Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ J ] / Jelatin

Jelatin перевод на португальский

55 параллельный перевод
Patlayıcı jelatin.
- Explosivo plástico, Srta.
- Renkli jelatin.
- Gelatina colorida.
- Çiğ yumurta, jelatin, otlar.
- Um ovo cru, gelatina e ervas.
İlk önce Moskovalılar vardı, daha sonra Bavreyalılar dövülmüş kremalar, parfeler, soğuk sufleler, bombalar Amerikalılar şerbetten yapılmış kremalarıyla gelip ki bazen içine mısır unu ve jelatin eklenirdi, dondurmayı icat edene kadar.
Vieram os moscovitas, então denominados bavarois, asmousses, osparfaits, ossoufflés frios, as bombas... Até que os americanos, com os seus sorvetes à base de nata, por vezes com adições de maizena e gelatina, inventaram oice cream, atualmente popularizado por toda a parte.
Kuru jelatin negatif yeni bulunmuştu ve fotoğrafçılara daha önce mümkün olmayan alanlarda bile çalışma imkanı veriyordu.
O negativo de gelatina seca fora inventado há pouco e isto permitiu o trabalho dos fotógrafos em lugares anteriormente inacessíveis.
Jelatin gibi bir şeydi.
É como... película aderente.
- Jelatin mi?
- Película aderente?
Odo, rahatsız olmadığı sürece, şekil değiştiren jelatin halinde kalmaktan son derece memnun olacaktır.
Odo, sem desconforto, o metamorfo sentir-se-á confortável para ficar no seu estado gelatinoso.
Jelatin bir tarayıcı plaka parmak izini alıyor.
Uma placa de gelatina regista as impressões digitais.
Cortodiazapine'i el ile jelatin tüplerden çıkarıp onun yerine şeker yerleştiren işçilerin başında duruyordu. Gerçek ilaç ülke dışına naklediliyordu.
Supervisionava os operários que substituíam o cortodiazepine, por açúcar, com as próprias mãos, O remédio era enviado para fora do país.
Bazı İtalyan aileleri gibi ev eşyaları jelatin kaplı yaşamak istemiyorum.
Eu não quero viver com plástico na mobília como uma família italiana.
- Evet, jelatin standından önce.
- Desde a banca de gelados.
Şeker, mısır şurubu ve jelatin
Mas para mim o "Candy quaque" é a comida perfeita.
Jelatin film ve gazlı tampon.
Muito bem. Gel, Penrose.
Jelatin bir hidrojen difioksit.
É uma substância gelatinosa.
İnsan dokusunu temsil eden jelatin bloğu üzerinde yaptığım saplanma derinliği testine göre atış 890 metreden yapılmış.
Com base nos testes de penetração, usei um bloco de gelatina para simular o tecido humano. O atirador estava a 975 metros. - Estás a gozar?
Film jelatinle yapılır. Jelatin de atların paçasından çıkar.
O filme é feito com gelatina, que vem dos cascos dos cavalos.
Bu yumuşak, jelatin inek gözlerden bak ve düşmanını gör.
Olhe para lá da mole gelatina deste olhar bovino e veja o seu inimigo.
Birkaç turuncu jelatin istiyorum.
Preciso de uns filtros cor-de-laranja.
Tüfeğin gerilme gücü az olduğu için zıpkın, jelatin bloğuna saplanmadı.
É o arpão que tem pouca tensão. Não tem suficiente para atravessar o bloco de gel, quanto mais o casco.
Epey tepiyormuş. Ama jelatin bloğuma bir bak.
Essa arma tem um bom coice.
Jelatin tam olarak nedir?
O que é galantina?
Renkli jelatin önerisinin onun durumuma sempati göstermesi işareti olduğunu düşünüyorum.
Acredito que a oferta de gelatina colorida foi uma tentativa de simpatia.
Dikilmiş bakire, jelatin bir kapsülü kan ile doldurur. Cinsel birleşmeden önce rahmine yerleştirir.
A virgem restaurada enche uma cápsula de gelatina com sangue e insere-a na vagina antes da penetração.
Üzülmeyin, Mel'in jambonlarında genel olarak... jelatin ve yağ benzeri bir madde vardır.
Não tem problema porque os presuntos de Mel são normalmente estão apenas recheados com... gelatina e uma substância gordurosa. Por favor.
Ve orada, yemin ederim ki, Cora, orada kocaman, kara jelatin gibi,
E depois, juro-lhe, Cora, apareceu uma coisa grande e preta, gelatinosa,
- Bu yüden sigortaları değiştirip, Jip'i güç kaynağına bağladık, ayrıca bu jelatin adama da ampermetre bağladık.
Depois substituímos os fusíveis, ligámos o Jeep a uma fonte de electricidade, e ligámos o Homem de Gelatina a um multímetro.
Adipik asit, disodyum fosfat, Sodyum Sitrat, Fumarik asit, 5 numara sarı gıda boyası, 1 numara mavi, BHA, epey bir jelatin, ve de şeker.
É ácido adípico, fosfato dissódico, citrato de sódio, ácido fumárico, amarelo no 5, azul nº1, BHA, um monte de gelatina e açúcar.
Jelatin, Sturmbannführer'im.
É a qualidade do cobre, Major.
"Eğer solüsyonu operasyondan önce içiyorsanız..." "... temiz sıvılar tüketebilirsiniz, kafeinsiz kola, çay, et suyu... " "... jelatin. " Jelatin mi?
Se a toma da solução for anterior ao exame ingira líquidos claros, refrigerantes descafeinados, chá, um caldo gelatina. " Gelatina?
Jelatin sünger kullanmaya ne dersin?
Que tal usarmos uma esponja gelatinosa?
Jelatin gibi.
Ficou muito mole. Gelatinoso.
Saldırganın son yemeği jelatin, şeker ve çilek aromasından oluşuyormuş.
A última refeição do agressor continha gelatina, açúcar e essência de morango.
- FBI'ın elinde Ann Steele'in parmak izi kayıtlarına ulaşıp bu izlerin jelatin kalıbını çıkarma imkânı var. Ama ofisine yasalara aykırı biçimde girip Dunbrook'a saldırmalarının nedeni ne olabilir?
O FBI tem meios de conseguir as impressões digitais da Ann Steele, e colocá-las em gelatina, mas, porque invadiriam ilegalmente o escritório do Dunbrook e o atacaram?
Jelibon, adına jelatin denen kıvamlı bir maddeden yapılır.
Cada goma é feita duma substância deliciosa chamada gelatina.
Jelatin, sadece hasta atların derisinden, kemiklerinden toynaklarından elde edilir.
A gelatina vem da pele, ossos e cascos dos cavalos mais doentes.
Kimse jelatin ambalajdan şüphelenmiyor.
Ninguém está a duvidar da tua capacidade!
Jelatin paketi icat eden adama dava açacağım.
Vou processar o tipo que inventou a terapia.
Ortaya çıkan jöle bilincine kavuştuktan sonra yok edilemez koca bir jelatin yığınına dönüşmüş oldu.
O resultado desta mixórdia ganhou consciência e tornou-se numa massa gelatinosa indestrutível.
Jelatin pasta. Kate yaptı.
Bolo de gelatina, foi a Kate que o fez.
Vallahi babacığım, o jelatin gibi ama tavuğun ambalajı.
Parece mais plástico, pai. A embalagem do frango.
Manyok yapraklarının yanı sıra jelatin ve polisakkaridine rastladım.
Além de folhas de mandioca, encontrei gelatina e polissacarídeos vegetais.
Ejderin nefesinin fişeğinin içeriğini CO2 ile ateşlenen bir jelatin ile yer değiştirdim, bu tamamen güvenli.
Substituí o invólucro bafo de dragão com uma carga de gelatina ativada por CO2, é totalmente seguro.
- Jelatin için jöleni alabilirim!
- Fico com a tua gelatina! - Não!
Jelatin kapsüllerinden, küçük ilaç şişelerine hatta hastane yataklarına kadar her şeyin tedarikini yapıyoruz.
Cápsulas de gelatina, frascos de vidro, camas de hospital e tudo o resto.
Jelatin.
Gelatina.
Tuz ve jelatin karışımı sadece.
É uma mistura de solução salina e gelatina.
Jelatin shots var mıydı?
Havia shots de gelatina?
Çünkü jelatin ondan yapılıyor.
É disso que as gelatinas são feitas.
Süzme kremalı çorba, şekersiz jelatin, et suyu.
Sopa de creme triturada, gelatina sem açúcar, canja.
Şimdi su ve jelatin karışımını sana verdiğim oranlarda varile doldur.
Agora coloca a água e a mistura de gelatina no tambor com as proporções que te dei.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]