Manalı перевод на португальский
51 параллельный перевод
O manalı bakışların...
Que parece ler nas entrelinhas
O bakışların, O manalı bakışların...
Tem aquele olhar que parece ler nas entrelinhas
Her kelimesi manalıydı.
Tinha muito significado.
Biri çıkıp daha manalı birşey söyleyene kadar bunu yapmayı sürdüreceğim.
Até que alguém arranje uma frase melhor, ainda digo isso.
Onlardan birkaç tane daha kazan, o zaman bu kadar manalı gelmeyecek.
Ganhamos alguns prémios destes, e eles tornam-se banais.
Yüzünde manalı bir bakış var.
Porque algumas têm... Eu disse alguma coisa que não devia?
Benim için geri geliyorsun sana yaptığımdan sonra benim için çok manalı.
Teres voltado depois do que te fiz significou muito para mim.
Kuşku uyandıracak laflar da etmeyin "Ha, anlıyorum" gibi, "Biz istersek" "Bir söylesek yok mu", "Bir bilseler" gibi. Ya da bunlara benzer manalı sözlerle bir şeyler biliyor görünmeyin.
"Se desejarmos falar", ou "Se eles pudessem"... ou outra indiscrição ambígua, revelarei que sabeis algo!
Çok manalı konuştuğunuzu söyleyebilirim.
Digamos que foi muito revelador.
Sizinle irtibata geçerse, ona karşı manalı konuşun.
Se ele a contactar tem que o chamar à razão.
Saçma hijyen kazalarının manalı, uzun soluklu bir ilişkiyi engellemesine asla izin vermeyeceğim.
Nunca deixarei que um contratempo higiénico insignificante se meta no meio do que pode ser uma relação duradoura e sólida.
Manalı bir şekilde baş salla.
Nem sugestivamente.
Geriye kalanlar hatalı ilan ettiler ve yayınladığım makalelerin alternatif fikirler sunmasını manalı bulmakla birlikte konferanslarda yerden yere vurdular.
Outros afirmaram que era falso, mas publicaram trabalhos com alternativas, e deram aulas a rejeitar a ideia.
Kötülüklerle dolu tek manalı bir isim.
Um nome cheio de únicos sentidos.
Hayır, Terapiden kar etmek için "tek manalı" yolu tercih ederim.
Não, sou demasiado "solteira" para beneficiar de terapia.
Paths of Glory'de her sahne, mesajını vurguluyor ama her sahnede filmciliği ince manalı ve neredeyse nazik.
Em Horizontes de Glória cada cena ilustra a sua ideia... ... mas o filme é sempre subtil e até suave.
Sakatlığının üstesinden gelip... manalı bir şekilde, ayakkabı satıcısı mı oldu?
Ele ultrapassou a sua deficiência... E, ironicamente, tornou-se num vendedor de sapatos?
Manalı manalı bakma.
Não olhes assim para mim.
Hocam böyle manalı laflarla ayıp olmuyor mu biraz?
Que enigmas são esses?
Um- - biliyorsun, eğer çizgilerin içlerini boyarsanız resimler daha manalı olurlar.
Os desenhos ficam mais bonitos quando pintamos por dentro do risco.
İşte bu manalıydı...
Essa foi baixa.
Eğer bu, dilinizde çift manalı bir söz ise beni bağışlayın *.
Peço desculpa se isso tem um duplo sentido na sua língua.
- Manalı baktın.
- Tinhas um olhar.
Bunu takdir ediyorum ama bilirsin, Ellen sürekli bana manalı sorular soruyor.
Agradeço isso, mas... Sabe, a Ellen não pára de fazer perguntas.
Eğer manalı bakışları değiştirtsek anlamın da değişeceğini düşünüyorduk.
Achamos que, se trocarmos olhares significativos, o significado acaba por aparecer.
Hiç manalı değil. Yani, birbirimize çok yakındık.
Não faz sentido, estávamos tão íntimos.
- Çok manalı oldu.
- Uau, essa é profunda.
Çok manalı.
É tão expressiva.
Manalı görünüyor.
É possível.
Sessizliğin o kadar manalı ki.
O seu silêncio fala muito.
Ve sen dostum, manalı bakışlar atıyorsun.
Tu meu amigo, escondes alguma coisa.
Çok manalı bir yüzün var.
Tens um rosto muito expressivo.
Bu manalı bir kelime.
É uma palavra complicada.
Yapma, bebek suratın manalı gözleri var.
O rapazinho tem uns olhos emotivos.
Yüzden fazla insanın canını almış biri için çok derin ve manalı laflar bunlar.
Bom, isso é... algo profundo e comovente para um homem que matou mais de 100 pessoas.
Hiçbir şey manalı gelmez.
Nada anda sincronizado.
- Toplantıda bana çok manalı bakıyordu.
Ela estava-me excitando naquela reunião.
Bazen kendimi, başka biriyle en son ne zaman manalı bir iletişim kurduğumu hatırlamaya çalışırken buluyorum.
Algumas vezes, tento lembrar quando foi a última vez que tive contacto significativo com outra pessoa.
Çok manalı gözlerin var Mercy.
Tens uns olhos muito expressivos, Misericórdia.
Tamam, manalı birşey söylemem gerekirse eğer.
Tudo bem se eu... tentar dizer-lhe algo significativo? Tudo bem.
Belki yazıldığı dilde, Fransızcada daha manalıdır.
Talvez faça mais sentido no francês original.
O manalı bakışları!
Aqueles olhos pensativos!
"Bir söylesek, bir bilseler." Ya da bunlara benzer manalı sözlerle bir şeyler biliyor görünmeyin.
vós, ao ver-me assim nunca, por qualquer frase duvidosa, como "bem sabemos," ou "querendo poderíamos" mostrareis que conhecem o meu segredo.
Bu benim için çok manalı.
Isso tem importância para mim.
Bu Manal.
Esta é a Manon.
Hayatta olağanüstü şeyler yaptım. Tac Mahal'i yaptım.
Já fiz muitas coisas, construí o Taj Manal.
Bana manalı geliyor.
Acha que fui eu que fiz?
ya da bunlara benzer manalı sözlerle bir şeyler biliyor gibi görünmeyin halimden.
que sabes algo a meu respeito.
Bu benim için çok manalı.
Isso para mim, é muito importante.
Derin ve manalı bakışlarla hem de.
Vi o rei olhar para ela hoje, um olhar profundo e prolongado.
"Dinlen, tanrım..." "Bana manalı gözler ile dokunmaya çalışmayın."
Quando ouvi o som fascinante da sua flauta ó Kanha por favor vá dormir ó Kanha por favor vá dormir