Kocakarı перевод на португальский
282 параллельный перевод
Seni pis, hırsız kocakarı, seni...
Sua bruxa velha e ladra, eu...
Kapa çeneni kocakarı.
Cale-se, sua velha.
- Evet, geveze kocakarı.
Esta velha maritaca.
Eğer şişman bir kocakarı şarkı söyleyecekse burada bir saniye durmam.
Se uma mulher gorda e velha vai cantar, vou-me embora.
Bize sıra geldiğinde, hepsi kocakarı olacaklar.
Quando chegar a nossa vez, elas já serão velhas!
Şu şişman, tembel kocakarılara bak.
Olhe essas bolotas preguiçosas.
Birkaç ay içinde gelininin evinde, kanepede uyuyan... -... bir kocakarı olacaksın.
Daqui a poucos meses, serás uma velha e estarás a dormir no sofá da casa da tua nora.
Muhabir arkadaşım, sizin... ders kitapları okuyan, tek satır bile yazmayan... hayata küsmüş bir kocakarı olacağınızı söylemişti.
O meu amigo jornalista... disse que você devia ser uma velhota frustrada... que leu os manuais, mas nunca escreveu na vida.
Kulağında birçok çocuk bağırışlarıyla kocakarı olarak son nefesini verme.
Não acabe como muitos meninos, gritando "mamãe" ao ouvido.
Eminim hepiniz, hipnoz altındaki hiç kimseye ahlaki değerlerine aykırı bir şey yaptırılamayacağı şeklindeki kocakarı masalını duymuşsunuzdur.
Decerto que já ouviram todos a velha lengalenga de que nenhum indivíduo hipnotizado pode ser forçado a fazer aquilo que a sua natureza moral repudia, o que quer que isso seja.
Onun kocakarı ilacıydı.
A poção é dele.
Evet, kocakarı çeteleri savunmasız delikanlılara saldırıyor.
Sim, gangues de velhotas que atacam jovens indefesos e em boa forma.
Burası eskiden nezih bir mahalleydi kocakarılar taşınmaya başlamadan önce.
Sim, isto até era um bairro sossegado, antes das velhotas se mudarem para cá.
Kocakarıların bir numaralı hedefi, telefon kabinleri.
Os alvos preferidos das velhotas são as cabinas telefónicas.
Ama burası yalnız kocakarıların şehri değil.
Mas esta não é somente uma cidade de velhotas.
Kocakarı üç kez dine aykırılıkla suçlanıyorsun.
Bem, velha, és acusada de heresia de quatro naturezas.
- Şimdi, kocakarı son bir şansın var.
- Bem, velha, tens mais uma oportunidade.
Kocakarı inancı.
Histórias.
Beni duydun, kocakarı. Ya gazlarsın ya da bu otobüsü senin beyninle süslerim.
Velha bruxa, ou continuas ou espalho-te os miolos pelo autocarro!
Kocakarı masalları işte, hepsi bu.
Cantigas, claro.
- Kocakarılar gibi yürüyorsun.
- Pareces uma velhota a andar.
Önce müttefikler, şimdi de Bonn'daki kifayetsiz kocakarılar.
Primeiro os aliados e agora as velhotas de Bona.
Benim kocakarı da aptallık etmeyip bulabildiyse... noel için bana bundan alacaktı.
Minha velha provavelmente me dará uma de presente de Natal... Se ela não for muito burra para encontrá-la.
- Bence bunlar kocakarı masalı.
- Histórias da carochinha, presumo.
Bir kocakarı gibi konuşmaya başladınız bayım.
Que acha de atacarmos a costureira?
Ne aksi bir kocakarısın sen. Öyle değil mi, Sprog?
Que mulher diabólica me saíste...
- Silahlardan nefret ederim. - Kocakarı.
Odeio armas!
Bazıları sülünü kuyruk tüylerinden düşene kadar asmak gerektiğine inanır fakat bu bir kocakarı hikayesidir.
Há quem diga que o faisão deve ser pendurado pelas penas até se ir, mas isso são histórias.
Kocakarı ilaçları yapıp sattığından yerel asilleri kızdırmıştı.
Envolvia-se em discussões que ofendiam a nobreza local, e vendia soporíferos e drogas alucinogénias.
- Kaybolun, iğrenç kocakarılar.
- Desapareçam, bruxas horrorosas.
Şu kedisi olan ihtiyar kocakarı!
A velhota do gato!
Bu kocakarı masalı Clark!
Essa já é velha, Clark! Estou a avisar.
Yani kocakarı hikayesi gerçekleşmiş oldu :
A velha lenda sempre é verdadeira.
Sakın bana bu kocakarıyı becerdiğini söyleme.
Andas a comer este bagulho?
Şu sıralar Fransa'da tercih edilen kadın tipi deli gibi kıkırdayan dişsiz kocakarılar.
Sir, o tipo de mulher preferidas actualmente em França, são bruxas desdentadas, que só cacarejam loucamente.
Bir avuç kocakarıyla kağıt oynuyorum.
Vou jogar às cartas com um monte de bruxas.
Kes sesini kocakarı.
Cala-te, velha nojenta.
Evet, çünkü rakibin bizim biricik Melun Kocakarı'mız!
Sim, porque o adversário é a nossa Big Bad Mama!
Ve Melun Kocakarı, belden aşağı ısırmak yok.
E, Big Bad Mama, não vale morder abaixo da cintura.
Melun Kocakarı rakibini kafa kola aldı.
A Big Bad Mama imobilizou a cabeça dele. Meus Deus.
Melun Kocakarı iplere çıkıyor.
A Big Bad Mama está a subir à corda.
Ama Melun Kocakarı'nın buna aldırdığını sanmıyorum.
Mas acho que isso não interessa à Big Bad Mama.
Kocakarı gibi giyinmişti ama bu kadındı.
Disfarçada para parecer uma desmazelada, mas foi ela!
- Abartma kocakarı.
- Não se passe, avozinha.
Buranın sahibi deli kocakarı da burada. İstediğim her şeyi yapar, çünkü beni seviyor.
A velha maluca que é a dona deste sítio, faz tudo o que eu peço, porque me ama.
Gerçekten kocakarı ilaçlarına ihtiyacım yok.
Não preciso de mais remédios caseiros.
O huysuz kocakarı mı?
Aquela velha jarreta?
Sen ve senin şu kocakarı ilaçların!
Tu e os teus remédios caseiros!
Kocakarı masalları bunlar.
Isso é invenção.
Bunlar kocakarı masalı!
Idiotices!
Silvia kaynanan huysuz kocakarının teki. - Kapa çeneni, seni duyacaklar.
Silvia, tu estás muito mandona.