Justın перевод на португальский
64 параллельный перевод
# Bırak hislerin özgür kalsın #
Just let your feelings roll on by Apenas deixe seus sentimentos rolarem
# Sadece bırak hislerin özgür kalsın #
Just let your feelings roll on by Apenas deixe seus sentimentos rolarem
# Yani bana nazik olmayacak mısın? # # Sadece gitmeme izin ver #
So won't you be kind to me Então não vá, seja gentil comigo just let me go where Apenas me deixe ir aonde
Paganel "Saint-Just'ın portresi"
Suspeito, dissimulado, sombrio, ele sabe naturalmente mostrar-se impenetrável e manter o seu segredo. " Retrato de Saint-Just por Paganel
- "Just as much" - Çevremizi sardıklarını düşünebilirler, - "As before" - fakat ben bundan da sıyrılacağım.
- Podes pensar que nos cercaram, mas eu vou sair desta.
- Sen çok aptalsın aşıksın, biliyorsun.
- Ike... - You're just a fool You know you're in love
Başlangıçta hiçbirşeyle başlarsın ve oradan devam edersin. Soyou just frightened all my students into taking your class?
Começas a partir do nada e vais trabalhando a partir daí.
Bayanlar ve Baylar, alkışlarınız "Just Jack" için.
Senhoras e senhores, o vosso aplauso para... Apenas Jack!
- Çekip gitme, - Sen haklıydın, ben yanlış,
Don't just walk away
"Just Jack" in kaydını yolladım, yani olması bir an meselesi.
Enviei-lhes uma gravação do "Apenas Jack". É uma questão de tempo.
Çarpık bacaklı olduğu için kızgın.
She's just mad'cause she's bowlegged.
Ah, hadi direk ellerinizi havaya atın
Ah, c'mon and just throw your hands in the air
Bu sabah Just Everywhere lnc'ten bir teklif aldım, eMagi'yi $ 409.000'e satın almak için.
Esta manhã recebí uma oferta da Just Everywhere Inc para comprar os direitos do eMagi por 409.000 dólares.
- ---And I just want you to know, as far as I'm concerned, we're okay again. - ---Bilmeni isterim ki, aramızın tekrar iyi olması konusunda kaygılıyım.
E quero que saibas, no que me diz respeito, nós estamos de novo bem.
- Yalnızca Thee'yle yakın bir yürüyüş.
- Just a closer walk with Thee
Thee'yle yalnızca daha yakın bir yürüyüş. Thee'yle yalnızca daha yakın bir yürüyüş.
Just a closer walk with Thee
Uh, Susan'nın gerçekten iyi haberleri vardı. Uh, Susan just had some really good news.
Susan acabou de dar boas notícias.
Istiyorsun Phoebe gibi bir kadın çıkmak, sadece onu talep edemez.
You wanna go out with a woman like Phoebe, you can't just ask her out.
Çok kendi kimliğini alışkın değilim, biliyorsun, ve süper bağımsız olmak, ve şimdi sadece olmayan bir "ben" bir "biz" ve ben bir bu konuda kafayı tür, ve ben ona dışarı alıyorum ve ben bunu yapamam.
I'm so used to having my own identity, you know, and being super independent, and now it's not just a "me," it's a "we," and I'm kind of freaking out on that, and I'm taking it out on him and I can't do that.
- Sadece Michael yazdıklarını okuyan duyuyorum.
- I'm just reciting what Michael wrote.
Evet, evet, biliyorum, istiyorum büyülü kimseyle olmayın, sırf hayatımda yaşamış her şeyin değildir.
Well, yeah, you know, I don't wanna be with anyone magical, just because of everything that I've gone through in my life.
* dream a little dream of me * * rüyam, rüyamın bir parçası * * yıldızlar sönüyor, ben parlıyorum * * still craving your kiss * * hala öpmeni arzuluyorum * * i'm longing to linger till dawn, dear * * şafağa kadar buralardayım, canım *
* dream a little dream of me * * stars fading but i linger on, dear * * still craving your kiss * * i'm longing to linger till dawn, dear * * just saying this *
Batı dünyası, Fordizmin katı üretim sistemlerinden akışkan çalışma, yalın üretim ve anında teslim tarzına doğru dönüşüm yaşamaktaydı.
O mundo ocidental se transformou de um rígido sistema de produção do Fordismo para o trabalho fluido, produção direcionada e entrega just-in-time.
Sayın sözcü, Just Born Incorporated şirketindeki şeker üreticilerini kutlamak istiyorum. Bugün ürettikleri en tanınan ve benim kızımın da en sevdiği şekerlemelerden olan Marshmallow Peep'in 15'inci doğum günü.
Sr. Presidente, hoje venho aqui dar os parabéns aos fabricantes da Just Korn Inc., pelos 50 anos de um dos seus produtos mais famosos e apreciados, para não falar que é um dos favoritos da minha filha,
"Kızlar sadece eğlence istemeli" yasasını yeniden yürürlüğe koyardık.
Costumávamos recriar o "Girls Just Want to Have Fun".
- Evet, IT'S JUST THAT Yirmi beş saniye içinde, Biliyorum ikiniz yakınsınız.
Vamos para o ar dentro de 25 segundos, e sei que vocês são chegados.
Lindsay Lohan'ın Just My Luck filmini seyrediyordum.
Estava a ver Por Sorte com Lindsay Lohan em Starz.
* Rastladığın ve çabaladığın yerde değil *
Not just where you bump and grind it
* Durmayın öyle bir köşede, katılın siz de *
Don't just stand there, let's get to it
* Kovboyların acıklı şarkılar söylediği gibi *
Just like every cowboy sings a sad, sad song...
Bir soru soracak olsan, ne sorardın?
What would you ask if you had just one question? And yeah, yeah,
Evet şimdi de, T.M.Z., Perez Hilton ve Just Jared Sasha'nın kız arkadaşın olup olmadığını bilmek istiyorlar.
- Tens. Agora a TMZ quer saber se a Sasha é tua namorada.
Tamamen ölürüm 4 kez falan ölürdüm yani tüm bunları izleyip de onların yanında uyuyup,
Foda-se, eu podia morrer outra vez. Podia morrer, tipo, quatro vezes. Podia morrer infinitamente just to see that fucking tied race of two zeppelins chasing at my face.
# Bu sadece bir rüyanın gerçekleşmesi gibi olurdu #
? That would be just like A dream come true?
- Dibi takdirde bir şey olur Bu üç dakika......just Çağrı düğmesine basın Iet bize biliyorum.
Para o caso de algo acontecer durante esses três minutos... apenas pressiona o botão de chamada, avisa-nos.
Anton, sen olmayınca Just'ın kendini kaybettiğini söylüyordu.
O Anton diz que o Just está fora de si sem ti.
Just yarın dönüyor.
O Just volta para casa amanhã.
Ayrıca Just'ın seni görmesini istemiyorum.
E não quero que o Just o veja.
"Doktoru çağırın" "nabzımı kontrol etsin" "birşey bana çarptı"
Call the doctor check my pulse something hit me like a cannonball ears are ringing but I feel no pain just a sweet sensation running through my veins you got me love shot honey right in the head
Dram, gülüş, inci gibi gözyaşları Hepsi bu kızın repertuarında var.
the drama, the laughter, the tears just like pearls well they're all in this girl's repertoire
Senin uygun bir anne olmadığını kanıtlamak için kafenin, seni Molly'yi silkelerken gösteren kamera kayıtlarını kullandım.
Usei a videovigilância do It's Just Beans onde estavas a abanar a Molly para provar aos serviços infantis que és uma mãe inapta.
İşte okulda öğrenilmesi gereken bir ders kızın kıvrımları biçimlendiğinde, erkeğin salyası akar. Eğer matematik ve fen tarzın değilse öğretmene göz kırp ve gülümse iyi not almak için beklemeyeceksin.
Here's a lesson they should teach in school when a girl gets curvy and the boys all drool if math and science just ain't you style just give that teacher a wink and a smile for a passing grade you won't have to wait
Hepsinin adil olduğunu söylüyorlar. Aşkta ve savaşta Ama savaşmaya ihtiyacım olmayacak. Doğruyu bulacağız.
I just haven't met you yet they say all's fair in love and war but I won't need to fight it we'll get it right and we'll be united oh, you know that it'll all tn n out
İşte okulda öğrenilmesi gereken bir ders kızın kıvrımları biçimlendiğinde, erkeğin salyası akar. Eğer matematik ve fen tarzın değilse öğretmene göz kırp ve gülümse iyi not almak için beklemeyeceksin.
there's a lesson they should teach in school when a girl gets curvy and the boys all drool if math and science just ain't your style just give that teacher a wink and a smile for a passing grade you won't have to wait
Onu her gördüğümde kafamda The Beatles'ın "I've Just Seen a Face" şarkısı çalıyor.
Cada vez que a vejo, ouço essa música, dos Beatles, "I've Just Seen a Face,", tocando na minha cabeça.
Bir keresinde bana penisini bacaklarının arasında sokup ortalıkta "Kızlar ne ister" diye şarkı söyleyip dans ettiğini söylemişti.
Até me falou sobre uma altura em que enfiava o pénis entre as pernas e dançava ao som da "Girls Just Wanna Have Fun".
* Hemen toplum ve suçlar sayfasının ardından *
♪ just pass the Metro section and its crimes ♪
Onun ona bakışlarını beğenmedin sonra ona söyledin... but we've invested too much in Perez just to drop him! Lanet olsun, Joey!
Não gostas de como ele olha para ela, fala com ele, mas, investimos demasiado no Perez para o eliminar!
â ™ ª Seninle yakın bir yürüyüş sadece â ™ ª â ™ ª İsteğimi eyle Tanrım â ™ ª
♪ Just a closer walk with Thee ♪ ♪ Grant it, Jesus, is my plea
# Ayıbının her bir teliyle bağla beni #
# Just tie me down with every fiber of your shame #
So, it's just you two then. Siz ayrıldınız mı?
E vós os dois, sempre se deram bem?