Lucifer перевод на португальский
1,483 параллельный перевод
Araştırmamda Crowley'in şeytanları Lucifer'in mahzenlerini bulmaya gönderdiğini öğrendim.
E na minha busca descobri que Crowley enviou demónios para achas as Criptas de Lucifer.
Lucifer'in mahzenleri mi varmış?
Lucifer tinha criptas?
Sadece Lucifer'e yakın olanlar yerlerini biliyor.
Apenas os mais próximos de Lucifer conheciam a sua localização.
Crowley'e Lucifer'in mahzenlerinin yerlerini mi söylüyordun?
Tens andado a dizer ao Crowley a localização das criptas de Lucifer.
Crowley Lucifer'in onu mahzenlerinden birinde sakladığını öğrendi.
Crowley descobriu que era Lucifer que a tinha e pensa que ela está guardada numa cripta.
İntikam almak isteyecekler. Tanrının Lucifer'i cezalandırması bunun yanında çocuk oyunu gibi kalacak.
eles vão procurar vingança em ti que vai fazer o que Deus fez a Lucifer uma brincadeira de criança.
Ya da Lucifer?
Ou para o Lucifer?
Michael ve Lucifer, onlar derin bir yanma içindeler.
Michael e Lucifer... esses tipos... estão metidos na frigideira.
Şeytan seninle yaşayacak!
Lucifer habitabunt in te!
Şeytan dünyaya hakim olacak! Her şeye karar veren o'dur.
Lucifer reget hoc mundo, ego reget huius mundi pro aeterno!
Lucifer'ın seçtiği bir cehennem askeri.
Os cavaleiros do Inferno são escolhidos por Lúcifer.
Ben bilmem ama yerinde olsaydım öncelikle Ruby, Lilith'i öldürmek, Lucifer'i çıkarmak, ruhunu kaybetmek Purgatory'e düştüğümde beni aramaman.
Isto é só uma sugestão, mas, se estivesse no teu lugar, a Ruby, matar a Lilith, soltar Lúcifer, perder a alma, não me procurar no Purgatório.
Cehennemin savaşçıları Lucifer'in kendi seçtiği şeytanlardır.
Os Cavaleiros do Inferno são escolhidos a dedo pelo Lúcifer.
Salak bir çocuğun Lucifer'i kafesinden çıkardığından bahsediyordu.
Porque um idiota qualquer soltou o Lúcifer.
Gizli bir zindanı ve içinde onlarca tabut olan bir evde yaşamak durumunda kaldım ve.. ... az kalsın, bebeğimin Lucifer olduğunu düşünen cadılar tarafından öldürülüyordum.
Tenho vivido numa casa com uma masmorra secreta cheia de caixões e quase fui assassinada por bruxas convencidas que o meu bebé é o demónio.
Eğer şeytanı * ( Lucifer ) öldürmeyi planlıyorsan, daha iyi bir kılıç bulman lazım.
É bom que isso seja uma espada de verdade para matar o Lúcifer.
Lucifer adına, bırak uyuyalım.
Em nome de Lúcifer, deixa-nos dormir.
Dördüncü melek Lucifer.
O quarto anjo é Lúcifer.
Lucifer bir melektir.
- Lúcifer é um anjo.
Lucifer.
Lúcifer!
Şeytanın karanlık tahtında oturduğu mahşer yerini mi gözlüyorsun?
Na terra de Bethlehem, Lucifer convidou-te para a escuridão?
Bardağı düşürmemiş olsaydık utancımızın kalmadığını ve şeytanla yattığımızı anlardı.
Se não tivessemos deixado cair o copo de água, diria que a nossa modestia havia sido quebrada, e juntamo-noss ao Lucifer.
Görür ki şeytan Lucifer hâlâ kahpedir.
... verifica se Lúcifer ainda é uma cabra.
İsmi Lucifer.
O nome dele é Lúcifer.
Yoksa kendine Lucifer ve Sürgün Melek'i daha mı çok yakıştırıyorsun?
Ou preferes Lúcifer, o Anjo Caído?
Gadreel Lucifer'i bahçeye alan koruyucuydu.
Gadriel foi a sentinela que deixou Lucifer entrar no Jardim.
Lucifer'in kendinden.
Do próprio Lucifer.
O Lucifer ile konuşuyordu.
Ele estava a falar com Lucifer.
Lucifer kardeşimi kölesi yapacaktı.
Lucifer ia transformar o meu irmão no seu animal de estimação.
Lucifer kabul etti.
Lucifer aceitou-o...
Lucifer daha fazlasını yapmanı istedi.
E Lucifer ordenou que eu fizesses mais.
Karşıtı olmadan, kendisi de var olamaz. İsa ve Lucifer gibi.
Não é possivel a existência de um sem o seu oposto ou contrário, como Jesus e o Lucifer.
Şeytan'ın, Nasıralı İsa'ya söylediği buydu.
Isso foi o que Lucifer disse a Jesus da Nazaré.
Lucifer bile buraya geldiğin için ahmak olduğunu düşünürdü.
Lúcifer ter-te-ia chamado de inocente e tolo por vir aqui.
Lucifer'in sert parlak kılıcından...?
Das garras afiadas e quentes do próprio Lúcifer?
"Sana bahçeyi getiriyoruz, yüce Lucifer!" "İçinde mis kokularla dolu olan, sisleri..."
Nós trazemos do teu jardim, ó poderoso Lúcifer, as fragrâncias que abundam nele, vapores de...
Hala cehennemde Lucifer ile kafeste.
Ele ainda está preso na jaula no inferno, com o Lúcifer.
Lucifer.
Lúcifer.
Evet, neyin peşindesin Lucifer?
Sim, o que pensas que andas a tramar, Lúcifer?
Şeytan karanlıkta güçleniyor. Ayağımız takılsın da gözden düşüp ebedi lanete kapılalım diye taşlarını, yalanlarını karanlığa yerleştiriyor.
Mas Lúcifer prospera na escuridão, coloca as pedras e as mentiras dele em locais escuros, para que tropecemos e caiamos da graça rumo à maldição eterna.
Tüm melekleri cennetten kovmak, aynı tanrının Lucifer'e yaptığı gibi.
Tal como Deus expulsou Lúcifer.
- İyi. Bu berbat, peynir manyağı, çorak araziden geçerken arka tamponumuzu yakıp duran cehennem sıcağı dışında tabii.
Exceto que as chamas de Lúcifer continuam a queimar o nosso para-choques ao longo deste deserto infernal, infestado com queijo.
Kibiri, gurur ve utancı bırakarak şeytanı katletti, ki bu yüzden bu maskeleri takıyoruz.
Ele matou o Lúcifer, que semeou a vanidade, o orgulho e a vergonha. E é por isso que usamos estas máscaras.
Tanrımız şeytan ve üç meleğini cennetten kovdu.
E o Senhor disse que Lúcifer e um terço dos anjos foram expulsos do céu.
Lusifer!
Lúcifer!
Kaybediyoruz, Lusifer.
Estamos a perder, Lúcifer.
Ben, Pearly Soames 5 Semtin Uygulayıcı İblis'i Düşen Melek Orduları'nın Kara Şövalyesi ve Lusifer'in sadık ve gönüllü hizmetkarı olarak şunu talep ediyorum insan Peter Lake ile benim aramdaki savaşı kaybeden gerçekten ölsün.
Eu, Pearly Soames, Demónio Executor dos Cinco Bairros, Cavaleiro Negro dos Exércitos dos Caídos, voluntário e fiel servo de Lúcifer, tu aqui presente, peço desta forma que o vencido da luta entre o humano, Peter Lake, e eu próprio morra de morte verdadeira.
Şeytan.
Lúcifer.
"Şeytan, cazibenin kartıdır çok güçlü, vahşi bir şey vaad eder."
Diz aqui : " Lúcifer é a carta da tentação. Aproxima-se alguma coisa poderosa e selvagem.
Kupkuru, çakır gözlü, şeytanın ta kendisi.
Magro, olhos brilhantes, o próprio Lúcifer.
"Şeytan, cazibenin kartıdır" diyor burda.
Diz aqui que Lúcifer é a carta da tentação.