Katil o перевод на португальский
8,457 параллельный перевод
Peki, katil orada kulübü dökülüyor ise, herhangi uzak çekti olurdum çünkü birlikte, çöp o, tekrar görmek asla düşündüm onunla birlikte oldum olabilecek kanıt parçası.
Bem, se o assassino largou o bastão aqui, pensou que nunca mais iria voltar a vê-lo, porque seria levado junto com o lixo, com qualquer prova que poderia conter.
O sadece... Bir katil olarak büyütülmüş.
Foi treinada para ser uma assassina.
- Katil oradaki ağaçtan mı ateş etmiş?
Portanto, o assassino estava naquela árvore?
Sanırım bize katilinin 1978'de baktığı vakadaki katil olduğunu anlatmaya çalışıyordu.
Acho que estava a tentar dizer-nos que o assassino dele é o mesmo do caso em que trabalhamos em 1978.
Ava kaçmaya çalışırken ayakkabısının topuğunu kırar katil onu krom tankının yanında yakalar.
Então, Ava quebra o salto tentando fugir. O assassino a agarra perto do tonel de cromo.
Onun katil ona yetişmek için izin.
Permitindo que o assassino a alcançasse.
- Katil o değil.
Ele não é o nosso assassino.
Kiralık katil onu vurdu ve kollarımda öldü.
O assassino disparou nela e morreu nos meus braços.
Sevgilerini göstermeleri için kızlarını katil olmaya zorlayan kadın anne değildir.
- Uma mulher que obriga raparigas a matar para mostrar o amor dela - não é de mãe.
Görünüşe göre katil onu verandadan kaçırmış.
Aparentemente, o assassino levou-a enquanto estava no alpendre.
Austin Polisinden çağrı geldi ellerinde seri katil olduğunu düşünüyorlar.
Acabámos de receber uma chamada da polícia de Austin. Eles pensam ter apanhado o serial killer.
Ama eğer sen de paylaşmasaydın biz katil olarak Elliot'ı içeri almış olacaktık.
Mas se tu não tivesses compartilhado, ainda estaríamos a considerar o Elliot como o nosso assassino.
Anlaşılan katil dağlama demiriyle biraz oynamış.
Parece que o assassino divertiu-se com ferros em brasa.
Peter'ı tanıyorum, o katil değildir.
Ele não é assassino.
Adrian katil değil!
O Adrian não é um assassino!
Kiralık katil Vic seni görmek istiyor.
Vic, o valentão, está disposto a ver-te.
Yeterince yapmadık çünkü katil hala serbest.
Isso não é bom o suficiente, porque ele ainda anda por ai.
Avery, katil kalleş kafanı düğün hediyesi olarak vermek istedi ama düşündüm de hayır, onun için güzel bir şey yapıp evliliğimizi iyi bir şekilde başlatmalıyım dedim.
O Avery queria dar-me a tua cabeça de bufo assassino como presente de casamento, mas pensei que não. Devia fazer algo simpático por ele, para o nosso casamento começar bem.
Leithian Güvenlik güçleri o katil keşişlerden Alvis'e yemin edenlerin birine itiraf ettirmek için ölüyordu ne zamandan beri Leithian'ın sözüne inanır oldun?
A Força de Segurança de Leith tem uma confissão de um dos monges assassinos. Jura que foi o Alvis que ordenou. Desde quando acreditas num Leithiano?
Belki katil düşürmüştür.
Talvez o assassino deixou cair.
Eğer haklıysan ve katil Duncan Reidel'se Ava'yı öldürmeden önce restorasyon işini yapmış olmalı.
Então, se você está certo, e Duncan Reidel é o assassino, ele deve ter feito um trabalho de restauração antes de matar a Ava.
Belki katil, orijinal başlığı yenisiyle değiştirip içini kenevir lifiyle doldurdu.
Talvez o assassino trocou os encostos originais por um novo, restaurado com cânhamo.
Alfonz Derosa cinayetinden hapse giren kiralık katil bir kanıt yüzünden suçlanmamıştı.
O pistoleiro que foi pra prisão pelo assassinato de Alfonz Derosa, não foi condenado por evidências.
Cesedi bulundu kadar fazla zaman satın Katil çalışıyordu.
O assassino estava a tentar mais tempo até ao corpo ser encontrado.
Masif keskin kuvvet travma Yaradan bizim katil hakkında şey bize söyleyebilir misin? O eksanginasyonunun öldü.
Ele morreu de hemorragia devido a um enorme corte.
O baktı zaman pencere, tüm o görebiliyordu uzakta hız arka lambaları vardı. Katil Bu kapıları açarsa Ama, o mandal dokundu olması yaşadım. SUV Bazı türü.
No momento em que ela olhou pela janela, o que conseguiu ver foram uns faróis traseiros a arrancar daqui a toda a velocidade.
Gerçek katil bir zombi.
O verdadeiro assassino é um zombie.
Katil telefonundaki bir şeyin peşindeydi.
O assassino procurava uma coisa guardada no telefone dela.
Bunlar kurbanın bileğindeki morluklar, katil kurbanı sıkıca tutmuş.
Há hematomas no pulso da vítima, como se o assassino a tivesse agarrado.
Bir pembe dizi oyuncusunun arkasından neden Mathis gibi bir katil gönderilmiş ki?
Porque mandar um assassino profissional como o Mathis atrás de uma estrela de telenovela?
Katil yakalanmış, davam sonuçlanmıştı ve hayallerimin kadınını kollarımın arasına almıştım.
O assassino foi capturado, o meu caso foi encerrado e agarrada no meu braço estava a dama dos meus sonhos.
Katil beyaz bir adamdı Bay Bohannon.
O assassino era um branco, Senhor Bohannon.
Katil ayağı götürmüş mü?
- O assassino levou o pé consigo?
- Katil ayaklarını satıyorsa...
- Se o assassino vender os pés...
Sence Sunny'i ben mi katil yaptım?
Pensas que transformei o Sunny num assassino?
Eğer Gabriel gerçek bir psişikse katil neden ilgi duydu?
Porque razão era importante para o assassino que o Gabriel fosse um psíquico de verdade?
Belki katil de ilgilenmiştir.
Se calhar o assassino também foi.
Çalıştığımız seri katil davasında Vali, Austin Polisi hemen yakalanmasını istiyor.
O caso do serial-killer em que estamos a trabalhar, o presidente da câmara, a polícia de Austin, querem que seja detido rapidamente.
30 yıldır hiçbir seri katil kötülüğüyle ün salmış Lucas Reem kadar Las Vegas'a dadanmadı.
Nenhum assassino em série nos últimos 30 anos tem assombrado Las Vegas completamente como o notório Lucas Reem.
Katil, Harlow'ın masasından aşırmış olmalı.
O assassino deve tê-la surripiado da mesa do Harlow.
Katil bıçağı masadan aşırdıysa, belki ardında bir şey bırakmıştır.
Então, se o assassino surripiou a faca da mesa, talvez tenha deixado algo para trás.
Görünüşe göre Damon Harlow'ı öldüren katil, Bruce Waters'ı da öldürmüş.
Parece que o mesmo assassino que matou o Damon Harlow matou o Bruce Waters.
Yani bu, kadın eve geldiğinde katil zaten evdeydi demek oluyor.
O que significa que o assassino estava aqui quando ela chegou a casa.
Katil burada pusuya yatmış. Yani bu önceden planlanmış bir şey.
O nosso assassino estava à espera, o que significa... que isto foi premeditado.
Spalding Elliot aradığımız katil değil.
O Spalding Elliot não é o nosso assassino.
Katil yalnızca doktorun programını değil.. ... hastanenin tüm güvenlik sistemini de biliyormuş.
O atirador não sabia, apenas, a agenda da doutora, como conhecia o sistema de segurança do hospital.
Katil arkasını toplamış olmalı.
O atirador deve tê-las apanhado.
Katil izlerini yok etmek için telefonu almış olabilir.
Isso significa que quem a matou levou o telemóvel - para tentar cobrir o seu rasto.
Hep aynı şey amına koyayım. ... büyük katil Wolfe şaşırtıcı açıklamasını yaptı ve güçlerini kalıcı olarak emme ihtimali halkın gözünde bir paratoneri kutuplaştırmaya döndü.
O assassino em massa Wolfe fez o seu apelo chocante, a possibilidade de drená-lo permanentemente tornou-se motivo de divisão da opinião pública.
Tüm katiller benim soyundan değil ve tüm soyum katil değil ama yeteri kadarı onları bu dünyadan göndermemi hak ediyor.
Nem todos os assassinos são meus descendentes e nem todos os meus descendentes são assassinos. Mas são em número suficiente. O suficiente para saber que matar é o mínimo que devo a este mundo.
Eldon Wyck hakkında soru sorulduğunda Ryan Hardy ona, "Joe Carroll'dan bu yana en kötü seri katil." dedi.
"Ao falar de Eldon Wyck Ryan Hardy chamou-o, do pior assassino em série desde o Joe Carroll."