Kabuş перевод на португальский
2,302 параллельный перевод
Çünkü eğer teklifimi kabuş edersen beni çok, ama çok mutlu edeceksin.
Por que me faria mais feliz que tudo... Muito feliz mesmo se... concordasses com o que eu quero.
Tüm bu silahların balistiği ise tam bir kabus.
Todas essas armas são um pesado balístico.
Lisbon, korkunç bir kabus gördüm.
Lisbon, tive um pesadelo horrível.
Bir kabus görmüştüm. Sinirlerim bozuktu.
Tive um pesadelo, estava perturbada.
Bütün bunlar bir kabus gibi.
É um pesadelo.
Bir kabus.
É um pesadelo!
Bu kabus sona ersin artık.
Eu só quero que isto acabe.
Diğerlerininkileri orası tam bir kabus.
Das outras pessoas, a história é outra.
Kabus değil bu. Gelecekteki olayların gidişatı.
Não é um pesadelo, é como as coisas serão.
- Kulağa çılgınca geliyor biliyorum ama o kolye kabus görmeme neden oluyordu.
Sei que parece coisa... de doidos, mas... o colar pro vocava-me... pesadelos.
Rallo kabus görmüş.
O Rallo teve um pesadelo.
Bir başka kabus mu?
Outro pesadelo?
Kabus gördüm.
Tive um pesadelo.
... bu kabus bitecek!
Eu vou terminar com este pesadelo!
Kabus bişey geliyor buraya - Hayır.. sen ilaçlarını almamışsın
- Não, estúpido é acreditares que podes distorcer isto com uma pílula.
Başımızda bir kabus var.
Parece um pesadelo.
Kabus gibi.
Isto é um pesadelo.
Bir kabus görüyorum. Joe bana bakıyor ve konuşmaya, bir şey söylemeye çalışıyor.
Tenho um pesadelo em que o Joe olha para mim, e tenta dizer-me alguma coisa.
Ama bir gün kara bir kabus gördüm.
Mas depois veio o sonho negro.
Lanet bir kabus.
É um pesadelo.
Onun için kabus dolu bir gece olmalı.
Sim, para ele foi de certeza um pesadelo.
Kabus.
Sacrilégio.
Bu bir kabus olmalı.
Isto deve ser um pesadelo.
Kabus mu gördün?
Pesadelo?
Dün gece kabus gördüm.
Tive um pesadelo noite passada.
Evet, özellikle dönüşler kabus gibi.
Pois... E especialmente a volta... É tão assustador.
- O telefon görüşmesi kabus gibiydi.
Foi um assunto muito difícil, ao telefone.
Evet. Tam bir kabus gibiydi aslında.
Por acaso tem sido um pequeno pesadelo.
Bu benim için korkunç bir kabus.
É o meu pior pesadelo. Estou num cubículo.
Martel'le yaşamak artık bir kabus olmuştu.
Viver com o Martel tornara-se um inferno.
Kabus gibi.
Como um pesadelo, não é?
Hayır bu bir kabus olmalı!
Oh, não. É um pesadelo!
Kötü bir kabus gördüm, Arthur devasa böcekler tarafından takip ediliyordu -
Tive um pesadelo terrível em que o Arthur era perseguido por insectos.
Kabus değilmiş yani
Isto é um pesadelo.
Kabus gibi birşey, biliyorsun.
Sabes que é um pesadelo.
Küçük kızınızı kucağınıza ilk aldığınız hiçbir şeyin bu kadar küçük ve güzel olamayacağını anladığınız o küçük kalp atışlarını hissettiğiniz bütün dünyada daha fazla hiçbir şeyi sevemeyeceğinizi anladığınız o küçük kızla huzur bulmayı umduğunuz o düşerken her zaman elinden tutacağınız ve onu hiçbir şeyin incitmesine izin vermeyeceğiniz o an hiç kolu kırılmadan ya da kabus görmeden ya da kalbi kırılmadan.
É o primeiro momento em que segura seu bebê e não sabia que alguém podia ser tão pequeno ou delicado. E sente seu pequeno coração bater e sabe que não poderá amar mais nada no mundo. E espera que possa fazer o bem para aquele bebezinho e estar sempre ali pra segurar quando cair, e que nada a machuque.
Yine mi kabus gördün?
Outra vez o pesadelo?
Elm Sokağında Kabus filmlerinde Freddy Krueger'i hangi aktör oynadı?
Que actor interpretou Freddy Krueger nos filmes "O Pesadelo em Elm Street"?
Lanet doktor kabus görmeyi bırakmamda işe yarar diye düşündü.
- No ano passado. A merda do psiquiatra disse que seria boa ideia para parar os pesadelos.
Uyuyordun. Kabus mu gördün?
- Estavas a dormir.
O yalnızca bir kabus, Kev.
É só um sonho, Kev.
Kabus mu?
Pesadelos?
Kabus bitti.
Já acabou.
Hayir, hayir, hayir, bu bir kabus!
Não, isto é um pesadelo.
Bunlar bana kabus oldu.
Aquilo... deu-me pesadelos!
Gündüz kabus görmenizi istemem.
Não quero que tenham pesadelos.
Kabus bi başağrım var
Tenho a pior dor de cabeça de sempre.
Ne biçim bir kabus bu?
Que pesadelo!
Tam bir kabus burası.
Isto é um pesadelo.
Şimdi kabus bitecek.
Agora o pesadelo termina.
Tam bir kabus senaryosu.
É um cenário de pesadelo.