Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ K ] / Kalacağım

Kalacağım перевод на португальский

7,469 параллельный перевод
Haley, "kız" dövmesi yaptırmazsan ben bunu annem için yaptırmışım gibi olacak ve bacağımı kesip koparmak zorunda kalacağım.
Haley, se não tatuares "filha", parece que o fiz em homenagem à minha mãe e terei de cortar a perna.
Bir süre burada kalacağım.
Vou ficar aqui por uns tempos.
Yani, biraz burada kalacağım, kapıda da görevli olacak.
Por isso, ficarei aqui, sob guarda, por uns tempos.
Endişelenmeyin, hayatta kalacağımızdan eminim.
Não te preocupes. Tenho a certeza que sobreviverei.
Sen buradan gideceksin, ben ise burada kalacağım.
O plano será para tu ires e eu ficar.
Bu gece Danny'le kalacağım.
Eu fico no quarto do Danny por esta noite.
Ben yeniden yeraltına gideceğim ve özgür kalacağım.
Mas eu serei libertado e depois darei um sacrificio negro.
Sonsuza dek bu halde kalacağım.
Então ficarei assim para sempre.
Sizinle kalacağım.
Ficarei alojado convosco.
Ölene dek böyle kalacağım
Serei estas coisas Até morrer
Seni sevdiğim için kalacağım.
Fico porque te amo.
Sonsuza kadar rafın birinde tıkılı kalacağım.
Ficarei presa numa estante para sempre.
Hep aile olarak kalacağımızı gösteren bir hediye.
Meu presente para vocês porque nós, sempre, ohana.
Ne kadar zamandır buradayım bilmiyorum ama burada uzun süre kalacağım.
Não sei quanto tempo vou ficar aqui, mas vou ficar aqui muito tempo.
Gerçekten dostum, gitmek zorunda mı kalacağım?
A sério, vou ter de deixar a casa?
Ne s.kime kardeşimin evinde kalacağım?
Porque... viveria em casa do meu irmão mais novo?
Demek oluyor ki, ömür boyu bekar bir anne olarak kalacağım.
Terei de ser mãe sozinha para sempre.
Sanırım istifa etmek zorunda kalacağım.
Acho que tenho de desistir.
- Tamam, süresiz kalacağım o zaman.
- Ok, então ficarei. Indefinidamente. - Hum...
İyi birisiniz Bay Fox ancak ben daima Bayan James Busbee olarak kalacağım.
Mas serei sempre a Sra James Busbee.
Tabii sizin için sinek ağını çekmek zorunda kalacağım.
Embora tenha que lhe arranjar uma rede de mosquitos.
Ben yine Annie'lerde kalacağım
Vou voltar para casa da Annie.
İşe yaramazsa seni kertmek zorunda kalacağım.
Se não resultar, terei de invadir um local interdito!
Ve işimiz bittiğinde... ben işsiz kalacağım.
E quando terminarmos, fico sem emprego.
Hayır, burada kalacağım, Don Jose.
Não, vou ficar aqui, Don José.
- Ben annemle kalacağım.
- Eu fico com a minha mãe.
Ben Sarı'nın peşinde kalacağım.
Eu fico com o Grande Amarelo.
Bir süre onunla birlikte kalacağım sanırım.
Aqui... Mas vou ficar com ela por uns tempos, penso eu.
Sana sonsuza dek borçlu kalacağım.
Agora te devo uma, para sempre.
Kel kalacağım.
Vou ficar careca.
Fakat ben kalacağım.
Mas eu vou ficar.
Hala iş için geldiğim Almanya'dayım, biraz daha kalacağım.
Estou na Alemanha, onde ainda vou ficar mais um pouco em trabalho.
Bu yüzden bırak halledeyim, sonra hemen döneceğim - ve seninle kalacağım. Tamam mı?
Deixa-me ir fazer isso e volto já e fico contigo, está bem?
- Sadece 1 gün kalacağım.
- Só vou ficar um dia.
- Sadece 1 gün kalacağım.
- Só fico cá um dia.
- Sadece 1 gün kalacağım.
Só fico cá um dia.
Baksana, kalacağım adres bu.
Sabes, este é o endereço onde ficarei.
Gün olur da ticari rakip olursak, ki o gün gelebilir... dost kalacağımıza söz verelim.
Vamos prometer um ao outro que se, um dia, e esse dia pode chegar... nos tornarmos concorrentes dos negócios, vamos continuar amigos.
Gelecek sefer annemlerde kalacağım!
Da próxima vez vou para a casa da mãe.
Ben kalacağım.
Eu fico.
Kalacağım.
Eu fico.
Yani orada ne kadar kalacağımı bilmiyorum tabii ama belki üçümüz...
Não sei quanto tempo vou lá estar, mas enquanto estiver podíamos...
Pekala, ben ülkeden ayrılana kadar Viceroy'da kalacağım.
Muito bem, vou ficar no Viceroy até o meu avião partir.
Ve bu dünyanın gözünde artık bir eşya olarak kalacağım.
E que, aos olhos do mundo, serei sempre um bem.
Sıra rayına girene kadar Yasuko'yla burada kalacağım.
Vou ficar aqui com a Yasuko até termos uma corda livre.
Tamam, ben burada kalacağım herhalde.
Está bem, acho que espero aqui.
Burada paylaştıklarımın burada kalacağından epey şüpheliydim.
Eu acreditava que o que fosse dito aqui continuaria aqui.
Varoşlarda sızıp kalacağına Ava'yı tekrar kollarıma almam için yardım ediyor.
Vai ajudar-me a ter de novo a Ava nos meus braços, em vez de cozer a bebedeira numa pensão rasca ou numa sarjeta.
Ay bizim eyaletlerimizden biri gibi olacak. Bu sayede güvende ve tehlikeden uzak kalacağız ve renkli yapıştırıcıları da olan daha iyi restoranlarımız ve hastanelerimiz olabilecek.
Faz da Lua um dos nossos estados e mantêm-nos seguros e a salvo de explosões para melhorarmos o serviço nos restaurantes e hospitais e arranjar cola colorida para todos.
Hayır, hayır. Burada kalacağız, tamam mı?
Não, vamos ficar aqui, está bem?
Burada mı kalacağız?
Que cagada!

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]