Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ J ] / Jacey

Jacey перевод на португальский

114 параллельный перевод
Geçmişte, Jacey benim için tam bir sırdı. ve ben onu sürekli utandıran birisiydim.
Nessa altura, Jacey era um mistério para mim e eu era sempre fonte de vergonha, para ele.
Jacey'in hayatta istediği herşey Abbottlarda vardı :
Tudo o que Jacey desejava, os Abbott já tinham.
Jacey, S.. imin fermuarıma sıkıştığı zamanı hatırlıyormusun?
Jacey, lembras-te quando prendi o meu pénis na braguilha?
Jacey.
Do Jacey.
Garajda O ve Eleanor arasında olan şeyler hakkında Jacey ve ben asla konuşmadık.
Jacey e eu nunca falámos sobre ele e a Eleanor na garagem.
fakat Jacey asla zaferiyle övünmedi.
O Jacey nunca se vangloriou das suas conquistas.
Haley'de Abbottların partisi varken, Jacey'nin patisi Peendeydi Çevrede birsürü hippi vardı.
Assim como as festas dos Abbott em Haley era onde se devia estar as do Jacey na Universidade da Pensilvânia eram as mais badaladas.
Jacey gibi değilsin.
Tu não és como o Jacey.
Jaceyin pipoyla sigara içitiğini sanmıyorum.
Não acho que o Jacey fume cachimbo.
Jacey'in sekse karşı şehvetle ilgi duymasına rağmen ben açıkça onun muhteşem yeneteneklerinden yoksundum.
Embora compartilhe com Jacey, o interesse pelo sexo oposto era claro que não tinha as suas habilidades.
- Merhaba, Jacey.
- Olá, Jacey. - Olá.
Eleanor Jacey ile beraber olmaya eskiden olduğundan daha istekliydi.
E ela estava muito disposta a reatar o relacionamento.
Jacey disipline ihtiyaçı var.
- Jacey precisa de disciplina. - Não acho necessário.
Bu ziyaret sadece Jacey ve Eleanor'un ilişkilerinin sonuna işaret değildi ve birde Eleanor Abbott'ın sonunun işaretiydi.
Essa visita de Joan Abott não foi só o fim da relação de Jacey com Eleanor,... mas também o fim de Eleanor Abbott.
Jacey, sen ve Eleanor arasında ne oldu?
Jacey, o que aconteceu entre ti e a Eleanor?
Jacey sadece ziyaretemi geldi yoksa tüm yaz burada mı?
Jacey veio de visita ou veio passar o verão aqui?
Jacey çalışıyor bile Annem onun Peen'e gitmesi için eve karşı borç aldı.
Mesmo com o Jacey a trabalhar a mãe teve de pedir dinheiro emprestado para pagar a faculdade.
Keşke Jacey Noelde evde olsaydı.
Queria que o Jacey viesse a casa para o Natal.
- Jaceyninkiyle.
- Que o Jacey.
Alice Abbott Peterden boşanmak için dava açtığında Jacey yanlış olarak onun mutsuz bir evlilikten kaçtığını düşündü.
Quando Alice Abbott pediu o divórcio ao Peter Jacey acreditou erradamente que escapava a mais que um casamento infeliz.
- Jacey gibi davranmaktan vazgeç.
- Pára de agir como o Jacey.
Jacey muhtemelen ona daha çok benziyor.
O Jacey é mais parecido com ele. Puseram-lhe um nome relacionado.
Adını ondan almış. Jacey ismi O'nun ilk harflerinden oluşuyor.
Por isso se chama Jacey, que são as iniciais de :
Sanırım babam Jacey'e benziyordu.
Sabes, acho que o meu pai era como o Jacey.
ve Jacey'nin Abbottlara olan bağimlıIığı Alice'e sahip olabilmesi için herşeyi göze almasını sağIıyordu.
E o vício do Jacey pelos Abbotts tornava-o desesperado por a possuir.
Neden biz etrafta gözükmemeliyiz, ama Alice ve Jacey gözükebilir?
Por que podemos encontrarmo-nos e não o Jacey e a Alice?
Alice değilim.
Eu não sou a Alice e tu o Jacey.
Eleanorla olan herşey için Jacey'i suçluyor.
Não sabes como é com o Jacey, culpa-o pelo que aconteceu com a Eleanor.
Jacey'in hatası değildi, baban Onu kovdu
A Eleanor anda com um monte de tipos, Não é culpa do Jacey, o teu pai tê-la chutado.
Jaceyle yukarıda kim var?
Quem está lá em cima com o Jacey?
Böyle birşeye taraf olamam, Jacey.
Eu não te posso apoiar nisso, Jacey.
Jacey Alice'den hoşIanıyormuş gibi yaptı böylece illüzyon tamamlandı, Hatta kandırdı.
Jacey fingia tão bem cuidar Alice a ilusão era tão perfeita, que ele próprio se convencia.
Jacey Alice'den birkaç gün haber almadı.
Jacey não soube nada da Alice por vários dias.
Üzgünüm Jaceye sor.
Diz ao Jacey que sinto muito.
Sana 8 aylık hamileydim ve Jacey hemen hemen 2 yaşındaydı.
O Jacey tinha quase dois anos e estava de 8 meses, de ti.
ve Jacey öyle kaybolmuştu ki.
E o Jacey ficou ali perdido.
- Jacey biliyordu.
- O Jacey também sabe!
- Jaceyle konuşmaya geldim.
- Vim falar com o Jacey.
Hastahane Jacey'i aradığı zaman O'na söyledi.
O hospital disse ao Jacey quando lhe ligaram.
Jacey nasıI?
Como está o Jacey?
Jacey asla çıkış yolunu bulamıyacaktı ama ben buldum.
Jacey nunca descobriu a saída mas eu tinha de a fazer.
Ben senin gibi değilim, Jacey.
Eu não sou como tu, Jacey.
Lloyd ve annmeiz hakkındaki gerçek hiçbir zaman Jacey'i teselli etmedi çünkü gerçek her zaman inandığı şeye göre haksızmış gibi geliyordu.
A verdade entre mãe e Lloyd não consolou o Jacey porque a verdade parecia-lhe tão injusta como a mentira que sempre acreditara.
Abottlar yaşamamış olsaydı, Jacey onları keşfetmek zorunda olmayacaktı.
Se os Abbotts não existissem, Jacey inventá-los-ia.
Bunlar Jacey'in düşündükleriydi.
Sei que é o que Jacey pensa.
Jacey, omuzlar geriye.
Jacey, endireita-te.
Jacey, ilkokul öğrencisi ve Macy... - lise bir.
Jacey, que está no 10.º ano, e a Macy, que está...
- Macy and Jacey!
É uma caloira? - Macy e Jacey?
Jacey ile sevişiyordum.
Fazendo amor com o Jacey.
Jacey, Doug.
Jacey, Doug.
- Jacey.
- Pelo Jacey.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]