Kalıyoruz перевод на португальский
1,413 параллельный перевод
- Geç kalıyoruz.
- Vamos atrasar-nos.
Hey çocuklar, bu defa bir arada kalıyoruz.
Pessoal, desta vez ficamos juntos.
Bir arada kalıyoruz, öyle değil mi?
Ficamos juntos, não?
Bu hafta burada kalıyoruz, Ray.
Esta semana ficamos aqui, Ray.
ve emin ol, bu gece evde kalıyoruz.
E, por questão de segurança, hoje fico lá em casa.
- Biraz geç kalıyoruz. - Evet, biliyorum.
- Estamos um pouco atrasados.
- Bu kalıyoruz anlamına mı geliyor?
Quer dizer que vamos ficar?
Majesteleri, geç kalıyoruz.
Alteza, já estamos muito atrasadas.
Purslane, hayatım, burada kalıyoruz, burası bizim evimiz.
Purslane, querida, estamos aqui pra ficar. Esta é nossa casa.
Siz kampa dönebilirsiniz Bayan Woods, ama biz burada kalıyoruz.
Pode voltar ao acampamento base, Menina Woods, mas nos ficamos aqui.
Sıkı bir eğlenceye geç kalıyoruz.
Estamos atrasados para umas costeletas de primeira.
Biz de Buellton'da kalıyoruz.
Estamos em Buellton,
Ve onu üzecek hiçbir şey yapmam, mani, kalıyoruz.
E nunca faria nada para o chatear, portanto nesse caso, ficamos.
- New Mexico'da kalıyoruz.
- Estamos no Novo México.
Bu gece Rita teyzende kalıyoruz.
Hoje à noite, vamos para casa da tia Rita.
Geç kalıyoruz! Yapamam!
É tarde! Não posso!
Fakat biz çoğu zaman bilmeden bu ilkelere takılıp kalıyoruz.
Estamos presos a certos preconceitos, sem saber disso.
Programdan geri kalıyoruz.
As coisas estão feias.
- Vince, hadi. Geç kalıyoruz.
Vamos chegar atrasados.
Peki, Soho Grand'de kalıyoruz... - ve Yeni Sanat müzesi şehir merkezinde... demek arabanın 6 : 30'da orada olması gerek... ki trafikte beklemek için bol bol zamanımız olsun.
Vamos ficar no Soho Grand... e o Museu de Arte Nova é em Midtown, por isso, o carro tem de estar lá às 6 : 30, para termos muito tempo para ficar no meio do trânsito.
Hayır, burda kalıyoruz. Ve...
E...
- Haydi, tatlım. Geç kalıyoruz.
- Vamos, querido.
Gitmemiz gerek, geç kalıyoruz küçük hanım.
Estamos atrasadas. Toca a despachar, menina.
Bu yüzden açgözlü Bush yalakası şirketler doğayı mahvederken seyirci kalıyoruz. Çünkü artık bir parçası değiliz.
É por isso que podemos relaxar e observar, enquanto os gananciosos da seita do Bush destroem a Natureza, já que não fazemos parte dela.
Peterson, burada kalıyoruz.
Peterson, vamos ficar aqui.
Oh, güzel. Eric pantolonunu çıkarırken herkes arabada, ama ben yaptığımda, restoranı terketmek zorunda kalıyoruz.
Todos entram nessa quando o Eric quer tirar as calças, mas quando o faço, temos de sair do restaurante!
- Güzel, kalıyoruz.
- Pronto... Ficamos.
Bazı geceleri, kurşun seslerini duyduğumuz zaman, yataklarımızın altında uyumak zorunda kalıyoruz.
Algumas noites, quando ouvimos os tiros, - temos de dormir debaixo das camas. - Isso mesmo!
Kalıyoruz.
Vamos ficar.
Galiba kalıyoruz.
- Bem, acho que ficamos.
Hanımlar, geç kalıyoruz.
Vão chegar atrasadas, senhoras!
Yeni gelin gibi görünmek istemem, ama geç kalıyoruz.
Não quero parecer a mulher aqui, mas vamos atrasar-nos.
- Niye her şeyden elimizi ayağımızı çekmek zorunda kalıyoruz ki?
- Porque tem de parar tudo?
Hadi Isabel, geç kalıyoruz.
Vamos crianças, estamos atrasados
Boktan bir savaşa giriyorsunuz, ondan sonra gelip sizin götünüzü kurtarmak zorunda kalıyoruz.
Começam a merda de uma guerra. Chata. E temos que salvar-vos outra vez.
Bu yüzden... Meydan okumaya meyilli dört nesille baş etmek durumunda kalıyoruz.
Portanto, agora estamos perante quatro gerações...
Biz birlikte kalıyoruz.
Ficamos juntas.
Geç kalıyoruz.
Estamos atrasados.
- Ne için geç kalıyoruz?
- Tarde para que?
Neden bu lanet yerde kalıyoruz?
Por que caralho é que vamos ficar nesta pocilga?
- Geç kalıyoruz.
- Estamos atrasados.
İyi ya da kötü bir arada kalıyoruz.
Para melhor ou para pior. Vamos ficar juntos.
Geç kalıyoruz.
Já estamos atrasadas.
Mümkün olduğunca uymaya çalıştığım bir söylemimiz var. Bu konuda belirli kalıpları kullanıyoruz ve kullanımımızda- -
Temos informações que tentamos usar e formulações que tentamos seguir...
Bence bir matematikçi kalıpları arayan biridir ve aslında bütün matematikçilerin yapmaya çalıştıkları ve yaptıkları şey de bu. Biz bu kalıp ve yapıları ve etrafımızda ki dünyanın nasıl çalıştığını açıklayan mantığı anlamaya çalışıyoruz.
Eu acho que a tarefa de um matemático é procurar padrões, e no fundo é isso que os matemáticos tentam fazer, tentamos entender os padrões, as estruturas e a lógica para explicar o modo de funcionamento do mundo à nossa volta.
Ah, aslında ikimiz aynı odada kalıyoruz.
- Na verdade partilhamos o quarto.
Affedersiniz, bu kalıplaşmış deyimde ismin - i halini kullanmıyoruz.
Desculpe. Não terminamos as frases com complementos circunstanciais.
Burunlarımızı, tıkalı ve içleri dolu bir şekilde saygı ile kaldırıyoruz.
Todo-poderoso, alçamos os narizes, tapados e sem limpar, em reverencia a Ti.
Evde kalırım. Evi satıyoruz.
- Vamos vender a casa.
- Evet, geç kalıyoruz.
- Sim, estamos atrasados.
Kemik kalıntılarını, objeleri araştırıyoruz.
Analisamos ossos, artefactos.