Lazer перевод на португальский
1,605 параллельный перевод
Sinemaya gittik, lazer silahıyla adam avladık, video oyunları oynadık. - İyi.
Filmes, laser tag, salão de jogos.
Lazer ameliyatı gerekiyordu.
Cirurgia a laser.
Spor tesisleri, kütüphane, eğlence salonu... ve size bahçıvanlık yapmanız için alet-edavat vereceğiz.
Desporto, a biblioteca, um centro de lazer e para jardinagem, dar-vos-emos as respectivas ferramentas.
Lazer
Laser
Bu benekler bir lazer tarafından okunur.
Estes pontos são para leitura laser.
Bir DJ'imiz olacak, sirk oyuncuları... falcılar, dumanlı ve lazer ışıklı bir ortam.
Vamos ter um DJ, artistas de circo... cartomantes, fumos e néon.
Belki de lazer çubuklar falan koymalarının vakti geldi.
Talvez estivesse na altura de comprarem barras de laser ou assim.
Çocukluğumdan beri tembel olduğumu mu düşünürdüm.. Mavi bir gökyüzü ya da yok edilemeyen bir kadın hayali gibi
Quando penso nos dias de lazer de minha infância quando via no céu azul os rostos brancos das mulheres.
Yeryüzündeki masum insanların adına bunu yapmak görevimizdir 20 yıldır Maximilian hükmünde yaşayan ülkemiz bu kadar düşmemiştir
Quando penso nas tardes de lazer e no céu azul de minha infância. Das árvores dobradas sobre o solo. Dos rostos brancos das mulheres sentadas à beira da estrada.
Çocukluğumdan beri tembel olduğumu düşünürdüm
Quando penso nas tardes de lazer de minha infância..
Üzerine lazer tuttum ve kız buna, dört gün altı saat önce tepki verdi.
Eu apontei isto para ela e ela reagiu 4 dias atrás!
Seyahat ve Eğlence Bölümü yayılmaya çalışıyor salgınları falan önlemek için, her yere.
A secção de Viagens e Lazer está a fazer uma grande cobertura sobre lugares para evitar a praga.
Roket atar, lazer topu, savaş zırhı.
Lança-foguetões, canhões de laser, blindagem.
Adamların lazer silahları getirdi. Özel kalibreli. Bu göçükleri delebilir.
Os meus homens trouxeram rifles de pulso de laser especialmente calibrados para que pudessem atravessar essas rochas.
Şu lazer şeylerinin yaptığı işi yap.
Trabalhar com depilação à laser.
O da hedefine lazer ışını gibi kilitlendi.
E ela agarrou-se a isso como um "raio laser".
Bir lazer kılıcı.
Uma espada de laser.
Kemigin en derin yeri olarak belirlenen kısım 04.mm. İzi kaybedilen, yaşayan kemiklere yapılan saldırının ve zararın boyutunu lazer, açı ile ölçebilir.
Um corte de 3,3 mm no osso, na parte mais profunda, que seguiu até ser de 0,04 mm.
İki lazer ışını gönderiyor.
Projectam-se dois lasers.
Lazer savaşının hâlâ olduğu hakkında hiçbir fikrim yoktu.
Não fazia ideia que o Laser Tag ainda existia!
Lazer savaşı oynamak, gerçekten beni geçmişe götürdü.
Jogar Laser Tag faz-me recordar.
En azından bana kendi lazer kaleydoskopumu yedirmedi.
Bem, ao menos não me fez comer a minha arma lazer caleidoscopio.
Hem zaten lazer silahıydı o.
E de qualquer maneira era uma pistola laser.
Kalabalık kimin dağları kaldırabildiğini veya kulağından lazer çıkartabildiğini umursamıyor.
Estas pessoas não se importam se movemos montanhas, ou atiramos com lazer.
- Lazer?
Lasers?
Bir Goa'uld lazer silahı tarafından vuruldu.
- Foi alvejado por um Goa'uid.
Komutan lazer hedefleyiciyi görebilir.
O comandante vê a mira laser.
Lazer parça testini koli bantlarına uyguladım.
Submetemos as amostras de fita adesiva à ablação laser.
Birden fazla alet isteyen şeylerle vakit geçirmem.
Não pratico actividades de lazer que me obriguem a usar... mais de uma peça de equipamento.
Seks boş zaman işi değil.
O sexo não é uma actividade de lazer.
Amma lazer gösterisi be.
É um show de lasers.
Evet, kağıttaki şerit izinin lisenin... kütüphanesindeki lazer yazıcıyla aynı olduğunu buldum.
Sim, as marcas no papel coincidem com uma impressora a laser da biblioteca do liceu.
yani, bir kısmı değil, ama görünüşe göre Hannah'ın okuldaki lazer yazıcıya ulaşabildiği IP'si varmış.
Aparentemente, a Hannah tinha acesso à impressora laser da biblioteca do liceu.
Jack... üzerimde bir lazer var.
Jack... Puseram uma mira laser sobre mim.
Biliyor musun, karım şu yeni lazer ameliyatından oldu.
Sabe, a minha mulher fez uma cirurgia a laser.
Belki de lazer çubuklar falan koymalarının vakti geldi.
Talvez esteja na hora deles trazerem as celas a laser, ou algo assim.
Bugünün çiftçisi babasının sürdüğü tarlayı 5 kat daha fazla sürebilmekte ve buna rağmen babasının hiç sahip olamadığı kadar boş vakte sahip olmaktadır.
Um Agricultor consegue hoje trabalhar 5 vezes mais terra que seu pai trabalhava e ainda ter tempo para o Lazer que o seu pai nunca teve.
Biri bu adama lazer yapmış.
Alguém apontou um laser a este tipo.
İşte mi giyeceksiniz, dışarıda mı?
- É para o trabalho ou lazer?
- Lazer odaklı mikroskop tarayıcısını kullandım.
- Usei o microscópio de laser.
İz sürme konusunda da tüm cesetler üstünde lazer taraması yapıp tüm olay yerlerinde saç ve kumaş arıyoruz ama bunlar boş gezenin boş kalfaları.
Quanto a vestígios, estamos a analisar todos os cadáveres e a inspeccionar as cenas de crime à procura de cabelos e fibras, mas é claro que se trata de casas abandonadas.
Şu yeni çıkan lazer ameliyatını bir düşünsen- -
Já considerou alguma vez essa nova cirurgia a laser?
Üzümün size selamı var bayan.
É um lazer conhecê-la, minha senhora.
Roket atarlar, lazer topları sesle kumanda edilen savaş zırhı.
Sabe, foguetes, lasers. Armadura activada pela voz.
Odaklan. Lazer gibi.
Concentrado... como um laser.
Senin lazer olduğunu sanıyordum.
Pensava que eras um laser.
Yani, aya bir lazer yansıtıp istedikleri hedefi silip yok ederler.
Quer dizer, podem rebater um laser na Lua e destruir um alvo à escolha.
Bölüm 5'te bu titanyum kabuğu delmek için lazer bombardıman matkabıyla çalışacak bir takım hazırladım.
Tenho uma equipa na secção 5 a trabalhar com uma broca a laser que passará a protecção de titânio.
Bu lazer bombardıman matkabı, kuvarsı tereyağı gibi kesiyor.
Esta broca a laser corta o quartzo como manteiga.
Çocukluğumdan sonra tembelliğimi attığımı sanıyordum
Quando eu penso nas tardes de lazer de minha infância.
Kuantum okun hâlâ yanında mı? Evet ama demiştin ki...
Você ainda tem uma flecha lazer?