Madıson перевод на португальский
24 параллельный перевод
Tanımadığı nişanlısına yazdığı son mektupta şöyle diyordu :
Na última carta à sua noiva desconhecida, escreve :
Bu yağmurluğu giyiyorum çünkü bildiğiniz gibi müstehcenlik yüzünden bir kaç kez tutuklandım ve en son tutuklandığımda Los Angeles'taydım ve paltomu giyecek zaman tanımadılar.
A razão pela qual eu tenho esta gabardina, é, como todos sabem... Fui preso várias vezes por atentado ao pudor, e a última vez foi em LA, e não me deram tempo para vestir o casaco.
Babam, yedi limuzini alabilmek için... Çılgın Pete Trullo'nun gözünde son kredisini kullandı.
Para conseguir as sete limusinas... o meu pai usou os últimos favores do Mad Pete Trullo.
Son yapmak istediğim şey geceyi tanımadığım insanlarla geçirmek.
A última coisa que quero é passar a noite com desconhecidos.
En son ne zaman dışarı çıkıp, tanımadığın insanların olduğu bir partiye gittin?
Não, a sério. Quando foi a última vez que saíste para te divertir, numa festa com pessoas que tu não conhecias?
Bir turna sürüsü gökyüzünde dönerken sen bir düşman ordusunu yendin. Sonra Yeşim Sarayı'nda aşk için savaştın. Son olarakta, senin aksine aileleri olan ve hiç tanımadığın kardeşlerini kurtardın.
Tu venceste um exercito de inimigos sobrevoado por um bando de garças... depois lutaste por amor no palácio de Jade... o ultimo foi que... libertaste irmãos que nunca tinhas vistos antes, com a família que nunca tiveste.
En son ne zaman bir taşıyıcıya ismini sordun ki? Cesedi hiç tanımadığımız biriyle gönderdiğimizi söylemeyin sakın.
Deus, por favor não me digas que eu mandei embora um corpo com um estranho.
İkinizin birbirinizi tanımadığınız son andı.
Foi o último momento em que vocês dois não se conheciam.
Tanımadığın birini,... son bir kaç aydır evin etrafında gördün mü,... sokakta tanımadık bir yüz,... mesela kamyonunu tamir ederken öylesine oturan biri?
Algum desconhecido esteve por aqui nos últimos meses, algo estranho nas ruas...? Talvez um camião de reparações que não se movia?
Son bir kaç hafta, ben... Söylediklerini yapmaya çalıştım, sende biliyorsun, bir şeyleri... bir arada tutmaya çalıştım, fakat yapa... madım...
Tipo as últimas semanas, eu... eu tentei seguir a tua liderança, sabes, encontrar um tipo de... compartimento para pôr todas estas coisas, mas apenas...
Son altı aydır hiç tanımadığım biri gibi davranmaya başladı.
Há seis meses, quando se transformou em alguém que eu já não reconhecia.
Son görüştüğümüzde Laura Cambridge'i tanımadığınızı söylemiştiniz.
Da última vez que falámos, disse-me que não conhecia a Laura Cambridge.
Onu tanımadığını söyledin ama telefonundan en son sana mesaj çekmiş.
Disse que não a conhecia, mas... o último SMS que enviou foi a si.
Kim olduğun umrumda değil. Son dakikada gelip işime dahil olmana ve tanımadığım bir adamın yaptığı hatadan kâr sağlamana izin vermeyeceğim.
Não quero saber quem és, e eu não te vou deixar dar-me o golpe no último minuto e lucrares com um erro feito por alguém que eu mal conheço.
Çünkü en son tanımadığım biriyle çıkmak fiyaskoydu, tamam mı?
O meu último encontro às cegas foi péssimo.
Son derece gizli belgeleri tanımadığım bir adama vermem.
Não vou dar ficheiros confidenciais a um estranho.
Çünkü son kez seni tanımadığını söylediğinde aslında tanıyordu.
Porque da última vez ele disse que não sabia quem tu eras, mas, ele sabe.
Ama en son bana iyi bir boşanma avukatı tanıyıp tanımadığımı sordu.
Mas no final estava a perguntar-me, se eu conhecia algum bom advogado de divórcios.
Ama aç gözlü, kurabiye canavarı yatağını ıslatan sidikli tanımadığım bir adam tabutumuza son çiviyi çaktı.
Bastou um guloso ganancioso, e uma cama molhada com mijo, que eu nem sequer conhecia. Para espetar o último prego enferrujado no nosso caixão.
Bildiğin üzere artık her kimse Bayan Abel son mektubunda Bay Vogel diye tanımadığımız Doğu Berlinli bir avukatın kendisini temsil edeceğini söylüyor.
Como sabe, a última carta da Sra. Abel, seja ela quem for, fala de um advogado de Berlim Leste, o Sr. Vogel, seja ele quem for, que representa os interesses dela.
Son aylarda yalnızca bir kişiye, tanımadığım bir hizmetçiye barut ağacı sattım.
Só vendi a cáscara a uma pessoa, nos últimos meses. Um criado que não reconheci.
İhtiyacı olan son şey, tanımadığı birinin onu bilmediği bir yere götürmesi.
A última coisa que ela precisa é de outra pessoa que ela não conheça para a levar para um lugar estranho.
" Son rahip Hristiyan Tanrı'yı asla tanımadı. Ne bir kelime ne de işaret.
O último padre nunca reconheceu o Deus cristão, nem por palavras ou símbolos.
Bir köpekmiş gibi tanımadığın birinin verandasında, son zamanlarını geçirmeyeceksin.
Não vai rastejar para o alpendre de ninguém como um cão.