Kölay перевод на португальский
32,900 параллельный перевод
"İnsanları oraya yollayın" demek kolay geliyor.
É mais fácil dizer : "Mandem-nos para lá."
Bir kere protesto edecek olsalar bir daha kolay kolay cüret edemezlerdi.
E quando protestavam uma vez, não o repetiriam tão facilmente.
- İdam sırası, kolay değil. - Sadece ondan dolayı değil.
Ele está no corredor da morte, era impossível não ficares.
Esasında, sanırım çoktan kazandım çünkü münazarada yapılacak en kolay şey tartışmacıya saldırmak olacaktır.
Na verdade, acho que já ganhei. Uma das coisas mais simples de fazer num debate é atacar o orador.
Rachel, bunu duymanın kolay olmadığını biliyorum ama yapabileceğim bir şey yok.
Rachel, eu percebo que isto é difícil de ouvir. Mas não há nada que possa fazer. Olhe, dou-lhe a minha palavra.
Tüm gün işleri canlandırmak için dışarıdaydım ve hiç kolay olmadı.
Passei o dia todo fora a tentar angariar clientes, e não tem sido fácil.
- Sutter'ın dosyalarına ulaşabilsem çok kolay olurdu.
Isso seria mais fácil se tivesse acesso aos ficheiros dele. Bem, não te consigo dar isso.
Bunu anlamak kolay ama katlanmak hiç de kolay değil.
E isso é algo fácil de compreender, mas difícil de aguentar.
Ama sen buradan çıkarsın da ben kalırsam, dışarıda da buradaki kadar kolay seni bulabileceğimi unutma.
Mas se saíres daqui e eu não, devias saber que te apanho tão facilmente lá fora como aqui.
- Gerçekten böyle kolay mı sanmıştın?
Pensaste mesmo que seria assim tão fácil?
İşte bu dünyada kolay vazgeçmiyoruz.
Está a um mundo de distância. Neste mundo, não desistimos tão facilmente.
Babasız büyümek eminim kolay olmamıştır.
De certeza que não te foi fácil crescer sem o teu pai. Não.
Elbette o varken de kolay değildi.
Claro que também não foi fácil quando ele lá estava.
- Çok kolay. - Kaldır kıçını.
Isso é fácil.
Yaşadığınız yerde büyümenin kolay olmadığına eminim ama okuduğunuz lisede üniversite mezunu olan 10 kişiden birisiniz ve bir tek sizin doktoranız var.
Tenho a certeza que não foi fácil crescer onde cresceu, mas... você foi um entre dez do seu liceu que concluíram a faculdade e o único a conseguir um doutoramento.
Ayrıca, iş ortaklarının ölümden döndüğünü öğrenmek kolay değil.
Além disso, não é fácil descobrir que os nossos colegas regressaram dos mortos.
Hükûmet gibi yüksek makamların karşısına çıkmadan bir şeyler yapmak isterseniz, yeme şeklinizi değiştirmekten daha kolay bir şey aklıma gelmiyor.
Se querem uma coisa que podem fazer sem apelar a autoridade superiores, como governos não me ocorre uma solução mais fácil do que mudarem vossa dieta.
Beslenme değişimini, hatta bu konuda kırmızı etten tavuğa geçmek gibi küçük bir değişimi bile hayal etmek oldukça kolay.
Mas é muito fácil imaginar uma alteração alimentar, mesmo tão pequena como trocar a carne de vaca por uma alternativa, como frango.
Başka bir seçim yaparak beslenmenizi değiştirmenin çok kolay olduğunu kabul etmeliyiz.
A verdade é que é relativamente fácil mudar a nossa dieta assim.
Anlaşılan siz Amerikalılar... işlerinizi kaba kuvvetle çözmeyi seviyorsunuz, ama daha kolay bir yolu var.
Já reparei que vocês, americanos, gostam de resolver problemas recorrendo à força bruta, mas... há uma forma mais fácil.
Varili getirmek için çelik araç kullanmış olabilir, ama bu da kolay olmaz.
Pode ter usado um carrinho de mão para trazer o barril para aqui, mas não deve ter sido fácil.
Ben sana kolay getireceğim.
Tenho o teu bem bom aqui, não é?
Yerini doldurmam kolay olmayacak.
Sinto que estar à altura dele será um feito hercúleo.
Kolay bir iş yapmıyoruz.
Este trabalho não é fácil.
Neden kolay olan yolu tercih etmiyoruz? Bunun nesi kötü?
Por que não escolher a maneira mais fácil?
Kolay olanı da seçebiliriz çünkü kolay olan kolaydır.
Podemos escolher a opção fácil também porque a opção fácil é fácil.
Ama bazen kolay olan yolu tercih etmek daha önemlidir.
Mas às vezes precisa escolher a opção mais fácil.
Arkadaşlarla her şey çok kolay, sadece akar gider fazladan efor harcamana gerek yoktur.
Com amigos, tudo é tão fácil, só flui. Não precisa de fazer nenhum esforço.
- Evet, o hiç kolay olmayacak.
Sim, isso não vai ser fácil.
Bir sitcom yıldızı iken aynı zamanda bir aile olmak hiç kolay değil.
Não é nada fácil ser uma família que também trabalha junta numa sitcom.
Ve bu, pizza dağıtma işimden daha kolay olacaktır.
E tem que ser mais fácil do que quando entregava pizzas.
O iş kolay.Sen ve ben, senin ne kadar üzgün olduğun hakkında bir video yapıp internete koyacağız
É fácil. Só temos que fazer um vídeo sobre o quão triste és e colocá-lo online.
Bakın bu şey kolay uçmuyor.
E deixem-me que vos diga, esta coisa não é fácil de pilotar.
Kokaini aklayıp yasal olarak satmak çok kolay olurdu.
Seria fácil fazer a lavagem da cocaína e vendê-la como se fosse legal.
Yani bir suçu bildirmek için polise kolay kolay gidemiyorsunuz.
Portanto, não é fácil ir à Polícia denunciar um crime.
"Shetani" takma adının anlamı "şeytan" ve kolay değil...
A alcunha "Shetani" significa "O Diabo", e não é fácil...
Bu hayvanları zalimce katlederek kolay para kazanmak isteyen bu aç gözlü adamları görmek beni derinden yaralıyor.
É doloroso ver estes homens gananciosos que só querem ganhar dinheiro fácil matando implacavelmente estes animais.
WildLeaks'in Çin'de faaliyet göstermesi kolay değil fakat bugün direkt olarak harekete geçecek ve anonim bir muhbirle buluşacağız.
É difícil para a WildLeaks levar a cabo operações na China, mas hoje vamos estar cara a cara e conhecer uma das nossas fontes anónimas.
Fil dişi satma evraklarını kolay temin ediyor.
Consegue facilmente a papelada para vender o marfim.
Mahkeme basladiginda, her seyin kolay olacagini düsünüyordum.
Quando o julgamento começou, pensei que tudo seria fácil.
300 dolarlık ceza ödemekten çok daha kolay. Ayrıca notlarınızı alabilmek için cezayı ödemeniz lazım.
Portanto, é mais fácil do que os 300 dólares que pagariam aqui e teriam de os pagar antes de receberem as notas.
Ama bildiğimiz Co-Lin bu maçı kolay vermez.
Mas a Co-Lin tem agora a posse da bola.
Böyle iteleyerek, skor yapmak kolay tabi.
É fácil marcar a empurrar dessa forma.
- Bu o kadar da kolay değil.
- Não é assim tão fácil.
Bugün tatil günü olduğu için, onu bulmam çok kolay olmadı.
Não está fácil, pois é o dia de folga dele.
Fakat operasyon için hazırlanmak işin en kolay yanı.
Mas a preparação para a cirurgia foi a parte fácil.
Birini öldürmek ve onu tekrar hayata döndürmek pek de kolay değil,... hele bir de bunu ofis eşyalarıyla yapıyorsan.
Matar alguém e trazê-lo novamente à vida não é fácil. Sobretudo, se estás a fazê-lo com material de escritório.
O kadar da kolay olmayabilir.
Não é assim tão simples.
Bu kadar kolay pes etmek için, fazla şişkosun.
És demasiado chatarrão para desistires assim tão facilmente.
Bana karşı nazik olmanın senin için kolay olmadığını biliyorum.
Sei que não é fácil seres simpática comigo.
Ama bu göründüğü kadar kolay değil, Kara.
Mas, não é assim tão simples, Kara. Estou...
kolay gelsin 78
kolay 211
kolayca 28
kolaydı 20
kolaydır 22
kolay iş 26
kolay para 20
kolay olmayacak 74
kolay mı 24
kolay oldu 39
kolay 211
kolayca 28
kolaydı 20
kolaydır 22
kolay iş 26
kolay para 20
kolay olmayacak 74
kolay mı 24
kolay oldu 39