Английские фразы | Русские фразы | Турецкие фразы
Translate.vc / турецкий → португальский / [ K ] / Kızıl saçlı

Kızıl saçlı перевод на португальский

738 параллельный перевод
Şu kızıl saçlı, küçük profesörü tanıyor musunuz?
Conhece o pequeno professor de cabelo vermelho?
Kızıl saçlı oldum, esmer oldum, sarışın oldum ama ne fayda!
Já fui uma ruiva, uma morena, uma loira, mas nada feito.
Şu kızıl saçlı fena değil.
Aquela ruiva não é má.
Yanındaki kız kim, kızıl saçlı olan?
Quem é a rapariga que te acompanha, a ruiva?
Hayır, kızıl saçlı olan.
Não, refiro-me à ruiva.
Kızıl saçlı mı?
A ruiva.
Kızıl saçlı mı?
A ruiva!
Kızıl saçlı bir kadın beni ortadan kalkması gereken salağı ziyarete götürüyor.
Uma ruiva apresenta-me o tipo.
Beni azgın bir kızıl saçlının önüne attın, birkaç frank için beni harcadın.
Atirates-me fora por uma ruiva sarnenta... com alguns desprezíveis francos escondidos na meia.
Aynı evde iki kadın. Ve biri kızıl saçlı.
Duas mulheres numa casa, e uma delas ruiva.
Şu kızıl saçlıyı da kaydet.
E aquele ruivo.
Hangisi kızıl saçlıdır bilemem.
Não consigo ver quem é ruivo.
Üçüncü kattaki kızıl saçlı mı?
- A ruiva do terceiro andar?
Ve o büyük bir sakala sahipti, kızıl saçlı ve sarışındı.
Tinha uma barba comprida, ruiva, clara.
Hey kızıl saçlı!
Ei, ruiva!
Kızıl saçlı bir kadın görmek isterim.
Gostava de ver uma mulher ruiva.
Kızıl Saçlı Reise iyi bakacağım.
Eu cuidarei do Chefe Cabelo Vermelho.
Kızıl Saçlı Reis mi?
Chefe Cabelo Vermelho?
Kızıl Saçlı Reise ait olduğunu söyledi.
Ela pertence ao chefe de cabelo vermelho.
Mickey Spillane'in okuduğum başka bir kitabında adını şimdi hatırlayamıyorum sokaklarda kızıl saçlı bir afet buluyor ve onun için üzüldüğünden kıza biraz mangır veriyor.
Num outro livro do Mickey Spillane, não consigo lembrar-me do título, ele encontra esta ruiva nas ruas e dá-lhe um dinheiro, porque fica com pena.
Şimdiye kadar yakaladığım tek kısrak... ateş yiyen bir rahibin kızıl saçlı kızıydı.
A potra mais endiabrada que apanhei, era uma ruiva, filha de um pregador que engolia fogo.
Kızıl saçlı çocuğu kardeşin gibi kolluyorsun.
Você o adoptou como irmão do rapaz do cabelo vermelho.
Kızıl saçlı cebir öğretmeni.
um professor de álgebraruivo.
Kızıl saçlı cebir öğretmeninden Alman alkoliğe kadar.
De um professor de álgebraruivo a um alcoólatraholandês.
Eyerimin altında bir kızıl saçlıyı görmek istemem.
Não quero essa ruiva pondo os olhos na minha sela.
Uzun boylu, kızıl saçlı güzel bir bayandı.
Uma senhora bonita. Alta, ruiva.
Kızıl saçlı mı? Kahverengi gözlü mü?
Olhos azuis, castanhos?
Yani, çok... -... çekici ve kızıl saçlı olsa?
Se ele tivesse um lindo cabelo ruivo?
Ama kızıl saçlı ve beyaz gözlü bir kız hiç hatırlamıyorum.
Mas não me lembro de nenhuma rapariga de cabelo ruivo e olhos claros.
Güzel, genç, kızıl saçlı.
Uma jovem e bonita ruiva.
Bir de Havuç Fitch vardı, kızıl saçlı. Ama o da Fort Wayne'deydi.
E houve um Carrot Fitch, ruivo, mas isso foi no Forte Wayne.
- Kızıl saçlı olan, Shanahan, gemi katibi.
- O ruivo é Shanahan, carpinteiro.
Hey... hiç kızıl saçlı bir korkuluk gördün mü?
Alguma vez viu um espantalho com cabelo ruivo?
Annem en kızıl saçlı adama toprak verilmez diye bunu komik buluyor.
A mãe diz que é de rir. Só se derem terra ao homem mais ruivo.
Kızıl saçlıydı.
Uma ruiva.
Kızıl saçlıydı.
Era ruiva.
O inatçı, kızıl saçlı İrlandalı,
Aquela mula irlandesa teimosa avermelhada
Kızıl saçlıları pek tutmam.
Não gosto muito de ruivas.
"Şu kızıl saçlı nasıl?" gibi şeyler söyleme arzusu uyandırıyor bende.
Faz-me querer dizer coisas do tipo : "Como está a ruiva?"
Hani şu kitapçıda çalışan kızıl saçlı.
A ruiva, aquela que trabalhava na livraria.
Kayıt dışı, eh? Şey, Bay Durk, sen üçüncü ya da dördüncü sınıftayken, ön sırada kızıl saçlı güzel bir kız vardı ve sen onun dikkatini çekemiyordun, em...
Sr. Durk, quando andávamos na quarta classe, havia uma ruiva gira na fila da frente que não nos ligava nenhuma.
Kısa kızıl saçlı ve gözlüklü.
Baixo, ruivo e de óculos.
- Kızıl saçlıyı.
- Ela é ruiva. - E então? !
- Kızıl saçlılardan.
- As ruivas. - Tenho uma.
Kızıl saçlı biriyle konuşuyorsunuz.
- Está a falar com uma ruiva.
Ameliyat masasında, kızıl saçlılar ölüyor.
Na mesa de operações, a loira morreu.
O inatçı, kızıl saçlı İrlandalı,
Aquele teimoso irlandês de cabelo vermelho.
Kızıl saçlı kadınlar kötü şans demektir.
As ruivas trazem azar.
- Kızıl saçlı kadınlar kötü şanstır.
- As ruivas dão azar. - Qual é o problema?
- Kızıl saçlı kadınlar kötü şanstır, dostum.
- As ruivas dão azar. - Que se passa?
Bir gece sarışın, diğer gece kızıl saçlı.
Se quero divertir-me, saio e divirto-me.

© 2017 - 2024 Translate.vc | [email protected]