Meclis перевод на португальский
2,218 параллельный перевод
Meclis üyesinin yerini yalnızca basın sekreteri bilir?
Se alguém sabe do Congressista, é o Secretário de Imprensa.
Meclis üyesi Freed'i arıyoruz.
Procuramos o Congressista Freed.
Tabii, Five-O, geldiğiniz için teşekkürler meclis üyemiz de polis gücünün en büyük destekçisidir.
Sim, Five-0, obrigado por virem, e sabem que o Congressista apoia a aplicação da lei.
Sadece meclis üyesiyle görüşmek istiyoruz.
Só queremos um minuto com o Congressista.
Belki yardımcı olabilirsiniz, meclis üyesi yatağında bulunan fahişe konusunda ne düşünüyor?
Talvez possa dizer-nos a posição do Congressista sobre prostitutas mortas na sua cama?
Meclis üyesinin bir fahişeyle hiç işi olmaz.
O Congressista não se ia envolver com uma prostituta.
Memlekette meclis üyesi Freed gibi on tane daha adam olsa...
Se tivéssemos mais como o Congressista Freed...
Kötü olan son dakika haberi olarak "Meclis üyesi Freed cinayetten aranıyor" alt yazısının geçmesidir.
Mau era noticiarem que o Congressista Freed é suspeito de homicídio.
Ben ara seçimin ortasındaki meclis üyesi Freed olsam ve kötü bir şey olduysa...
Se fosse o Congressista Freed no meio de uma eleição, e alguma coisa corresse mal...
Meclis üyesini telefonundan yerini tespit ettiniz mi?
Localizaste o telemóvel do Congressista?
Meclis üyesi Freed mi?
- O Congressista Freed? - Não.
Meclis üyesi nerede?
- Onde está o Congressista?
Yüce Hawaii Eyaleti'nin meclis üyesi Freed.
O Congressista Freed do grande estado do Hawaii.
Kurmaca konusunda pek iyi olmadığın belli çünkü DNA'nı bulduk bu da seni ölü fahişeyle meclis üyesinin yatağına sokuyor.
Ficção não é o seu forte, professor, porque temos o seu ADN, e ele coloca-o na cama com a prostituta na casa do Congressista.
Meclis üyesi falan tanımam ve kimseyi öldürmedim!
Não sei nada sobre o Congressista e não matei ninguém!
- Meclis üyesiyle nasıl karşılaştın?
- Como acabou com o Congressista?
Meclis üyesiyle münazara kurallarını konuşmak için gelmiş. Ben her şeyi hallederken birden Amy çıkıp geldi.
Veio falar sobre as regras do debate com o Congressista, eu estava a resolver, então, de repente aparece a Amy.
Bu bizimle meclis üyesi arasında efendim.
Isto é entre nós e o Congressista, senhor.
Bayan Davis, meclis üyesi Freed nerede?
Senhorita Davis, onde está o Congressista Freed?
Çünkü meclis üyesi Freed gibi birinin bir fahişeden muamele görmek için her şeyi niçin riske attığını bilmek istiyorum.
Porque tenho de perceber o que um homem como Freed ia arriscar tudo por causa de uma prostituta.
Madem haklıyım kadını neden tutuklamıyoruz? Çünkü meclis üyesini bulmalıyız kaçıyorsa kadından yardım isteyecektir.
Temos de encontrar o Congressista, e se ele está a fugir, se calhar vai procurá-la.
Katil kesinlikle cinayeti önceden planlamış. Peki ama meclis üyesi yeni tanıştığı bir fahişeyi neden öldürmek istesin ki?
Porque ia o Congressista planear matar uma prostituta que acabou de conhecer?
- Meclis üyesinin basın sekreteri Josh Lowry.
- Josh Lowry. Assessor de imprensa.
Bir meclis üyesinden daha saygılı bir cevap beklerdim.
Esperava uma resposta mais digna de um Congressista.
Meclis üyesi, fahişeler, onları servis etmen. Hepsi.
O Congressista com as prostitutas, você levava-as para ele.
Dinle, meclis üyesini nerede rehin tutuyor?
Ouça-me, onde é que mantém o Congressista como refém?
Meclis üyesine götürecek ipucuna elveda.
Lá se vai a nossa pista para o Congressista.
Meclis üyesinin durumu nasıl?
Como está o Congressista?
Meclis üyesinin peşinden koşarken unutmuş olmalı.
O Wo Fat esqueceu-se. Devia estar com pressa para levar o Congressista.
Sanırım üniversiteyi bitirdikten sonra Meclis'te işe girecektim veya...
E depois da Universidade, era suposto arranjar um emprego em Washington ou...
Meclis başkanı bütün milletvekilleriyle ilgili soruşturma başlatmaya karar verdi.
O orador do parlamento decidiu suspender todos os mias.
Ve yaptığı açıklamaya göre meclis toplantısına hazır olduklarını ama bu milletvekillerini desteklemeyeceklerini söyledi.
E a decisão tem dado uma declaraçãoque eles estão prontos forahung montagem... Mas eles nunca receberão o apoio desses MLAs.
Şimdi Sayın Sözcü, zaten bir ortak meclis oturumu çağrısında bulunmuştunuz işte orada hükümet aleyhindeki davanın çerçevesini çizecek ve Başkanlık halef sıralamasında üçüncü olduğunuzdan Başkanlık makamını devraldığınızı duyuracaksınız.
Agora Sr. Secretário, vai fazer uma reunião no Congresso. Lá, vai expor o caso contra a administração e anunciar que o Senhor, como 3º na linha de sucessão, vai assumir a Presidência.
Meclis üyelerinin fuhuş listesinde isimlerinin çıkmayacağını bilmesi gerekiyor.
Os vereadores querem saber se os seus nomes não vão aparecer na lista de clientes.
Zamanında ben de meclis üyesiydim ve hiç yalan söylememiştim.
Eu já fui vereador municipal e nunca menti.
Sen ve Meclis'teki dostların ağzımıza sıçtınız!
E tu e os teus malditos amigos da Autoridade foderam-nos!
Meclis'te bir kız kardeşinin olduğunu sana söylememesinin tek sebebi bu bilginin canına mal olma ihtimaliydi.
A única razão pela qual ele nunca te contou que tinha uma irmã dentro da Autoridade era porque esse conhecimento podia fazer com que te matassem.
Ben meclis üyesi Rennie.
Sou o vereador Rennie.
- Lafı nereye çekiyorsun Jim? - Böyle acil durumlarda meclis üyelerinin takviye memurlarına yetki verme gücü vardır.
- Bem, durante situações de emergência, os vereadores têm o poder de autorizar o aumento de agentes.
Sook, geçen gün et lokantasında ben Meclis'e gitmek için silahlanırken neden delice ve normalden daha ırkçı davrandığımı merak etmedin mi?
Sook, no outro dia quando estávamos no restaurante e eu estava a armar-me para irmos atacar a Autoridade, não te admiraste porque é que eu estava mais maluco e mais racista do que o habitual?
Meclis son dakikada izin belgesini sorgulamış.
Revogou a licença, à ultima da hora.
Meclis hizmetleri kapalı, değil mi?
- E o... O Município já está fechado, não já?
Evet ancak meclis dur ve devam et işaretlerine onay vermeden icazet veremem.
Já, mas eu só posso aprovar isto quando o Município confirmar a paragem.
Kapatmalara onay veren meclis üyesinin telefon numarasını buldum.
Encontrei o número de telemóvel para o tipo do município que assina o fecho das estradas.
Stefan ve adamları meclis yönetmeliği nedeniyle yarım saat içinde paydos edecek çünkü katran ışıklarını saat 10'dan sonra yakamazlar.
- Exacto. O Stefan e os homens dele vão-se embora dentro de meia hora, por causa dos regulamentos, porque não podem ter as luzes de sinalização ligadas depois das 22h.
Ama daha önemlisi, başkan yardımcısı şu an Meclis Çoğunluk Lideri Mary King ile görüşme yapıyor.
- Mas mais importante, agora, a Vice encontra-se com a líder da maioria do Congresso, Mary King.
Anne, Meclis Çoğunluk Lideri'ni doğum günü partime mi davet ettin?
Mãe, convidaste a líder da maioria do Congresso para a minha festa?
Diğeriyse 44 yaşında Nevada'lı bir meclis üyesine gidiyor.
O outro vai para um vereador de 44 anos em Nevada.
Yeni meclis başkanı hakkındaki komik şarkıyla mı uğraşıyorsun hala?
Ainda andas às voltas com a canção cómica sobre o novo porta-voz?
Senato ve meclis ortaklaşa olarak bütçe görüşmeleri yapıyoruz.
Debatemos o orçamento, queremos chegar à oposição.
Ben meclis üyesi Rennie!
Sou o vereador Rennie!