Kanunen перевод на португальский
301 параллельный перевод
Bu kadar çok cazibe kanunen yasak.
Tem mais encanto do que a lei permite.
Ama kanunen doğrulamalıyız
Mas temos de nos certificar
Stig Ericsson, Marta Olsson'un kanunen eşiniz olmasını kabul ediyor musunuz? Ediyorum.
Stig Ericsson, aceita Marta Olsson como sua mulher?
Marta Olsson, Stig Ericsson'un kanunen eşiniz olmasını kabul ediyor musunuz?
Marta Olsson, aceita Stig Ericsson como seu marido?
Ne yazık ki buraya kanunen soyulmaya gelen koyunların altınını almak bana hiç keyif vermiyor.
Mas não há prazer para mim em roubar a estas ovelhas.
"Ve Mürettebatın da ahlaken ve kanunen... komutayı ondan zorla ele geçirmek için kuvvet kullanma hakkı vardır"
"E a tripulação, é moral e legalmente, autorizada a empregar a força para lhe retirar o comando".
Eğer kanunen Ekselans'a ait dokümanları kastediyorsanız boğaz kesen devrimci hırsızlar ele geçirmesin diye transfer edildi.
Se se referir aos bens legais do governo de Sua Majestade, transferimos vários documentos fora do alcance dos revolucionários.
Kanunen ben sorumluyum.
Eu sou o responsável legal.
Kanunen bu doğru Bay Spilett, ama sizin de emrim altına... girdiğinizi sanıyordum.
Está legalmente correcto, mas fiquei com a impressão... que se tinha juntado ao meu comando.
Ama benim hakkım var! Yani kanunen!
Pensa, Cuspett, o que pode fazer com tudo este dinheiro!
Elsa kanunen Billy ile evli. Değil mi?
Elsa está legalmente casada com o Billy, verdade?
Özgür iradenle kanunen evlendim.
Casou-se com ele por vontade própria.
Kanunen, hâlâ Billy Hammond ile evli.
Segundo a lei, ainda está casada com o Billy.
Aynı zamanda, şahinleri öldürmek kanunen yasak.
E há uma lei que proíbe matar busardos.
Kanunen ilan ediyor ki... Onu kabul edecek olan ya da destekleyecek olan herkes düşman sayılacaktır.
Ele solenemente jurou que seus inimigos... não receberiam nada dele, ou de seus súditos.
Kanunen mahkemenin cezayı kesmekten başka seçeneği yoktur.
E, de acordo com as suas leis, este tribunal não tem alternativa no castigo.
- Kanunen senin kızkardeşin.
- Ela é sua cunhada.
GİRMEK VE DOLAŞMAK KANUNEN GÖRE YASAKTlR
PROIBIDO O ACESSO E A PERMANÊNCIA
Diyorum ki bu ülke, kanunen alıkoyma durumlarında oldukça sert olmaya başladı.
Eu disse que esse país está se tornando irredutível em sua completa repugnância pela guerra.
Ama öyle bir noktaya geliyorsunuz ki... müziğinizi yapabilmek için, mantıken ve kanunen... istediğiniz her şeyi elde edecek duruma geliyorsunuz.
onde ideal, lógica e legalmente, se tem... direito a tudo para se trabalhar.
Polislere göre kanunen ölüyüm, Augustine parasını aldı. Artık beni aramıyor.
Para a polícia eu estava legalmente morto.
Çünkü kanunen 12 saat sonra başlamak lazım.
Temos que parar doze horas. É a convenção colectiva.
Burası, kanunen istenilen... şartlara haiz bir yer değil.
As instalações não estão de acordo com os requisitos dos Serviços.
Gerçekten bu evde ikamet etmiş olsanız dahi kanunen burada kalamazsınız.
Se, de facto, residiu aqui, não tem direito legal a permanecer cá.
Ben kanunen ölüyüm, hatırladın mı?
Mas estou legalmente morto, lembras-te?
Kanunen, o haklı.
Legalmente, ele tem razão.
Kanunen bu konu kapanmıştır.
Legalmente, já acabou.
Kanunen meşru mu sayılıyorlar, yoksa piç damgası mı yiyorlar?
São legalmente legítimos, ou são bastardos?
Şiltelerin üzerindeki... "ÇıkarıIması kanunen yasaktır" etiketlerini bilir misin?
Conheces aquela etiqueta de colchão que diz :
Horoz dövüşü kanunen yasaklanalı elli yıl oldu.
A luta de galos é proibida pela lei há 50 anos.
Birçok şey kanunen yasaktır. Böyle yerlerde nasıl bir yasa vardır?
Mesmo com proibições, não existe lei em sítios destes.
- Kanunen, hiç bir geliri yok.
- Legalmente, não tem renda.
Kanunen, tehlike yaratmayan bir kişi, sadece 72 saat tutulabilir.
Por lei, quem não o é, só pode ser detido por 72 horas.
20 yıl önce kanunen el konulmuş uyuşturucuları... Polis deposundan gizlice sattığını bildirmek zorunda kalmaktan nefret ederdik.
Detestaríamos informar as autoridades, que há 20 anos foste responsável... pela venda de narcóticos confiscados, nas traseiras do armazém da polícia.
O aşağıdan çıktığında sen kanunen sorumlu oacaksın.
Tens a responsabilidade... quando se vêm a tratar deste assunto.
Bunu da öyle zekice yapıyor ki, kanunen bir şey yapamıyoruz.
Ele é esperto. Nao se deixa apanhar.
Yani kanunen, bahisler kapanır.
Logo, não sou obrigado a ficar.
Şimdi bu insanlara kanunen bağlı mı oluyoruz?
Que estamos legalmente comprometidos com essa gente?
Kanunen ve ahlaken bu kıza sorumlu olduğunu biliyor musun?
Tem obrigações legais e morais para com esta moça.
Kanunen bu tip bir operasyon yapmaya izinli değiliz.
Do ponto de vista jurídico, não podemos fazer uma operação destas.
- Kanunen, parasını öderse sahip olur.
- Por lei, pode possuir aquilo que paga.
Eğer bu iki gencin kanunen birleşmesine mani olacak sebebi veya mazereti olan varsa ya şimdi konuşsun ya da sonsuza dek sussun.
Se alguém souber de causa justa ou impedimento pelos quais eles não se possam unir que fale agora ou se cale para sempre.
Eğer bu iki insanın kanunen birleşmesine mani olacak bir sebebi olan varsa şimdi konuşsun.
Por isso, se alguém conhece alguma justa causa pela qual não possam unir-se legitimamente pelo casamento, que o declare agora.
Bu nedenle, eğer bu iki kişinin kanunen birleşmesine mani herhangi bir sebebi olan varsa ya şimdi konuşsun ya da sonsuza kadar sessizliğini korusun.
E assim, se alguém pode revelar causa justa pela qual eles não possam unir-se perante a lei, que fale agora ou se cale para sempre.
Şu an kanunen seni vurabilirim ve ceza almam.
Acabei de o fazer.
Çinli pisliklerin saati görürse kanunen el koyup ondan alacaklarını biliyordu.
Sabia que se os chinas vissem o relógio, lho confiscavam...
Kanunen kimsenin kendilerine katılmaları için teklif götüremezler.
As suas leis proíbem-nos de recomendarem candidatos aos seus membros.
Ayrıca yağmur ormanlarının altında birçok mineral kaynakları keşfetti... ki bunlar şu an kanunen koruma altında.
Ele também descobriu grandes depósitos minerais sob a floresta, que estão actualmente protegidos por lei.
Bu yüzden Norland'ın tamamı, kanunen senin.
Norland, na sua totalidade e por lei, é tua.
Kanunen.
De acordo com a lei!
Kanunen hakkımız.
É a lei.