Kaçıyorum перевод на португальский
2,586 параллельный перевод
Güzel, çünkü kaçıyorum.
Óptimo, porque vou embora.
Ama şimdilik kaçıyorum.
Tanto faz, eu já vou.
Tamam, tamam. Kaçıyorum işte.
Estamos a tentar fugir.
Kaçıyorum.
Só a manter distância.
Hayır, aslında kocamdan kaçıyorum ama beni düşündüğün için sağ ol.
Não, na verdade estou a evitar o meu marido, mas obrigado por pensares em mim.
Palyaçolar yok Yere vurdukça kaçıyorum
Sem nuvens Fujo ao tocar o chão
Kaçıyorum, denemez.
- Não estou propriamente a evitá-lo.
Dün akşamdan beri ondan kaçıyorum.
Estou a tentar evitá-lo desde ontem à noite.
Sürekli kaçıyorum.
Sou fugitivo.
Kaçıyorum.
A escapar.
O zamandan beri onlardan kaçıyorum.
Tenho estado a fugir deles desde então.
Tamam, ben dışarı kaçıyorum.
Ok, vou sair daqui!
Bak, senden kaçmıyorum tamam mı, vasiyetten kaçıyorum.
Olha, não te estou a evitar, está bem? Estou a evitar o testamento.
O zaman ben kaçıyorum.
Vou indo. Tanto faz.
Evet. Kimsenin aklını kaçırmamasına inanamıyorum.
Sim, nem acredito que ninguém está no seu juízo neste momento.
- Ah, tabii. Bunları hep kaçırıyorum, değil mi?
Continuo sem perceber, não é?
Sadece çok önemli günleri kaçırmamaya çalışıyorum.
Só valorizo os feriados muito importantes.
Evet, var. Çoğu şeyi kaçırıyorum.
Sim, eu estou a perder muito.
Ben neden eğlenceli kısımları kaçırıyorum hep?
Porque é que perco sempre a diversão?
Seninle konuşmak istediğim konuları konuşmaktan kaçınıyorum.
Estou a evitar o assunto que realmente quero abordar.
Bugün de golfu kaçırdığıma inanamıyorum.
Nem acredito que voltei a não ir ao golfe.
Ama bir kaç yüz destekçinin oyları değiştirebileceğini sanmıyorum.
Mas não acho que algumas centenas de testemunhos sejam o suficiente para mudar a votação.
Seni evlenirken bir kaç dakika görmeyi planlıyorum.
Planeio ver-te por uns minutos no altar. Então...
Teslim tarihini kaçırmamaya çalışıyorum.
A tentar não falhar outro prazo.
Önce kazağı taratıyorum. Sonra bir kaç şey ekliyorum.
Primeiro faço um scan da camisola velha, depois junto alguma matéria.
Sanıyorum ki plan Abdul'ü hapisten kaçırmak,... çünkü kardeşi bir şeyler planlıyor.
Acho que o plano é tirar o Abdul da cadeia porque o irmão dele está a planear alguma coisa.
Bir kaç ay sonra, mezun olacağımıza inanamıyorum.
Não acredito que vamos formar-nos em questão de meses.
- Walter, lütfen bunu düşündüğünü söyleme. - Ne kaçırıyorum ben?
Walter, por favor não me diga que está a pensar...
Ama elimden gelenin en iyisini yapıp rapor yazmaktan ve sonucunda kendimi suçlamaktan kaçınmaya çalışıyorum ama Tanrı biliyor ya, senin gibiler buna değiyor.
Mas estou a dar o meu melhor para evitar a papelada e a autorrecriminação que a acompanha, embora Deus saiba que é do tipo que faz tudo isso valer a pena.
Tamam, ondan kaçıyorum.
Pronto, estou a evitá-lo.
Ayrıca inşa ettiğiniz laboratuvara bir bakıyorum da, harcadığınız onca paraya... Hiçbir masraftan kaçınmadınız.
E olho para este lugar que você construiu, o dinheiro que está a investir, sem olhar a custos.
Ben ise insanlara bir kaçış fırsatı yaratabilmek için kliniği yok etmeye çalışıyorum.
Eu quero destruir a clínica para criar uma distracção e salvar as pessoas.
Cameron sanıyorum yanlış yöne saptı İşaret tabelasını kaçırmış olabilir
Agora avaliámos que Cameron talvez tenha feito um erro naquela volta, provavelmente passou pelo sinal de orientação
- Ya da ben birşey mi kaçırıyorum?
Ou está a falhar-me qualquer coisa?
Bir kaç kutu şeftali alıyorum.
Ia levar duas latas de pêssegos.
Kasabada pek çok yaşlı insan ölümün tatlı uykusuna dalınca bir kaçını soğuk odada bekletmek zorunda kaldığımı hatırlıyorum.
Bem, se bem me lembro iríamos receber muita gente mais idosa na cidade à espera dos seus últimos dias e tínhamos muito pouco espaço na morgue.
- Keçileri mi kaçırıyorum?
Estou a ficar louca?
Bense dünya üzerinde komünizmin kaçınılmaz bir şekilde sona ereceğine inanıyorum.
Acredito na derrota inevitável do comunismo no mundo inteiro.
Senin aklını kaçırdığına inanıyorum.
Tenho fé mas o que tu acreditas é uma loucura.
Aklımı kaçırıyorum galiba bu gördüklerim ya da uyarılar?
Estarei a perder a cabeça? Ou serão visões, avisos, profecias?
Aklımı kaçırıyorum.
Ou estou a ficar louco.
Burada sizin oğlunuza bakarak, hala, Neler kaçırdığımızı düşünmekten kendimi alıkoyamıyorum.
Mas olhando para o seu filho, não posso voltar atrás, mas penso no que terei perdido.
Çarpma anını hatırlamıyorum, sadece bana doğrultulmuş bir silahtan kaçıyordum.
Não me lembro do impacto. Foi instintivo, para desviar-me da arma.
Savaşın tümünü kaçırdığım için üzgün olduğumu söylemeye çalışıyorum.
Só estou triste por ter perdido a luta toda.
¶ O yüzden kaçırıyorum bakışımı bebeğim ¶ ¶ Sanırım daha da kaçıracağım ¶
Sim, amor, olho para o lado, sim, olho para o lado
Daha kaç defa söylemeliyim. Burada çalışıyorum dedim ya.
Vou repetir pela centésima vez, trabalho aqui!
Bunu kaçırdığına inanamıyorum.
Apenas não posso acreditar que ele está a perder isto.
Ama sonra kapına dayandı ve "Kate, sensiz yaşayamıyorum benimle kaç" dedi.
Mas depois ele apareceu à porta do teu quarto e disse : "Kate, não consigo viver sem ti. Foge comigo."
Kaç defa söyleyeceğim? Tillman denen herifi tanımıyorum.
Já te disse, não faço ideia de quem é o Tillman.
Hayat akıp gidiyor ve ben her şeyi kaçırıyorum.
A vida está a acontecer ao meu redor, e estou a perder isso.
Günde 8 kere kaka yapar ve sanırım aklımı kaçırdım çünkü yemin ederim o çocuk bezlerinin her birine tapıyorum.
Ele faz cocó oito vezes por dia, e eu estava a dar em doido, porque juro-te, era eu que tinha que lhe trocar todas as fraldas.