanı şimdi de ilk altı bezli isyanı.
Los Angeles tem que ser sempre primeira, primeiro motim anti-hispânico, primeiro motim racista,
Dünyayı son görüşümde bir sürü çirkin, solgun yüzlü İngiliz olduğunu düşünüyorum da tek pişmanlığım size karşı savaşıp ülkeme hizmet eden bir vatansever olmak yerine hayatımı sıradan bir hırsız olarak boşa harcamış olmamdır.
Só de pensar que a minha última visão do mundo será de um bando de ingleses pálidos desgraçados... O meu único arrependimento é que desperdicei a minha vida como um ladrão comum em vez de ser um patriota a servir o meu país, a lutar contra todos vocês.
Gayet iyi yetiştirilmiş bir İngiliz hanım ve sıradan suçlu bir İskoçyalı.
Uma inglesa de boa criação e um criminoso escocês comum.
Unutma, asilzade bir İngiliz kadın için çalışıyorsun.
Lembra-te, trabalhas para uma inglesa nobre.
Kaç yaşındasın İngiliz?
Quantos anos tens, Sassenach?
Şu ana kadar kimsenin o hatayı yaptığını sanmıyorum İngiliz ama sonra düşünüyorum da Colum'un karısının aynısını yaptığını kimse söyleyemez.
Não penses que alguém cometeria esse erro, Sassenach, mas acho que ninguém diria o mesmo sobre a esposa do Colum.
Gidip bir İngiliz'le evlendiğini söylediler.
Disseram que ele se casou com uma Sassenach.
İngiliz palavralarından hiçbiriyle kafasını doldurmayın sakın.
Só não encha a cabeça dele com parvoíces inglesas.
İngiliz sen artık bir İskoçsun ve İskoçça üzerinde çalışman gerek.
Sassenach, agora és escocesa, devias praticar o teu gaélico.
İngiliz olduğunu anlamalarını istemeyiz.
Não queremos que descubram que és inglesa.
İngiliz bir adama aşık oldu ve ailesinin izni olmadan onunla kaçtı.
Apaixonou-se por um inglês e fugiu com ele contra a vontade dos pais.
İngiliz çayı.
Chá inglês.
Bir İngiliz!
Uma Sassenach?

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]