Karışsa перевод на португальский
92 параллельный перевод
Jack, karışsa bile beni tanıyamazdı.
O Jack nem sabia quem eu era.
Şey, ne zaman kafam karışsa hemen donumu kontrol ederim.
Bom, sempre que estou confuso, verifico as cuecas.
Hayatım ne zaman karışsa ev işleri yaparım.
Sempre que a minha vida está um caos, eu trato da casa.
Hayır, ne zaman işler karışsa bunu bana hatırlatmak zorunda değilsin tamam mı?
Não, não tens de me lembrar cada vez que te passas. É possível que te passes mais vezes do que te passas?
Bir yırtıcının algı imgesiyle yanlışlıkla bir insanınki ya da tam tersi, karışsa kötü bir adaptasyon olurdu.
Teria sido má a adaptação se a percepção visual de um predador se pudesse confundir com a recordação doutro e vice-versa.
Kafam karıştı. Ne zaman kafam karışsa, insanlar acı çekiyor!
Quando fico confuso, as pessoas se machucam!
İşler ne kadar karışsa da... ne kadar tatsız şeyler olsa da... bunlara daima olduğu gibi beraber gireceğiz.
O que quer que nos espere... de abominações atrozes e desordem, tu e eu enfrentamos isso juntos, como sempre.
Biliyor musun, ne zaman işe istatistik karışsa hep "% 83" diyorsun.
Sabias que sempre que inventas estatísticas, usas sempre "83 %"?
Bank'e gideceğim işler karışsa da umurumda değil.
Vou aproximar-me dele, por muita confusão que levante...
Çok az miktarda alkolle bile karışsa, insanı bayıltır.
Mesmo que fosse misturado apenas com um pouco de álcool, tê-los-ia derrubado completamente.
Avusturya tarihe karışsa, kimse fark etmez. Cidden.
Em rigor, se a Áustria desaparecesse ninguém daria conta.
Biliyor musun, ne zaman işler karışsa kafamı toplamam gerekse buraya gelirim.
Sabe, quando as coisas se complicam, quando preciso de espairecer, venho para aqui.
Bu yuvadan yeni kraliçe karıncalar çıkmışsa... bütün Amerikan şehirleri tehlikede olabilir.
Se novas rainhas foram chocadas e escaparam... todas as cidades americanas podem estar correndo perigo.
Burada çözümlenmemiş bir cinayet var... ve ben çözümlenmemiş cinayetleri sevmem... Özellikle içine kendi kızım karışmışsa. Peki sen ne yapıyorsun burada?
- Há um homicídio por resolver, não gosto de homicídios por resolver, especialmente daqueles em que a minha filha está envolvida...
Şu Alman tarafından yoldan çıkarılmışsa bile, o zeki ve pratik bir çocuktur.
Mesmo que auxiliado por esse alemão. Ele é um jovem inteligente e prático.
Eğer gemi kayıtları karıştırılmışsa, ışınlama kayıtlarına da aynısını yapılmış olabilir.
Se alguém alterou os registros da nave, pode ter feito o mesmo com o transporte.
Dünyada 5 tane ya da daha az kalmışsa, yarım milyona dek çıkar.
Se houver cinco ou menos no mundo, o prato ascende a meio milhão.
Atmosfer bileşimi yanlışsa giysiyi çıkarır çıkarmaz ölür.
Eu tenho uma oportunidade para você, comandante, e sugiro que fique com ela.
Çocuk bir cinayete karışmışsa özel küçük boy bir elektrikli sandalye var.
E se a criança estiver envolvida em assassinato têm uma pequena cadeira elétrica especial.
Olaya karışmışsa çocuk suçları kapsamına girer.
Envolvimento em suicídio constitui delinqüência juvenil.
Ya onunda benim gibi kafası karışmışsa.. ve yardım etmek istiyor ama edemiyorsa?
E se ele estiver confuso como eu e quiser ajudar sem poder?
John, aklı karışmışsa, dikkati dağılmışsa bir şansımız olabilir.
John, se ela está confusa, desorientada, nós podemos ter uma hipótese.
Lisa, bir şeyi atlıyorsan ya da gerçeği saklıyorsan,... ve eğer Jason da bu işe karışmışsa, sen de uzun bir süre alıkonabilirsin.
Se está a omitir alguma coisa, pode-lhe ser atribuída responsabilidade, se o Jason cometeu um crime.
Ne zaman işin içine para ve mülk karışsa bir...
Porque é que sempre que há dinheiro e propriedades envolvidas te tornas num...
Üzgünüm. Ama, Sara, sen de kabul etmelisin, gerçek bir kavgada, işin içine Superman de karışmışsa kurabiyeleri kimin kazanacağı ortada.
Mas, numa luta às direitas, Sara, corpo a corpo... sabes quem leva para casa todas as vitórias... se contarmos com o Superhomem.
Eğer bir mutant işe karışmışsa...
Se um transgénico está envolvido...
Bir mahkum başka bir mahkumun cinayetine karışmışsa... yargılanma hakkı vardır.
Qualquer prisioneiro acusado de crime contra outro... tem direito a um julgamento.
Kar ve ardından yağmur yağmışsa ve sıcaklık sıfırın altında ise, her çalılık, sazlık ve ağaç camdan bir kılıf gibi buzla kaplanır!
Se nevar fortemente e há uma leve chuva com a temperatura abaixo de zero, cada arbusto, árvore, bambu é coberto de gelo como um vidro!
Hele aklın da fazla karışmışsa.
E te distrais muito.
Karışmışsa değil, uçup gitmişse.
Não me distraio, abstraio-me.
Hele aklın da fazla karışmışsa.
E és muito distraído.
Karışmışsa değil, uçup gitmişse.
Não é distraído, é abstraído.
- Diğer boyutlardan başka kitapları da gözden geçirmeliyiz, peki ya canavardan bahseden bölümler bir şekilde hepsinden çıkarılmışsa?
- A não ser? - Temos que ver mais livros... de outras dimensões, mas e se houver referências à besta... a uma dada altura e que de algum modo foi removida?
Eğer çocuklarınız bu işe karışmışsa, ne yaptıklarını bilmek zorundayız.
Se os seus filhos estão envolvidos, queremos saber o que faziam.
Boris'e karısının çenesini kapatmasını söyleyeceğim! Tabii çok geç olmamışsa.
Aconselharei o Boris a amordaçar a mu - lher, se é que não é já tarde demais...
Eğer Dr. Jekyll, Victoria'ya gençlik vermek için, kurbanlarından çaldığı hayatı kullanan bir karışım yapmışsa...
Se o Dr. Jekyll concebeu uma poção... com a vida roubada às suas vítimas para rejuvenescer Victoria...
Eğer bu ifade yanlışsa, bu da aynı ifadenin doğruluğunun kanıtlanabileceğini gösterirdi, yani ifade doğru olurdu ve bu da bir çelişki ortaya çıkarıyor.
Se a afirmação for falsa, isso significa que pode ser provada, o que por sua vez significa que é verdadeira e isto é uma contradição! O que significa que a afirmação deve ser verdadeira.
Yangın kasten çıkarılmamışsa mantıklı olabilir.
Faz sentido se o incêndio não foi intencional.
Ama olaya karışmışsa buna aldırmamak gerekir, değil mi?
Mas se está envolvido, não deve importar, certo?
Koç sezon boyunca kural ihlali, atılma, görevi kötüye... ... kullanma gibi bir olaya karışmamışsa... ... şartlı olarak koçluk yapmasına izin verilmelidir. "
Se o treinador terminar a época sem infracções, expulsões, má conduta, etc....... deve ser readmitido por um período à experiência. " Em suma, têm de dar ao Roy uma última oportunidade.
Aklımda doğru kalmışsa köpek gücünü artırmak için meteor taşını steroidle karıştırıyorlardı.
Se bem me lembro misturavam pedra meteórica com um esteróide para aumentar a força canina.
Eğer aralarına karışmamışsa.
A não ser que ele se tenha misturado.
Artı, çok hayat dolu gerçek bir penise sahibim, eğer kafan karışmışsa.
Além disso, tenho na minha posse um vibrador muito real, caso comeces a ficar perversa.
Karısı onu bırakmışsa bile bu resmi olmamış.
Se a esposa dele o deixou, não é oficial.
Karısı, her ne kadar mutlularmış gibi görünmeye çalışsa da.
Mesmo com ela a tentar fingir que são felizes.
Ya kafaları karışmışsa, ya kasıtlı olarak tepki veremeyecek kadar meşgul bırakılmışlarsa?
E se eles estavam tão confusos, e tivessem sido tão deliberadamente confundidos que não puderam responder?
Bir mücadele veriyorsa veya kafası karışmışsa bu nasıl beni ilgilendirmez?
Se ela está com dificuldades, como é que não me diz respeito?
Eğer bu şey bağırsaklarda normal bir bakteriyel infeksiyon gibi başlamışsa ve bağırsak duvarındaki bir vasküler anomaliden kan dolaşımına karışmışsa o zaman kan dolaşımının gittiği her organı etkileyebilir.
Se isto começou com uma bactéria normal a viver nos intestinos, que chegou ao sangue numa anomalia vascular na parede intestinal, afectaria todos os órgãos através da corrente sanguínea.
Semptom değil ama ya toksin yıllar önce yağ hücrelerinde depolanmışsa ve şimdi kan akımına karışıyorsa?
Não é um sintoma, mas se as toxinas se alojassem nas células adiposas e agora estivessem a ser libertadas na corrente sanguínea?
Kan akımına bir bakteri karışmışsa beyninde enfeksiyona neden olmuş olabilir.
Se uma bactéria lhe entrou na corrente sanguínea, pode levar a uma infecção.
Karım bebeği sarmaya çalışsa daha iyi olurdu, değil mi?
Parece que a minha mulher tem mais jeito para fazer bebés do que para lhes pôr um cueiro.