Kısmetse перевод на португальский
31 параллельный перевод
Sonsuza dek asker, zaman zaman da şairim ve kısmetse kral ben olacağım.
Sou sempre soldado, por vezes poeta, e hei-de ser rei.
Kısmetse.
Veremos....
Kısmetse alacağım ama biraz indirim yapman lazım.
Eu compro, mas tu tambem deves ceder.
Kısmetse gelecek seansta tamamlarız artık.
Na próxima sessão, recomeçamos daqui, sim?
Kısmetse hasat balosuna evde olurum.
Com alguma sorte, irei para casa a tempo das colheitas.
Bugün kısmetse Cuma'yı Fatih Camii'nde kılayım dedim.
Eu queria ir à mesquita de Fatih para as minhas orações de sexta-feira.
Umarım bir gün, kısmetse orda benim için yaptığını oğlun da senin için yapar.
Espero que um dia, se Deus quiser, o teu filho faça por ti o que fizeste por mim, ali.
Kısmetse, Noah, eve tek parça halinde gelecek.
Se Deus quiser, o Noah vai voltar são e salvo para casa mais cedo do que pensas.
Sadece oraya çıkıp futbolumuzu oynarız ve kısmetse Eyalet Şampiyonluğu'na biraz daha yaklaşırız.
Só queremos jogar futebol. Se Deus quiser, ficamos mais perto do campeonato estatal.
Araçlarınızı dikkatli sürün. Kısmetse yarın tekrar burada görüşürüz.
Conduzam com cuidado e se Deus quiser ainda nos veremos.
Günün birinde kısmetse bunu başaracağız ve Clay Jefferson gibi iyi adamlar bir daha asla böyle zor durumda kalmak zorunda olmayacak.
Um dia, se Deus quiser, conseguiremos que bons homens como o Clay Jefferson nunca mais voltem a ser colocados em situações impossíveis.
Kısmetse, tabii.
Se Deus quiser, claro.
Harcamaları kısıp, ve kısmetse sevgili Baş Rahib'imizin fidye parasını ödemek için ben, şu anki yetkili Baş Rahip olarak Kingsbridge Katedrali inşasının durdurulmasını emrediyorum.
Com o propósito de reduzir as despesas e, se Deus quiser, assegurar o resgate exigido pelo nosso bom prior, eu, como coadjutor, ordeno que parem todos os trabalhos na Catedral de Kingsbridge.
Senden artık para almıyorum Mildred, kısmetse daha öfkem geçmeden her bir kuruşunu ödeyeceğim!
Aceitei o último tostão teu, Mildred. E se Deus quiser, antes do meu fim, devolver-te-ei todos os cêntimos!
Kısmetse yaşayacak.
talvez sobreviva.
Eğer, belki, kısmetse...
Se, um dia, talvez.
Kısmetse artik bizim otelimiz de...
E se tudo correr bem, o nosso hotel vai...
Kısmetse, yarın sabaha.
se Deus quiser.
Ayarlarız kısmetse.
Eu arranjo, se Deus quiser.
Kısmetse.
Se for a vontade de Deus.
Kısmetse, Mekke'ye mi gidiyorsun Hmoud?
Vais para Meca, Hmoud?
Kısmetse 9 ay içinde senden yeni bir parçayı hayatımıza alacağız.
Se Deus quiser, daqui a nove meses, vamos estar a dar as boas-vindas a um novo ser.
- Kısmetse, yakında olacak.
Filhos? Em breve, se Deus quiser.
Kısmetse, iş o raddeye gelmeyecek.
No entanto, queira Deus, que não chegue a isso.
- Kısmetse tabii.
- Se Deus quiser.
Eğer kısmetse firmanız sefil müvekillerinizden topladığı üç beş kuruş parayla batmayıp ayakta durabilirse savcılıktan bir şeyler isteyeceğiniz zamanıın da geleceğine adınız gibi emin olabilirsiniz.
Se a vossa firma não desabar sob o peso dos frangos e cestos de frutas que têm recebido da vossa clientela indigente, chegará uma altura em que precisarão de um favor do Ministério Público.
Güzel haberse, yine işleri yoluna girdiğinde paranı alacaksın. Ve zamanla, kısmetse sağlığına da kavuşacaksın.
Se o voltares a colocar online, recuperarás o teu dinheiro e, com o tempo, Deus queira, a tua saúde.
- Kısmetse.
Se Deus quiser.
kısmetse başka bir akşam.
Outra noite talvez.
Kısmetse sen cephede kılıç kullanmayacaksın ama ben zamanında kullandım.
Os reis não lutam.