Ives перевод на португальский
345 параллельный перевод
Heinze.
Ives... Jacobs...
Biliyorsun Jeff lves haklıydı.
Jeff, sabes que o Ives tem razão.
Dawson Castle'da Ives ile ufak bir tartışması oldu.
Ele teve uma pequena discussão com o Ives no Dawson Castle.
lves adındaki eleman benim işaretlerimi almış... ve yerine adınızın yazılı olduğu bu kağıdı bırakmış.
Esse Ives tem tirado os meu marcos... e colocou este pedaço de papel com o seu nome.
Kartpostallardaki gibiydi.
Parecia um quadro de Currier e Ives.
- Afedersiniz, bu Hakim Ives. - Merhaba.
- Oh, desculpe, este é o Juiz Ives.
- Bayan Ives.
- Olá. - Sra. Ives.
Hakim Ives konuşmak istiyor.
O juiz Ives discorda.
Archibald "Archie" lves :
Archibald "Archie" Ives :
- Ives.
- Ives.
Ives.
Ives.
Archibald lves.
Archibald Ives.
Uçuş Subayı lves.
Piloto Ives.
- Teldolap lves.
Prisão, Ives.
- Şey, lves.
Diz lá, Ives.
Boyun kaç?
Quanto medes, Ives?
Lves.
Ives.
- Ives, otur. - Merhaba efendim.
Ives, senta-te, está bem?
Ives iyi kazıcı, o önden kazıyor, çıkan toprağı arkasına doğru itiyor.
O Ives hé um cavador, portanto ele cava à frente e empurra a terra atrás.
Ives da seninle geliyor mu?
O Ives vai consigo?
Ives'in oynatmasına az kaldı, biliyorsun değil mi?
Sabe que o Ives está quase a enlouquecer?
Ives'a uğrayacağım.
Vou chamar o Ives.
Ives!
Ives!
Çiftçi lves'in kızına ise gözyaşları ve 20 pound'luk bir elbise bıraktı.
Ele causou noites de choro à filha do rendeiro Ives, além de 20 pounds em roupas novas.
Ives'e bu sabah gelebileceğini söylemiştim.
Eu disse ao ives que você viria esta manhã.
Ives, bana Tuscon'daki bir işi vermek istiyor.
O Ives pediu-me que fosse a Tucson, em trabalho.
- O St. Ives.
- Isso é St. Ives.
Trini Lopez ve Burl Ives arasına yerleştirebileceğim bir kaset oldu.
Agora tenho uma coisa para colocar entre o Trini Lopez e o Burl Ives.
Çünkü aileme tekrar kavuşmam gerek.
Vou regressar à minha família em St. Ives.
St. Ives'e gittiğimde yedi karısı olan bir adamla tanıştım.
Em St. Ives há um homem 7 vezes casado.
St. Ives'e kaç kişi gitmişlerdi?
Ives?
St. Ives'e giderken.
Ives.
Bulmaca tekrar başladı, "Ben St. Ives'e giderken"
O homem tinha 7 mulheres.
St. Ives'e kim gidiyor?
- Então, quem vai a St.
Ve rehberimiz tesadüfen ordudan biri, Albay Ives.
E o nosso guia um militar. O Coronel Ives.
Albay Ives, bilhassa tatmin olamıyordu.
Principalmente o Coronel Ives, que nunca ficava saciado.
Geriye Albay Ives Bay MacCready'nin eşi ve ben kaldım ve o grupta kalan günlerimin sayılı olduğunu biliyordum.
Sobravam o Coronel Ives... a mulher do MacCready e eu... Eu sabia que naquela companhia, os meus dias estavam contados.
Kalıp Bayan MacCready'i Albay Ives'dan... korumak asilce bir davranış olurdu, biliyorum, ama zayıftım.
Eu sei que teria sido mais nobre... ter ficado e protegido a Sra.MacCready do Ives, mas... Fui fraco.
Ve bildiğim kadarıyla Albay Ives.
Ela e Coronel Ives, pelo que sei.
Albay Ives!
Coronel Ives!
Yüzbaşı, bu Albay Ives.
Capitão, este é o Coronel Ives.
Albay Ives mi?
O Coronel Ives?
- Albay Ives.
- Coronel Ives.
Boyd, General'e, Albay Ives'in herkesi öldürdüğünü söyledi.
O Boyd disse ao General que o Coronel Ives matou-os a todos.
Olayların sorumlusunun Albay Ives olduğunu söyledi.
Ele disse que tinha sido o Coronel Ives.
Pirzola sevmez misiniz, Albay Ives?
Você não gosta de costeletas, Coronel Ives?
Albay Ives ve ben karar verdik. Boyd en yakın zamanda askeri hapishaneye gönderilecek.
O Coronel Ives e eu concordámos que... o Boyd deve ser transferido para uma prisão militar o mais cedo possível.
Albay Ives.
Coronel Ives.
Evet.
Ives. Oh, sim.
Yok canım.
Não, não é, Ives.
Sadece adam.
Ives?