Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ J ] / Jiaying

Jiaying перевод на португальский

53 параллельный перевод
Jiaying'in gözünü kan bürümüş. Skye'ın onunla aynı yola baş koymasına imkân yok.
A Jiaying quer sangue, e a Skye nunca alinhará nisso.
Jiaying, Cal'in dikkat dağıtmasını gemiyi dakikalar içinde ele geçirmek için kullandı.
A Jiaying usou a distração do Cal para tomar o navio em minutos.
- Jiaying'in orada yaptığı şey cinayetti.
- O que a Jiaying fez ali foi... - Aquilo foi homicídio.
Jiaying'in öz kızını bize karşı döndürdüler.
Eles viraram a filha da Jiaying contra nós.
Her şeyi düzenleyen Jiaying'ti.
A Jiaying encenou tudo.
Burada değil çünkü neler olduğunu ya da neler olacağını gördü ve Jiaying onun konuşması riskini alamazdı ve bu yüzden de boğazını kesti.
Não está aqui porque viu o que aconteceria. O que vai acontecer. A Jiaying não a podia deixar falar e cortou-lhe a garganta.
Tuzak kurabilecek tek kişi Jiaying değil.
Não é só a Jiaying que sabe montar armadilhas.
Bilmiyordun ama Jiaying'i durdurmak zorundayız.
Não, não sabias. Mas agora temos de parar a Jiaying.
- Çok duygusal biri Jiaying.
Está muito enérgico, Jiaying.
- Jiaying?
- Jiaying?
- Bu kadar yavaş yaşlanıp değişim boyunca pek çok nesle öğüt verebilmen büyük bir lütuf Jiaying.
É uma bênção envelheceres tão devagar, Jiaying. Aconselhaste imensas gerações ao longo da mudança.
- İsmim Jiaying.
- O meu nome é Jiaying.
İsmim Jiaying.
O meu nome é Jiaying.
Jiaying'in herhangi birini kanatları altına alması gerçekten etkileyici.
Sabes, é muito impressionante a Jiaying treinar seja quem for.
Jiaying'e yeteneğimi kullanmayacağıma dair söz verdim.
Prometi à Jiaying que não usaria o meu dom.
- Jiaying, bu...
- Jiaying, é...
Jiaying sana Cal'i geri dönmemek üzere göndereceğini söyledi mi?
A Jiaying disse-te que vai mandar o Cal embora? Que ele não volta?
Affedersin. Jiaying eve döneceğini söylemişti. - Ben de düşündüm ki...
Desculpa, a Jiaying disse que ias a casa e eu presumi que...
Jiaying tüm o insanlardan sorumlu ve ben de...
A Jiaying é responsável por aquelas pessoas todas e eu...
Jiaying her şeyin yolunda olduğundan emin olmak için beni gönderdi.
A Jiaying mandou-me para ver se está tudo bem.
Jiaying için, ailemiz için yaptığım onca şeyden sonra...
Depois de tudo o que fiz pela Jiaying? ! - Lincoln?
- Jiaying izin vermiyordu ama- -
- A Jiaying não permitia e eu...
Jiaying'in ihtiyacı var sana çünkü.
Porque a Jiaying precisa de ti.
Jiaying ile bana yardım ettiler.
Ele e a Jiaying ajudaram-me.
Jiaying bütün olayı anlattı.
A Jiaying contou-me tudo.
Bu yüzden liderleri olan Jiaying denen kadına bir görüşme teklif edeceğim.
Por isso é que me proponho a falar com a sua líder, a Jiaying.
- Jiaying, bu durum onu ilgilendirmez. - Evet.
- Jiaying, isto não é da conta dele.
Jiaying ile konuşup, neden geldiğini, yardım etmek istediğini açıklarım.
Eu falo com a Jiaying e explico que só querem ajudar.
Ağzından düşürmediği kadın Jiaying annesiymiş.
A mulher de que ela tanto fala, a Jiaying, é mãe dela.
- Jiaying'i uyarmak zorundayız. - Olmaz.
- Temos de avisar a Jiaying.
- Jiaying, S.H.I.E.L.D. ile buluşamaz.
Não pode encontrar-se com a SHIELD.
- Jiaying olmayacaksa kim olacak peki?
Se não for a Jiaying, quem será?
Jiaying'i nereye götürdün?
Para onde levaste a Jiaying?
- Jiaying, buradayım.
Jiaying! Estou aqui!
Çünkü Jiaying'e barış teklifi olarak bir hediye sunacak diye tonla zahmete katlandı.
Porque esforçou-se para levar uma oferenda de paz à Jiaying.
- S.H.I.E.L.D.'a güvenilmemesi konusunda Jiaying haklıydı demek oluyor.
- Que a Jiaying tinha razão.
Jiaying seni neden gönderdi?
Porque é que a Jiaying o mandou?
Melekler koruyucudurlar Jiaying ama aynı zamanda da habercidirler, gerçeği ortaya çıkarmak için gönderilirler.
Os anjos são guardiões, Jiaying, mas também são arautos. Enviados para revelar a verdade.
O köyü yok etmek Jiaying'in fikriydi, değil mi?
A ideia de destruir a aldeia foi da Jiaying, não foi?
- Bu Jiaying'in planı, senin değil.
- O plano é da Jiaying, não é seu. - E daí?
Öteki Dünya'dan Jiaying'in eşyalarını gönderdiğin için teşekkür ederim.
Obrigado por ter mandado as coisas da Jiaying do Pós-Vida.
Jiaying dumandan kurtulamayacakları uzak tutmak için terrigen kristali sıkıştırmış.
A Jiaying deve tê-lo armadilhado com um cristal de Terrigen para afastar as pessoas que não sobrevivessem à neblina.
Lash, Jiaying'in defterini kullanarak bizi buluyor.
Foi assim que soube que o Lash estava a usar o registo da Jiaying.
Bu yüzden Jiaying öbür tarafta bu kadar seçiciydi.
Era por isso que Jiaying era tão seletiva no Pós-Vida.
Evet, Daisy bu yüzden Jiaying'i durdurabildi zaten.
Sim, mas, por causa disso, a Daisy conseguiu parar a Jiaying.
Onu götürmemden birkaç hafta sonra, Jiaying onu gizli arşive girmeye çalışırken yakaladı ve sürgün etti.
Umas semanas depois de eu chegar, a Jiaying apanhou-o a entrar nos arquivos dela. - E baniu-o.
Jiaying'in evcil köpeklerinden birini peşimden göndermesini.
Que a Jiaying mandasse um cão de colo atrás de mim.
Jiaying güçlendirmek için seni mi seçti?
A Jiaying decidiu dar-te poderes?
Jiaying ve sen, küçük plânınıza beni bulaştırmasa...
Porque não me deixas de fora do plano que tu e a Jiaying...
Jiaying öldü ve Diğer Dünya kül yığını hâline geldi.
A Jiaying está morta. E o Pós-Vida é um monte de cinzas.
Görüyorsun, Jiaying bazı konularda haklıydı.
A Jiaying tinha razão em algumas coisas.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]